23. Hukuk Dairesi 2017/1773 E. , 2017/3330 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil, tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekilleri Avukat ... ile Avukat ... ve davacı vekili Avukat ..."nun gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesi ile müvekkiline ait taşınmaz üzerinde davalının inşaat yapımını taahhüt ettiğini, işin sözleşmede öngörülen sürede yerine getirilmediğini, sözleşmenin 10"ncu ve 11"nci maddelerine göre fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak cezai şart ve eksik ve ayıplı imalatlardan kaynaklanan talep ve dava hakları saklı tutularak toplam 300.000,00 TL cezai şart ile yükleniciye isabet edecek olan 10, 11, 19, 26, 28 ve 30 no"lu daireler ile 38 no"lu dükkanın değerinin tespiti ile yapılacak mahsupla alacak oranında mülkiyetlerinin müvekkiline ait olduğunun tespit ve tescil ile bu talep mümkün olmadığı takdirde, cezai şart alacağının tespitini ve davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili şirketin davacıya ait olacak daireleri sözleşmede verilen süre içerisinde teslime hazır hale getirdiğini, müvekkilinin üzerine düşen edimlerini yerine getirmesine ve hak kazanmasına rağmen arsa sahibinin 38 no"lu dükkan ile 11, 12, 19, 26, 28 ve 30 no"lu dairelerin satış yetkisini vermediğini, bunun için çekilen ihtardan sonuç alınamadığını, davacı arsa sahibinin kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında aktedilen sözleşmenin 10 ncu maddesine göre teslim süresinin 36 ay olarak öngörüldüğü, yüklenicinin inşaatı iskan raporu alınmış olarak 14.12.2009 tarihinde teslimi gerektiği, 31.12.2009 tarihli ilgili belediye yetkilisinin imzası ve mührünün bulunduğu yıl sonu seviye tespit tutanağında inşaatın gerçekleşme seviyesinin %95 olduğu, iskan ruhsatının halen alınmadığı, ancak davacı arsa sahibinin peyzaj ve iskan şartına bırakılan iki daire ile bir dükkanın tapu devrini elinde bulundurma yetkisi var iken dava tarihi itibari ile ve halen 11, 12, 19, 26, 28 ve 30 no"lu daireler ile 38 no"lu dükkanın davacı adına kayıtlı olduğu, davalının 06.10.2010 tarih 411 yevmiye no"lu ihtarname ile bu taşınmazların ferağını talep ettiği, davacı arsa sahibinin ferağ vermekte temerrüde düştüğü, inşaatın teslim süresinin uzamasında kusurlu davrandığı, bu nedenle cezai şart talep edemeyeceği gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece verilen karar Dairemizin 22.11.2012 günlü, 2012/4221E., 2012/6874K. Sayılı kararı ile bozulmuş ve davacı vekili ve davalılar vekilinin karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
Mahkemece bu kez direnme kararı verilerek hüküm kurulmuş, verilen karar davacı vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.2016 günlü, 2014/23-724 E., 2016/168 K. sayılı kararı ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme
kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar vermiş ve davalılar vekilinin karar düzeltme talebini reddetmiştir.
Yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı olan arsa malikinin inşaatı getirdiği aşamalara göre sözleşmeye göre borçlanmış olduğu kademeli edimini fazlasıyla yerine getirdiği, davalı yüklenicinin ise edimini yerine getirmediği, sözleşmeye göre süresinde ifa etmediği hususu, kesinleşen Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararı doğrultusunda artık değerlendirme konusu yapılamayacağı, davalılar vekilinin, davacı tarafa, davalılar tarafından çekilen ihtarnamenin hem mahkeme hem de Yargıtay safhasında hiç dikkate alınmaması nedeniyle bu hususta değerlendirme yapılmasına yönelik talebi yerinde görülmediği, dosyanın cezai şart alacağı yönünden incelenmesi sonucunda, temerrüte düştüğü sabit olan davalılar yönünden sözleşmede belirlenen cezai şartın koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.2016 günlü, 201423-724E., 2016168K.sayılı kararına göre ihtar gönderilmesinin tartışılmasına gerek duyulmamasına göre, davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.