Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/11609
Karar No: 2016/4537
Karar Tarihi: 15.03.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/11609 Esas 2016/4537 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı, davalının müvekkilinin temyiz kudretinden yoksunluğundan ve okuma yazma bilmemesinden yararlanarak dava konusu senedi müvekkilinden aldığını, senedin teminat olarak alındığını davalının savcılık ifadesinde ikrar ettiğini, söz konusu senedin bedelsiz olduğunu iddia ederek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının %40 tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı ise, kısıtlı davacının dava açma sıfatına haiz olmadığını, iddianın asılsız olduğunu, davacının kendisine ait taşınmazdaki ½ hissesinin satışına karşılık müvekkilinden 250.000 TL nakit para aldığını, ancak arazinin satışını yapamadığı için dava konusu senedi verdiğini savunarak, davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, dava dilekçesinde davacının medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun olduğu iddia edilmiş ve yargılama sırasında davacının vesayet altına alındığı görülmüştür. Senetin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan HUMK'ın 297. maddesi gereğince tanzim edilecek bir senetle davacının sorumlu olabileceği ancak takip ve dava konusu senedin anılan Yasa hükmüne uygun düzenlenmediğinden geçerli kabul edilemeyeceği ve bu senetten dolayı davacının sorumlu tutulamayacağına hükmetmiştir.
HUMK'ın 297. maddesi, senetlerin düzenlenmesi hakkında hükümler içermektedir ve senetin geçerliliği için belli şartların yerine getirilmesine dikkat çekmektedir. Özellikle, senedin taraflarının beyanlarının gerçeği yansıtması gerektiği ve senedin yazılış tarihinde yürürlükte olan mevzuata uygun olarak düzenlenmesi gerektiği belirtilmektedir.
19. Hukuk Dairesi         2015/11609 E.  ,  2016/4537 K.
"İçtihat Metni"


Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : ...Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/05/2015
NUMARASI : 2013/305-2015/396


Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vekilleri ... ve Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, davalının müvekkilinin temyiz kudretinden yoksunluğundan ve okuma yazma bilmemesinden yararlanarak dava konusu senedi müvekkilinden alıp, icra takibine koyduğunu, senedin teminat olarak alındığını davalının savcılık ifadesinde ikrar ettiğini, söz konusu senedin bedelsiz olduğunu iddia ederek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının %40 tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında,...asliye ticaret mahkemesinin yetkili olduğunu, kısıtlı davacının dava açma sıfatına haiz olmadığını, iddianın asılsız olduğunu, davacının kendisine ait taşınmazdaki ½ hissesinin satışına karşılık müvekkilinden 250.000 TL nakit para aldığını, ancak arazinin satışını yapamadığı için dava konusu senedi verdiğini savunarak, davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacının okuma yazma bilmediği, bir takım işlemleri parmak basmak suretiyle düzenlediği, bir kısım işlemleri ise önüne konan yazıyı taklit etmek suretiyle yazıp imzaladığı, davalının da davacı ile olan akrabalığı nedeniyle bu durumu bildiği, en azından bilmesi gerektiği, senedin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan HUMK"nın 297. maddesi hükmü gereğince tanzim edilecek bir senetle davacının sorumlu olabileceği ancak takip ve dava konusu senedin anılan Yasa hükmüne uygun düzenlenmediğinden geçerli kabul edilemeyeceği ve bu senetten dolayı davacının sorumlu tutulamayacağı, vesayet altına alınan davacının kısıtlama tarihi senet tanzim tarihinden sonra olup, senet tanzim tarihinde de ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hususunun saptanması gerekir ise de senet HUMK"nın 297. maddesi gereğince tanzim edilmediğinden bu durumun ve davacının diğer iddialarının araştırılmasına gerek görülmediği vesayet makamından husumete izin kararı alınarak usuli eksikliğin giderildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, bonodan dolayı borçlu olunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu bono altındaki imzanın davacının eli mahsulü olduğu icra hukuk mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi ile saptanmıştır. Her ne kadar icra hukuk mahkemesince verilen karar takip hukuku ile ilgili olup, menfi tespit davasına bakan bu mahkemeyi bağlamaz ise de iş bu menfi tespit davasında imza inkarına dayanılmamış, davacının okuma yazma bilmediği ve temyiz kudretinden yoksun olduğu iddialarına dayanılmıştır.





Bir kimsenin okuma yazma bilmemesi, imza kullanması halinde kambiyo senedi düzenlemesine engel değildir. Bu itibarla yerel mahkemenin özellikle, bu çerçeve etrafında oluşturduğu gerekçede isabet bulunmamaktadır. Ne varki, dava dilekçesinde davacının medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun olduğu iddia edilmiş ve yargılama sırasında davacının vesayet altına alındığı görülmüştür. Bu husus mahkemece re"sen gözetilmesi ve değerlendirilmesi gereken hususlardan olup, dava konusu senedin tanzim tarihi itibariyle davacının medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönündeki iddia üzerinde durulup, yeterli araştırma ve inceleme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 15/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.






Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi