14. Ceza Dairesi 2015/2319 E. , 2018/5183 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkumiyet
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuk müdafiin kanuni süresinden sonra yaptığı duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 318. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin mağdurenin yaşına ilişkin itirazda bulunması, mağdurenin getirtilen mernis doğum tutanağına ve nüfus kaydına göre suç tarihlerinde kayden 14 yaş 11 aylık olduğu, nüfusa babasının beyanı üzerine tescil edildiği, mahkemece mağdurenin yaşının tespiti için Bursa Devlet Hastanesinden alınan 16.03.2011 tarihli içinde radyoloji uzmanının yer almadığı kurul, Bursa Adli Tıp Şube Müdürlüğü"nün 22.06.2011 tarihli tek adli tıp uzmanı imzalı raporların içeriğine göre mağdurenin kemik yaşının 16-17 yaş aralığı ile uyumlu olduğunun belirtilmesi karşısında, suçun niteliğine ve oluşumuna etkisi bakımından mağdurenin resmi bir sağlık kurumunda doğup doğmadığının araştırılması, doğmadığının anlaşılması halinde, yaş tesbitine esas olacak kemik grafileri getirtilmek suretiyle Adli Tıp Kurumundan görüş alınarak mağdurenin gerçek yaşının bilimsel şekilde saptanmasından sonra suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu"nun 30.04.2012 tarihli kurul raporuna göre mağdur hakkında " IQ 46, orta derecede mental retardasyonu var" şeklinde değerlendirilmenin bulunduğu ancak mağdurun kendisine yönelen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilecek konumda olup olmadığının değerlendirilmediğinin anlaşılması karşısında suç vasfına etkisi bakımından mağdurda suç tarihleri itibariyle akıl hastalığı ve akıl zayıflığı olup olmadığı, varsa kendisine karşı işlenen eylemin ahlaki kötülüğünü idrak edip edemeyeceği, fiile karşı mukavemete muktedir olup olmadığı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, durumunun hekim olmayanlar ile tanıyanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı, işlenen suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamayacağı hususlarında Adli Tıp Kurumundan ayrıntılı rapor aldırıldıktan sonra suç vasfı ile suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yeralan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların yeniden düzenlenmesi karşısında; 5237 sayılı TCK"nın 7/2. madde-fıkrasındaki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek, lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın, denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
5271 sayılı CMK"nın 185. maddesi gereğince onsekiz yaşını doldurmamış suça sürüklenen çocuk hakkında duruşmanın kapalı yapılması gerekirken, mahkemece açık celsede suça sürüklenen çocuğun sorgusunun yapılması,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafiiyle katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.