21. Hukuk Dairesi 2016/5814 E. , 2017/2405 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemlerin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının iş kazası sonucu %13,20 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve iş kazasının meydana gelişinde %10 oranında davacı kusuru bulunduğu, sigorta müfettişine ifade veren davacının bu ifadesinde, işte (demircilik) daha önceden tecrübesinin olmadığını, demirciliği bu inşaat işyerinde öğrendiğini söylediği, işyerindeki kıdeminin ise 3 ay 9 gün olduğu gözden kaçırılarak davacının demirci ustası olarak çalıştığı kabul edilip buna göre ücret araştırması yapıldığı, sonuç olarak hükme esas bilirkişi hesap raporunda davacının ücretinin saatlik brüt 4,64 TL olarak kabul edildiği, davalı ... şirketinin kararı temyiz etmediği, temyiz eden diğer davalı şirket vekilinin temyiz dilekçesinde ... ve Şehircilik Bakanlığı"nın emsal ücret çizelgesinde belirlenen saatlik brüt 4,00 TL ücrete yönelik kabulü bulunduğu, yine hükme esas bilirkişi hesap raporunda davacıya bu iş kazasından dolayı bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri belirlenirken hatalı olarak gelir bağlama kararındaki birikmiş aylık miktarının dikkate alındığı anlaşılmaktadır.
3-Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların ... ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 30.000,00 TL manevi tazminat fazladır.
4- Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının maddi zararının hesabında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı işyeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret gözönünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda, davacının demirci ustası olmadığı açık ise de, davalı ...şirketinin kararı temyiz etmediği, temyiz eden diğer davalı şirket vekilinin ise temyiz dilekçelerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı"nın emsal ücret çizelgesinde belirlenen saatlik brüt 4,00 TL ücrete yönelik kabulü bulunduğu anlaşılmakla, zarar hesabında bu ücretin dikkate alınması gerekirken, saatlik brüt 4,64 TL üzerinden hesap yapılması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, Kurum"dan davacıya yargılamaya konu iş kazası nedeniyle bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerini sorup cevabi yazı dosyaya eklendikten sonra, davacının kaza tarihinde saatlik brüt 4,00 TL ücretle çalıştığı kabulünden hareket eden yeni bir hesap raporu almak ve usuli kazanılmış hakları gözeterek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, temyiz eden davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ..."ne iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 27/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.