17. Hukuk Dairesi 2016/10325 E. , 2019/8538 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın hak düşürücü süreden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline Kobi Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı dava dışı ...’ün kiracısı olduğu binada 24.09.2009 günü apartmanın su deposundaki şamandırasının arızası sonucu taşan suların sigortalıya ait işyerinin bulunduğu bodrum kata akması sonucu oluşan hasar nedeni ile müvekkili tarafından sigortalısına 6.001,88 TL ödendiğini, ödenen bedelin rücuen tahsili için başlattıkları icra takibine davalıların itiraz ettiğini bildirerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıların %40 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; 24.08.2010 tarihinde davacı vekiline itiraz dilekçesinin tebliğ edildiği, iş bu davanın ise 16.07.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmakla hak düşürücü sürenin geçtiği ve bunun taraf itirazları ile bağlı kalınmayıp resen gözetilmesi gerektiği dava şartı olduğu anlaşılmakla davanın hak düşürücü süredenreddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, bir usulsüzlük bulunmamasına göre,
davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, işyeri sigorta sözleşmesine dayalı rücuen alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İİK’na göre ödeme emrine vaki itirazın iptali davasının açılması bir süreye bağlıdır. Alacaklı bu davayı, itirazın kendisine tebliği (İİK.62/11.md.) tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir(İİK.nun 67/1.md.). Buradaki bir yıllık hak düşürücü süre, borçlu tarafından yapılan itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlar. Borçlunun ödeme emrine yaptığı itirazın alacaklıya tebliği için yatırması gereken posta giderinin davacı tarafından yatırılmaması hususu, hak düşürücü nitelikteki dava şartı olan sürenin işlemeye başladığı anlamına gelmez. Zira İİK.nun 59. maddesi uyarınca alacaklının tebliğ masrafını avans olarak peşinen ödememesi, icra takibine vaki istemini hükümsüz kılmaz.
Somut olayda, icra dosyasındaki borçlular ...,...,...,...vekilleri Av. ... vasıtası ile 17.08.2010 tarihli itiraz dilekçesi ile ödeme emrine itiraz ederken borçlu ... ise asıl olarak 18.08.2010 tarihli itiraz dilekçesi ile ödeme emrine itiraz etmiştir. Alacaklı davacı vekiline, itiraz dilekçesi 24.08.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. İtiraz dilekçesinin tebliğ edildiği tebligat zarafında tebliğ isteyen Av. ..., tebliğ edilen “itiraz dilekçesi” yazılmıştır. Bu durumda, davacı vekiline tebliğ edilen itiraz dilekçesinin davalı borçlular ...,...,... vekili Av. ...’ün 17.08.2010 tarihli itiraz dilekçesi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı borçlu ...’ın 18.08.2010 tarihli itiraz dilekçesinin ise müracaatında alacaklı vekiline tefhimine dair icra müdürlüğü kararı bulunmakla birlikte davalı borçlu ...’ın ödeme emrine yaptığı itirazın davacı alacaklıya tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi veya belge icra takip dosyasında bulunmamaktadır. Alacaklı davacı vekiline, davalı borçlular ...,...,...,...’in itiraz dilekçesinin 24.08.2010 tarihinde tebliğ edilmesi, davanın ise 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açılması karşısında mahkemenin davalı borçlular ..., ...,... ve
... ’in itiraz dilekçeleri yönünden verdiği karar isabetlidir. Ancak, mahkemece, davalı borçlu ...’ın yapmış olduğu itiraz yönünden İİK.nun 67/1. maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü sürenin henüz işlemeye başlamadığı, diğer bir deyişle itirazın iptali davasının süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın bir yıllık hak düşürücü süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 26/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.