16. Hukuk Dairesi 2016/9989 E. , 2019/3618 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 150 ada 3 parsel sayılı 29.284,38 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece usule ilişkin önceki tarihli bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 150 ada 3 parsel sayılı, Hazine adına ham toprak vasfıyla kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile, fen bilirkişi ..."ın 04.06.2015 tarihli raporunda yer alan krokide taşınmazın ortasından yeşil çizgi ile dere geçtiğini belirttiği 150 ada 3 nolu parselin 150 ada 14, 21, 4, 2, 1 nolu parsellere komşu olan ve dereye kadar olan 13.260,00 metrekarelik taşınmazın ve bu yeşil çizgi ile belirtilen dereden sonraki ... Köyü"ne ait 102 ada 2, 3 parsel ve ... Köyü"ne ait 150 ada 21, 15 sayılı parsellere komşu olan ve sınırında dere bulunan 13.354,74 metrekarelik taşınmazın 150 ada 3 parsel sayılı taşınmaz olarak tarla vasfı ile davacı Mahmut oğlu, 1941 doğumlu ... adına 13.260,00 metrekarelik kısmın 13.354,74 metrekarelik taşınmazın ise 150 adaya ait son parsel numarasını almak suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahallinde icra edilen ilk keşifte aynı köyden dinlenen mahalli bilirkişiler taşınmazı Köy Tüzel Kişiliğine ait olarak bildiklerini, davacının satın aldığını ileri sürdüğü ...’in bu yerde taşınmazı bulunmakla birlikte dava konusu taşınmazla alakası olmadığını, ikinci keşifte komşu köyden dinlenen mahalli bilirkişiler ile davacı tanıkları ise dava konusu taşınmazın ...’e ait iken davacı tarafından satın alındığını ve taşınmazın davacı tarafından kullanıldığını beyan ettikleri ve bu şekilde beyanlar arasında çelişki oluştuğu halde oluşan çelişkiler giderilmemiş, mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın hangi tarihten beri kimin zilyetliğinde bulunduğu, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususunda somut olaylara dayalı ayrıntılı beyan alınmamış, tek kişilik ziraat mühendisi bilirkişinin soyut ve gerekçesiz raporu ile yetinilmiş, fen bilirkişi raporunda taşınmazın içerisinden dere geçtiği belirtilmesine karşın jeolog bilirkişiden taşınmazın aktif dere yatağında bulunup bulunmadığı ve dere etkisinde olup olmadığı hususlarında rapor alınmamış, diğer yandan bir arazinin niteliğini ve taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olduğu halde hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca, öncelikle kadastro tespit tarihinden (2009) 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı tarihlerde çekilmiş en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı ile temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları ve taşınmazı çevreleyen tüm taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları ile varsa dayanağı kayıtlar getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, jeolog bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulunun katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında oluşacak çelişkilerin ve önceki keşiflerdeki mahalli bilirkişi ve tanık sözleri arasındaki çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünün cinsini bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir; jeolog bilirkişiden ise taşınmazın dere yatağı olup olmadığı ya da dereden kazanılıp kazanılmadığını, derenin etki alanında kalıp kalmadığı belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve varsa dayanaklarıyla denetlenmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiye ise yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığını ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğunu açıklayan rapor düzenlettirilmeli, temin edilebilen gerek en eski gerekse kadastro tespit tarihine yakın tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, fen bilirkişiden ise keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli kroki ve ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, çekişmeli taşınmaz tapuda 29.284,38 metrekare yüzölçümlü olarak kayıtlı bulunduğu ve taşınmazın fen bilirkişi raporunda yeşil çizgi ile dere olarak gösterilen kısmın kuzeyinde bulunan 13.354,74 metrekare yüzölçümündeki kısmının ve yeşil çizgi ile dere olarak gösterilen kısmın güneyinde bulunan 13.260,00 metrekare yüzölçümündeki kısmının davacı adına tesciline karar verildiği halde, tapu kaydının kısmen iptaline karar verilmemesi ve mahkemenin kabulüne göre de dere olarak gösterilen kısım yönünden infazı kabil ve sicil oluşturacak şekilde karar verilmemesi dahi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.