Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/584
Karar No: 2021/2967
Karar Tarihi: 01.06.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/584 Esas 2021/2967 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/584 E.  ,  2021/2967 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    ...

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve davalı ... ve ...vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı vasisi; davalıların davacı annesine baktıkları sırada hile ile vekaletname aldıklarını ve bu vekaletnameyi kullanarak davacı adına kayıtlı 1377 ve 4423 parsel sayılı taşınmazları davalı ... adına satış suretiyle intikal ettirdiklerini ileri sürerek hileli temlik nedeni ile taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tescilini istemiş, yargılama aşamasında davacının ölmesi üzerine mirasçıları ...,... davaya devam etmişlerdir.
    Davalı ..., davacıya bakmaları nedeniyle iki tarlayı kendilerine vermek istediğini, tapuda işlem yapmak üzere kendisini vekil tayin ettiğini, vekil olarak tapuları kendi adına tescil ettiremeyeceğini anlayınca davacının bilgisi dahilinde eşi ...’a temlik ettiğini belirterek davanın reddini savunmuş, davalı ... da aynı hususları belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, satış işleminin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Dairece “çekişme konusu 4423 parsel sayılı taşınmazın yargılamanın seyri sırasında dava dışı ...’e 19.02.2015 tarihli işlemle temlik edildiği kayden sabittir...” “ ..Hal böyle olunca, çekişme konusu taşınmazlardan birinin yargılamanın seyri sırasında dava dışı 3. kişilere temlik edilmesi nedeniyle 6100 sayılı HMK"nun 125. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve bu yöndeki usuli eksiklik giderildikten sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken değinilen yön üzerinde durulmaksızın yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu 4423 parsel sayılı taşınmazı temlik alan ...’ya yönelik muvazaa iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 4423 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, 1377 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalı ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile davacılar murisi ...adına tapuya kayıt tesciline karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı kısıtlı ..."ın Yalvaç 1.Noterliği"nin 2003/2012 tarih ve 944 yevmiye no’lu vekaletnamesi ile sahibi olduğu taşınmazları dilediğine dilediği bedelde satması, satış bedellerini alması ve bu konuda gerekli işlemleri yapması için davalı kızı ... "yi vekil tayin ettiği, dava konusu 4423 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma ifrazından önce 272 parsel numarasında tapuda kayıtı olduğu, bu parsel ile 1377 parsel sayılı taşınmazların tamamı
    ./..

    ...adına kayıtlı iken 10/05/2012 tarihli işlemle davalı ..."a satış yolu ile temlik edildiği, yargılamanın seyri sırasında 4423 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ...’e 19.02.2015 tarihli işlemle temlik edildiği, 1927 doğumlu kısıtlı ...’in Antalya 4.Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi uzman hekimlerinden oluşan heyetçe verilen 19/11/2013 gün ve 12598 nolu raporda geç başlangıçlı psikotik bozukluk olduğu gerekçesiyle 19.12.2013 tarihinde MK’nun 405. maddesi gereğince kısıtlanarak kendisine oğlu ...’ın vasi tayin edildiği, ... ‘ın yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçılarının davaya devam ettikleri anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, maddi vakıayı bildirmek taraflara, hukuki nitelendirme yaparak olayı çözümleme hakime aittir. Her ne kadar mahkemece uyuşmazlık muris muvazaası hukuksal nedeni olarak değerlendirilip hüküm kurulmuş ise de, gerek dava dilekçesi gerekse aşamalarda verilen dilekçelerdeki iddiaların içeriği ve ileri sürülüş biçiminden; vekaletnamenin hile ile alındığı ve kullanıldığı iddiasına dayanıldığı açıktır. Bilindiği üzere vekaletnamenin hile ile alındığı iddiası, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içermektedir.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karış en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekalet borcunun bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hallerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
    Vekaletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumlulu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilimiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olayda, mahkemece yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
    Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususunda araştırma yapılması vekalet görevinin kötüye

    ./..

    kullanıldığının sabit olması halinde, ilk elden temlik alan davalı ... ’nın TMK"nın 1023.maddesi uyarınca temliğin de iyiniyetli olup olmadığının değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken ,davanın hukuki niteliğinde yanılgıya düşülerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Tarafların bu yönlere değinen ve yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi