22. Hukuk Dairesi 2017/45381 E. , 2018/1957 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; iş akdi haksız feshedilen müvekkili adına ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/143 esas, 2009/501 sayılı kararı ile işe iade kararı verildiğini, kesinleşen karar uyarınca davalıya yapılan müracaata rağmen müvekkilinin işe alınmadığını ve işçilik alacaklarının ödenmediğinden bahisle alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Verilen karar Dairemizin 17/09/2015 tarihli, 2014/11230 esas, 2015/25286 karar sayılı bozma ilamı ile, davacının 08.00-19.30 saatleri arasında çalışma yaptığından bahisle onbeş saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiş ise de yapılan işin niteliğine, işyerinin kamu kurumu olmasına ve başka delillerle desteklenmeyen, davalı ile husumeti olan tek davacı tanığının beyanına dayanılarak işyerinin çalışma düzenine uymayan fazla çalışma alacağının kabulü hatalıdır.
Davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı işverenin 12.12.2007 ve 17.09.2008 tarihli belgelere ilişkin ispat külfetini yerine getirmediği gerekçesiyle davacının yıllık izin ücreti alacağı hesaplanmıştır. Davalı taraf, yargılama sırasında sırasında sunduğu 12.12.2007 ve 17.09.2008 tarihli belgelere karşı davacının beyanı sorularak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yıllık izin ücreti alacağı konusundaki anılan belgeler değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; kıdem tazminatının faiz başlangıç tarihinin 06.01.2012 olarak kabulü gerekirken; hükümde 20.04.2009 tarihinin belirtilmesi isabetli olmamıştır gerekçeleri ile verilen karar bozulmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, davacı taraf dava dilekçesinde isimlerini ve adreslerini bildirdiği halde ..."ın ve ..."ın beyanlarının alınmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan, davacı vekilinin bozmadan önce yapılan 18/10/2012 tarihli celsede adı geçen tanıkları dinletmekten vazgeçtiği anlaşılmaktadır. Ancak 6100 sayılı HMK"nın 196 ıncı maddesine göre, delil gösteren taraf, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemez. Davalı tarafın tanık beyanlarına dayanmaktan vazgeçilmesine muvafakat ettiğine dair beyanı söz konusu değildir. Bu nedenle, davacı tarafın vazgeçme beyanı, emredici kanun hükmü gereğince hüküm ve sonuç doğurmayacaktır. Buradan hareketle, davacı tarafın bildirdiği adı geçen tanıklar usulünce duruşmaya davet edilerek dava konusuna ilişkin beyanları alınmıştır.
Davacı vekili, duruşma esnasındaki sözlü beyanında, söz konusu izin belgelerine bir diyeceklerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Anılan bilirkişi raporunun usule, yasaya ve dosya kapsamına uygun olduğu, ayrıca denetime elverişli şekilde düzenlendiği değerlendirildiğinden, rapor hükme esas alınmıştır.
Açıklanan nedenlerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, tanık beyanlarına, işyeri kayıtlarına, bilirkişi raporlarına, Yargıtay Özel Dairesinin bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına göre, bozma kapsamı dışında kalan ihbar tazminatı ile hafta tatili ve UBGT ücretleri alacak kalemlerine ilişkin yeniden değerlendirme yapılması mümkün olmadığından, anılan alacak kalemlerine karşılık olarak bozulan Mahkememiz kararında hüküm altına alınan miktarların kararda belirtildiği şekilde davalıdan tahsili; yine bozma kapsamı dışında kaldığından, kötü niyet tazminatı alacağına yönelik talebin bozulan kararda belirtildiği şekilde alacak sabit olmadığından reddi; davacı tarafın temyiz yoluna başvurmaması nedeniyle bozulan kararda hüküm altına alınan miktarın davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturması nedeniyle, bozulmasına karar verilen kararda hüküm altına alınan miktarın kararda belirtildiği şekilde fazla çalışma ücreti alacağına karşılık olarak dava ve ıslah dilekçelerinde belirtilen miktarlara karşılık gelen kısımlarının ayrı ayrı dava ve ıslah tarihlerinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsili yönünde hüküm kurmak gerekmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçinin fazla mesai ücret alacağına hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 196. maddesi uyarınca; delil gösteren taraf, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemez.
Somut olayda, davacı vekilinin 18.10.2012 tarihli celsede tanıklar ... ve ... "ın dinlenilmesinden vazgeçilmesine dair talepte bulunduğu, davalı vekilinin 15.12.2016 havale tarihli dilekçesi ile davacının tanık delilinden vazgeçme talebine muvafakat ettiğine dair beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece bozma ilamından önce yapılan yargılamada dinlenilmesinden vazgeçilen tanıkların, bozma ilamından sonra yapılan yargılamada çağrılıp beyanları alınarak, bu beyanlara itibarla fazla mesai alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne dair karar verilmesi usul kurallarına aykırıdır. Yapılan işin niteliğine, işyerinin kamu kurumu olmasına ve başka delillerle desteklenmeyen, davalı ile husumeti olan tek davacı tanığının beyanına dayanılarak işyerinin çalışma düzenine uymayan fazla çalışma alacağının reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.