23. Hukuk Dairesi 2015/7754 E. , 2017/3339 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen alacak davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 08.06.2015 gün ve 2014/6540 Esas, 2015/4393 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 03.09.2003-05.11.2008 tarihleri arasında birer yıllık süre ile yenilenen Hizmet Alım Sözleşmesinin yapıldığını, müvekkili alt işveren yanında davalı hizmetlerinde kullanılmak üzere sözleşme kapsamında istihdam edilen dava dışı işçi Seyfettin Hanedan"ın açmış olduğu Bakırköy 5. İş Mahkemesi"nin 20011/631 E., 2012/38 K. sayılı ilamı ile kıdem ve ihbar tazminatının müvekkili ile davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, ilgili ilama dayalı olarak dava dışı işçi tarafından işbu davanın tarafları aleyhine Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü"nün 2010/25689 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, müvekkili şirketin 26.05.2011 tarihli sulh ve ibra sözleşmesi uyarınca icra dosyasının toplam borcuna karşılık icra tehdidi altında 26.147,00 TL ödemede bulunduğunu, mahkemece müvekili ile davalının müteselsil sorumlu tutulduğunu, taraflar arasındaki sözleşme ve ihale hükümlerinde fazla çalışma ücreti ve kıdem tazminatı yönünden bir düzenleme bulunmadığını, davalı kurumun müvekkiline de herhangi bir ödemede bulunmadığını, bu sebeple taraflar arasındaki sözleşmenin 36. maddesi ve genel hükümleri gereğince ödenen miktarın tamamını davalıdan rücuen tahsil haklarının bulunduğunu ileri sürerek, ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, öncelikle zamanaşımı itirazında bulunarak, ihale şartnamesi ve sözleşmede tarafların hak ve menfaatlerinin düzenlenmiş olduğunu, Yargıtay kararlarına göre davacı yanın ödediği miktarı müvekkilinden talep edemeyeceğini, kaldı ki bunun sözleşme hükümleri ile yürürlükteki mevzuat karşısında da mümkün olmadığını, davacının tacir olup elde edeceği kârdan fazla ödemek zorunda kaldığı iddiasında da bulunamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; 6098 sayılı TBK"da öngörülen zamanaşımı süresinin, olayda eski Yasa zamanında işlemeye başlayan zamanaşımı süresinden daha az olması sebebiyle, yeni TBK"daki süre kadar zamanın geçmesiyle zamanaşamının oluşacağı ve 01.07.2012 tarihinden itibaren başlayan 2 yıllık zamanaşımı süresinin de dava tarihi itibariyle henüz dolmadığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereği işçi ücretleri yönünden davalı kurumun yapacağı ödemelerin yazılı olduğu, dava konusu edilen fazla çalışma, kıdem tazminatı ve benzeri haklar yönünden bir düzenleme bulunmadığı, ancak dava dışı işçinin açmış olduğu dava sonucunda verilen kesinleşmiş mahkeme ilamı gereği, tarafların işçiye karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu tutuldukları, TBK"nın 167. maddesinde (818 sayılı BK"nın 147. maddesi) müteselsil sorumlular arasında rücu ilişkisi düzenlenmiş olup, aynı Yasa"nın 168. maddesine göre de borcun tamamını ödeyen davacının yapmış olduğu ödemenin 1/2"si oranında davalı taraftan rücuen tahsil hakkının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiş, mahkemece verilen karar Dairemizin 08.06.2015 günlü, 2014/6540 E., 2015/4393 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 7,80 TL harç ve takdiren 275,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 21.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.