
Esas No: 2016/11505
Karar No: 2019/8642
Karar Tarihi: 12.12.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11505 Esas 2019/8642 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02/02/2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/04/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, paydaşı olduğu 539 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taşınmazın değerinin düşük belirlendiği gerekçesiyle rapora itiraz etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 539 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Ortaklığın giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Ortaklığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Ortaklığının giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde intifa hakkı var ise bu hak sahibinin davaya dahil edilmesi zorunludur. Satış suretiyle ortaklığın giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden önce kurulmuş bir intifa hakkı varsa taşınmazın 14.03.1960 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca intifa hakkı ile yükümlü olarak satılması gerekir.
İntifa hakkı sahibi yalnız başına bu hakkının paraya çevrilmesini, taşınmazın intifasız satışını isterse diğer paydaşların muvafakati aranmaksızın taşınmazın intifasız satışına karar verilmelidir.
İntifa hakkı 01.01.2002 tarihinden sonra kurulmuş ise, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 700. maddesi uyarınca, "Bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması halinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı, buna ilişkin paya düşecek bedel üzerinde devam eder."
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan tapu kayıtlarından dava konusu 539 parsel sayılı taşınmazda ... İl Özel İdaresi lehine intifa hakkı şerhinin bulunduğu ancak intifa hakkı sahibi ... İl Özel İdaresinin davada yer almadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, adı geçen intifa hakkı sahibine husumet yöneltilip taraf teşkili sağlanmadan davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294. ve 297. maddeleri gereğince gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması sureti ile hükmün tefhimi gerekirken, tahkikat yargılaması sırasında verilecek karar niteliğinde olan bilirkişi raporuna yönelik itiraza ilişkin değerlendirmeye hüküm fıkrasında yer verilmesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 12.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.