4. Hukuk Dairesi 2017/2674 E. , 2017/8498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekilleri Avukat ... ve Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 24/08/2012 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/01/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, kurum zararının ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının kurumda müdür olarak görev yaptığını, 368 sayılı ... Tarım Kredi Kooperatifi ortaklarından dava dışı ... ve ...’a gerekli ve yeterli teminatları almadan kredi kullandırdığını, kefillerin ödeme kabiliyetlerinin bulunmadığını ve bu kredilerin tahsil edilemediğini belirterek, kurumun uğradığı zararın tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; Genel Müdürlüğün bilgi ve onayı ile kredi verildiğini, icra dosyalarının derdest olduğunu, aciz vesikası alınmadığını ve müvekkil hakkında ceza davası da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen 23/01/2014 gün ve 2012/449 esas – 2014/11 sayılı karar, Dairemizin 19/01/2016 gün ve 2015/15331 esas - 2016/604 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak, ek bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtilmiş ise de, bozma ilamının 2/b bendinin gereği yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda, kredi ödemesi ile vade tarihi arasında işleyen faiz ve vade tarihi ile dava tarihine kadar işleyen faiz ayrı ayrı hesaplanmış ve toplam faiz miktarı belirlenmiş, bu miktar mahkemece, dava dışı kişilere kullandırılan kredi miktarlarına eklenerek zarar miktarı hesap edilmiş ve dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 121/son (818 sayılı Borçlar Kanunun 104/son) maddesindeki hüküm, hiçbir tereddüde yer vermeyecek bir açıklıkla, geçmiş günler faizinin ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı, faiz borcuna ayrıca faiz yürütülemeyeceğini öngörmektedir. Bu hükmün anlamı, para borcunu ödemede temerrüde düşen borçlunun, geçmiş günler faizine mahkum olduktan sonra, geçmiş günler faizini ödemekte de temerrüde düşmesi halinde, bunlar için tekrar temerrüt faizi yürütülemeyeceğidir (F. ..., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, ..., Fakülteler Matbaası, ... 1977, sh: 251 ).
Şu halde, mahkemece faize faiz yürütülecek şekilde TBK"nun 121/son maddesine aykırı hüküm kurulması doğru değildir. Önceki bozma ilamı doğrultusunda yeniden bilirkişi raporu alınarak, bozmaya uygun hüküm kurulması gerekirken, bu durumun gözetilmemesi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentteki nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.