Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/45262
Karar No: 2018/1926
Karar Tarihi: 06.02.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/45262 Esas 2018/1926 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/45262 E.  ,  2018/1926 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde yaklaşık dokuz yıllık kıdemi bulunduğunu, son bir buçuk yılda kasa görevlisi olarak çalıştığını, işverence 09.11.2016 tarihinde savunma vermesinin istendiğini ve ardından iş sözleşmesinin işverence haklı ve geçerli bir sebep olmadan feshedildiğini, feshin davacıya sözlü olarak bildirildiğini, işverence davacının çaldığı iddia edilen paranın komik bir rakam olduğunu, davacının bugüne kadar hiçbir şekilde para almasının söz konusu olmadığını, zaten karakteri gereği de böyle bir insan olmadığını, işveren tarafından bu tür haksız gerekçeler ile başka arkadaşlarının da işten çıkartıldığını veya istifaya zorlandığı beyanla, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının fesih tarihinde kasa personeli olarak çalışmakta iken, 01.11.2016 tarihinde mesai bitiminde kasasındaki parayı muhasebe bölümüne teslim etmeden önce saydığı, paranın içinden bir miktar aldığı ve kasaya sakladığı, daha sonra muhasebeye para teslimi sırasında teslim edilen paranın eksik olduğunun anlaşılması üzerine cebinden çıkardığı para ile eksikliği tamamladığı ve kasaya geri dönerek sakladığı parayı geri aldığının tespit edildiğini, davacının kasasının arka bölmesine belirli bir çaba ile para sıkıştırdığının kamera kayıtları ile sabit olduğunu, feshin haklı sebebe dayandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece, davacının 01.11.2016 tarihinde mesai bitiminde kasasındaki parayı muhasebe bölümüne teslim etmeden önce saydığı, paraların içinden bir miktar para alarak kasaya sakladığı, sonrasında muhasebe bölümüne parayı teslim ederken eksik olduğunun anlaşılması üzerine cebinden para çıkartarak eksik tutarı tamamladığı ve kasaya geri dönerek sakladığı parayı geri aldığının tespit edildiği bu olay sonrasında davacının iş sözleşmesinin feshedildiği, bu olay sebebiyle taraflar arasında artık karşılıklı iyiniyet ve güven ilkesinin de zedelenmiş olduğu kanaatine varılarak, feshin geçerli sebebe dayandığının kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacının kıdemi, feshe konu paranın miktarı, paranın kasaya bırakılmış olması, paranın açık bir şekilde bırakıldığının kamera kayıtlarından da anlaşılması, tanıkların kasada fazla para çıkması halinde bu miktarı bekletip müşteri gelince teslim ettikleri yönündeki beyanları ve davacının daha öncesinde benzer bir eyleminin varlığı yönünde iddiaya da rastlanmaması sebebiyle davacının eyleminin basit bir yanılsama olduğu, iş sözleşmesinin feshini gerektirecek ağırlıkta olmadığı değerlendirilerek istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, başlatmama tazminatı miktarı ile boşta geçen süre ücretinin dört aylık ücret olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 25’inci maddesi işveren açısından haklı nedenle derhal fesih hâllerini düzenlenmiş olup, 25’inci maddenin (II) numaralı bendinin "e" alt bendinde "işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması" işverene iş sözleşmesini bildirim sürelerine uymaksızın ve tazminatsız feshetme hakkı veren bir fesih hâli olarak kanunda yer almıştır.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur.
    İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
    İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
    Sadakat borcu, iş ilişkisinin karşılıklı borç doğuran kişisel bir ilişki olmasının doğal bir sonucudur. Sadakat borcunu ihlal eden işçi davranışlarının neler olabileceğinin önceden belirlenmesi ve tek tek sayılması mümkün değildir. Her ne kadar işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanması, hırsızlık yapması, işverenin meslek sırlarını ortaya atması gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması işverene haklı nedenle derhal fesih hakkı vermekte ise de; hükümde belirtilen doğruluk ve bağlılığa uymayan bazı hâller örnek olarak sayılmış ve benzeri fiillerin de borcun ihlalini oluşturacağı kabul edilmiştir. Bu durumda, işçinin hangi eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak kabul edilmesi gerektiği hususunda hâkim, iş ve çalışma hayatının gerekleri ile toplumsal ilişki ve gelenekleri göz önüne alarak somut olayın özelliklerine göre bir sonuca varmalıdır.
    Somut uyuşmazlıkta davacının iş sözleşmesi, işveren tarafından kasadan para aldığı gerekçesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2-e alt bendine göre haklı sebeple feshedilmiştir. Dosya kapsamına göre, kasiyer olarak görev yapan davacı, kasadan para çaldığı iddiasını inkar etmekte olup, olay günü yöneticisinden gün içinde kullanmak üzere (1 TL lik bozukluklar şeklinde) 20 TL aldığını, daha sonra bu paranın varlığını unuttuğunu, kasasının fazla çıkması üzerine, parayı kasaya bıraktığını, bu parayı almak istese kasaya koymasının söz konusu olmayacağını, aksine bir gün sonra teslim edebileceği düşüncesi ile hareket ettiğini, kasadaki eksiklik ve fazlalıklar ile ilgili işverence tutanak tutulduğunu ve bu hususun performanslarına eksi puan olarak yansıtıldığını ileri sürmüştür. İlk Derece Mahkemesi tarafından davacının davranışı sebebiyle taraflar arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı ve bu nedenle feshin geçerli sebebe dayandığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, Bölge Adliye Mahkemesince, bu karar ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararında, davacının kıdemi, feshe konu paranın miktarı, paranın kasaya bırakılmış olması, paranın açık bir şekilde bırakıldığının kamera kayıtlarından da anlaşılması, tanıkların kasada fazla para çıkması halinde bu miktarı bekletip müşteri gelince teslim ettikleri yönündeki beyanları ve davacının daha öncesinde benzer bir eyleminin varlığı yönünde iddiaya da rastlanmaması sebebiyle davacının eyleminin basit bir yanılsama olduğu, iş sözleşmesinin feshini gerektirecek ağırlıkta olmadığı belirtilmiş ise de; hatalı hukuki değerlendirme yapılarak ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dosya içeriğine göre davacı, gerek yazılı savunmasında gerekse yargılama sırasındaki beyanlarında, kasasının fazla çıkması üzerine, 20 TL’yi ayırarak kasaya koyduğunu inkar etmemektedir. Zira, davalı da bu konuda kamera kayıtlarına delil olarak dayanmaktadır. Davacı, kasa fazlası olan 20 TL’yi alma kastının olmadığını, kasa fazlası olması halinde kendisi hakkında tutanak tutularak performansının etkilenmemesi için parayı teslim etmediğini ifade etmektedir. Şu halde, işyeri kamerası kayıtta iken, davacının söz konusu parayı kendi hakimiyet alanındaki başka bir yere değil, işyeri kasasına koymuş olması ve dinlenen tanıkların anlatımına göre, işverenin, davacının söz konusu parayı alıp sahiplendiğine yönelik savunması somut ve şüpheden uzak bir şekilde ispatlanamamıştır. Bununla birlikte, davacının da kabul ettiği gibi, ortada davacının fazla olduğu düşüncesiyle kasasına ayırdığı bir miktar para bulunmaktadır. Oysa, kasanın fazlalığı da eksikliği de bu hususun işverene bildirilmesini ve tutanak tutulmasını gerektirmektedir. Davacı tanığı ... da, normalde kasada fazla para çıktığında tutanak tutulması gerektiğini, işe giriş sırasında böyle yapmaları gerektiğinin söylendiğini ifade etmektedir. Davacı tanıklarının bir kısmı, bazen bunun aksini yaptıklarını, parayı beklettiklerini ve işverenin bu durumu bildiği halde müdahale etmediğini ifade etmiş ise de, hukuka aykırı bir duruma tepki gösterilmemiş olması davranışın hukuka aykırılığını ortadan kaldırmamaktadır. Yine dosya içerisinde bulunan işveren vekilinin 19.09.2015 tarihli emailinde, kasada hiçbir şekilde para bırakılmaması gerektiğine dair bildirim yapılmış olması ve davacının görev tanımında, “eksik-fazla gün sonu”, “gün içinde kasanın belli aralıklarla kontrol edilerek fazla paranın ana kasaya transfer edilmesi” hususlarının yer aldığı dikkate alındığında, davacının tüm bu kurallara rağmen kasada para bırakmasının, taraflar arasındaki güven ilişkisinin sarsılmasına yol açtığı ortadadır. Davacının işyerinde ifa ettiği görev kasiyerlik olup, yapılan işin niteliği yoğun sadakat ve sıkı bir güven ilişkisini gerektirmektedir. Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesinin davranışın sübut bulduğuna ancak feshi gerektirecek ağırlıkta olmadığına yönelik değerlendirmesi yerinde görülmemiştir.
    Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, davacının davranışının bir kez gerçekleşmiş olsa dahi, taraflar arasındaki güven ilişkisini zedelediğinin açık olduğu, böyle bir durumda davranışın niteliği gereği, aynı davranışın tekrarlanmamasına yönelik ihtar, uyarı gibi koşulların aranmasına gerek bulunmadığı, ayrıca feshin geçerli sebebe dayandığına dair ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı işverence istinaf yoluna başvurulmadığı da dikkate alınarak, feshin geçerli sebebe dayandığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
    HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
    1-Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih, esas ve karar numaraları belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2-Davanın REDDİNE,
    3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
    4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 142,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
    5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 2.180,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    6-Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
    7-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine 06.02.2018 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi