11. Hukuk Dairesi 2016/13402 E. , 2018/6595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/05/2016 tarih ve 2015/430-2016/357 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 23.10.2018 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalı şirketin 28/03/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye, objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, ...’nın 462. m. uyarınca bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımına gidilemeyeceğini, genel kurulda sunulan bilançoda belirtilen alacakların şirketin sermayesine eklenecek fonlardan olduğunu, sermaye artırımı için genel kurul yapıldıktan sonra 24.4.2015 tarihinde yönetim kurulu kararı alındığını, bu yönetim kurulu kararına ticaret sicili tarafından tescil edilmemiş genel kurul kararı da eklenerek müvekkillerine hukuka aykırı olarak rüçhan haklarını kullanmaları için ihtarname gönderildiğini oysa, sermaye artırımı için genel kurul kararının Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından onaylanıp, tescil ve ilan edilmesi gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında kanuna aykırı olarak oy kullandıklarını, halen kanunen ibra edilmemiş bir yönetim kurulu şirketi yönettiğinden genel kurul sonrası alınan tüm yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunu ileri sürerek, 24.4.2015 tarih ve 2015/6 sayılı yönetim kurulu kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın iddialarının yerinde olmadığını, gerek genel kurul, gerekse de yönetim kurulu kararlarının yasaya uygun olup, dava konusu yönetim kurulu
kararının iptalinin de talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin iç kaynaktan sermaye artışı yapılabileceği iddiasına dayanak teşkil eden kaynakların ... 462 m. anlamında sermayeye eklenmesine izin verilen kaynaklardan olmadığı, şirketin geçmiş yıllara zarar ettiği, sermayesinde azalma olduğu, sermaye artırımında kullanılabilecek iç kaynak niteliğinde fon bulunmadığı, genel kurul kararının alındığı tarih itibariyle alacakların vadesinin gelmemesi ve şüpheli alacak olması nedeniyle ... 342 m. uyarınca sermaye artışına konu olamayacağı, şirketin yeni bir hastane inşaatına başladığı, yatırım yaptığı, nakde ihtiyacı olduğu, ortaklara sermaye artırımına ilişkin karar alındığının tebliğ edildiği, sermayenin yalnızca %25"i oranında artırıldığı pay sahiplerine taahhüt ettikleri sermayeyi 5 eşit taksitte ödeme imkanı tanındığı böylece eşitlik ilkesine riayet edildiği, şirketin sermaye artırımına gitmesinin diğer şirket pay sahiplerinin şirketteki hisselerini azaltma amacına yönelik olmadığı, kötü niyetin bulunmadığı ve sermaye artırımının dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı, davacıların 28/03/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının iptalini değil bu kararı yerine getirmek üzere alınan 24/04/2015 tarihli yönetim kurulu kararının iptalini talep ettiği, yönetim kurulu kararlarının iptalinin mümkün olmadığı sadece batıl olduğunun tespitinin talep edilebileceği, netice-i talep ile bağlı olunduğu ve buna göre değerlendirme yapabileceği, yönetim kurulunun ibrasına yönelik genel kurul kararının iptal edilmediği, bu karar iptal edilmiş olsaydı dahi bunun yönetim kurulunun karar alma yetkisini ortadan kaldırmayacağı, genel kurul kararından sonra alınan yönetim kurulu kararlarının batıl olduğuna dair iddianın da yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 23/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.