4. Hukuk Dairesi 2017/3099 E. , 2017/8504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... ... ve ... Ürünleri İht. İhr. Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı ...Ş. aleyhine 17/05/2002 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/12/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının üstlendiği metro tünel inşaatı yapımı sırasında meydana gelen göçük sonucu, müvekkilinin ticari faaliyetini sürdürdüğü işyerinin zarar gördüğünü, bir kısım malzemelerinin göçük nedeniyle kullanılamaz hale geldiğini, işyerinin kârından mahrum kaldığını, manevi olarak da yıprandığını belirterek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, haksız fiilin meydana geldiği tarihin 19/09/2001 olduğu, bu nedenle davacının 07/10/2015 tarihli ıslah dilekçesindeki taleplerinin zamanaşımına uğradığı, alınan bilirkişi raporları uyarınca, davacının dava dilekçesindeki; ticari emtia bedeli olan 10.000,00 TL ile demirbaş zararı olan 700,00 TL olmak üzere, toplam 10.700,00 TL"nin davacı tarafça kanıtlandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin 13/11/2012 gün, 2010/246 esas, 2012/414 karar sayılı ilk kararı, Dairemizin 20/02/2014 gün, 2013/16940 esas, 2014/2844 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında, 07/10/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı tarafından dava değeri arttırılmıştır.
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnası olup, 1086 sayılı HUMK"un 83 ve devamı maddelerinde, 6100 sayılı HMK"nın 176 ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Her iki kanunda da ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılması gerektiği öngörülmüş, 04/02/1948 tarih ve 1944/10-1948/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Şu durumda eldeki davada; bozma kararından sonra yapılan ıslah ile arttırılan isteme yönelik, öncelikle zamanaşımı defi incelenerek, istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yasal düzenlemeye ve İçtihadı Birleştirme kararına aykırıdır. Zira, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin kural, zamanaşımı definden önce incelenmelidir. Mahkemece, belirtilen yön gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle taraflar yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 21/12/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava, davalının üstlendiği metro tünel inşaatının yapımında meydana gelen göçük sırasında, davacının işyerinin zarar görmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesine ilişkindir.
Mahkeme, maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar vermiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dairemizin değerli çoğunluğu tarafından, bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağına dair içtihadı birleştirme kararına aykırılıktan dolayı, ilk derece mahkemesi kararı bozulmuş, yanların diğer temyiz nedenlerinin ise, bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere;
6100 sayılı HMK"na 31/03/2011 tarihinde eklenen geçici 3. Maddesiyle Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2"nci maddesi uyarınca Resmi Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı öngörülmüştür.
Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454"üncü madde hükümlerinin uygulanmasının sürdürüleceği şeklinde düzenleme yer almıştır.
Değişiklikten önceki HMK"nın 439. maddesinde, temyiz mahkemesi iki tarafın temyiz ve cevap dilekçelerinde yazılı bütün itiraz ve savunmalar hakkında gerekçe göstererek ret veya kabul şeklinde karar verip, bunları kararına yazmak zorunda olduğu gibi, temyiz mahkemesinin tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü sebeplerden ötürü de temyiz edilen kararı bozabileceği hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı HMK"nın 369/1. maddesinde ise; Yargıtayın, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebileceği belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre, temyiz sebebi olarak ileri sürülmese dahi, incelenmesi gereken hususlar söz konusudur.
Özellikle HMK"nın değişiklikten önceki 439. maddesi dikkate alındığında, tarafların temyiz itirazlarının Yargıtay ilamında karşılanması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir. Dairemiz çoğunluğunca, bozmadan sonra ıslah olamayacağı gerekçesi ile taraflar yararına denilmek suretiyle karar bozulmuş, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığı vurgulanmıştır.
Usule ilişkin bozmalarda, çoğu zaman tarafların diğer temyiz itirazları incelenmeyebilir. Ancak, eldeki davada hem davacının hem de davalının temyiz itirazları mevcuttur. Dairemizin bozma gerekçesi usule ilişkin de değildir. Ayrıca, mahkemenin bozma ilamımıza uyması durumunda, diğer temyiz itirazları incelenmediği için usuli kazanılmış hakların oluşması sonucuna da yol açabilecektir.
Yine, Dairemizin bozma ilamı maddi tazminata ilişkin olup, hükmedilen manevi tazminata ilişkin olarak da temyiz itirazları bulunmaktadır.Diğer yandan, bu haliyle bozma ilamımız taraflar yararına değil, davalı yararınadır. Açıkladığımız nedenlerle, Dairemiz çoğunluğunun görüş ve kararına bu yönüyle katılmıyoruz. 21/12/2017