Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14392
Karar No: 2019/8596
Karar Tarihi: 11.12.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/14392 Esas 2019/8596 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/14392 E.  ,  2019/8596 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı tarafından, davalı aleyhine 30.09.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmazsa tapuya zilyetlik şerhinin yazılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin reddine, tapuya zilyetlik şerhinin yazılmasına dair verilen 09.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı dava dışı ... ile aralarında düzenledikleri 08.07.1989 tarihli harici satış senedi ile hudutları yazılı toplam 500 m2"lik yeri Resul"den satın aldığını, aldığı yerin bir kısmının kadastro tespiti sırasında ... adına tespit gören 145 ada 60 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını bu taşınmazın satış ile davalı adına kayıtlı olduğunu, 60 parselde yaklaşık 45 m2 miktarlı ve A harfi ile gösterilen bölümün kendisine ait olduğunu belirterek, dava konusu olan 145 ada 60 parseldeki A harfi gösterilen bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini bu talebi kabul görmez ise zilyetliğinin ve hak sahibi olduğunun tapuya şerh edilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davacının bugüne kadar tespite bir itirazının bulunmadığını, tapuyu başka kişiden güvenerek satın aldığını, davacının taleplerinin dinlenme olanağının bulunmadığını, davacı taşınmazına bir müdahalesi olmadığını, aksine davacının kendi taşınmazına hak iddiası ile elattığını, bu nedenle meni müdahale ve kal davası açma hakkının saklı tuttuğunu, davacının mülkiyet hakkı ile ilgili üstün bir hakka dayanmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece tapu iptali ve tescil davasının reddine tapu kaydına zilyetlik şerhinin yazılmasına ilişkin talebinin kabulü ile 145 ada 60 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine "Taşınmazın fen bilirkişinin 04.03.2016 tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile belirtilen 38,11 m2"lik kısım ile üzerindeki binanın 12,67 m2"lik kısmı davacının kullanımındadır" şeklindeki ibarenin şerh düşülmesine karar verilmiştir.
    Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, haricen düzenlenen arsa satış senedine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde zilyetlik hakkının tapuya şerh verilmesi istemine ilişkindir.
    Davacı, 08.07.1989 tarihinde dava daşı ... ile aralarında düzenlenen harici satış senedine dayanarak, halen davalı adına kayıtlı bulunan 145 ada 60 parsel sayılı taşınmazda kısmen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde zilyetlik hakkının tapuya şerh verilmesini istemiştir.
    Dosyada mevcut kadastro tutanaklarına göre, 145 ada 59 ve 60 parsel sayılı taşınmazların orman vasfı ile hazine adına kayıtlı iken 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca hazine adına orman dışına çıkarıldığı, 145 ada 59 parselin davacı ... ..."un kullanımında olduğu, 145 ada 60 sayılı parselin ise ..."in kullanımında olduğu tutanağın beyanlar hanesinde belirtildiği yazılarak 03.06.2010 tarihinde hazine adına tespit edildiği ve tespitin 29.07.2010 tarihinde kesinleştiği, 145 ada 59 sayılı parselin 6292 sayılı Kanun gereğince 06.05.2014 tarihinde davacıya satılarak adına tescil edildiği, 145 ada 60 sayılı parselin ise 30.04.2015 tarihinde satış ile davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
    Yerinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 04.03.2016 fen bilirkişi raporu ve ekindeki krokiye göre davacının maliki bulunduğu 145 ada 59 sayılı parselde yapmış olduğu evinin, satış senedinin uygulanması ile 12,67 m2"lik kısmının ve bununla birlikte toplam 38,11 m2"lik yerinin davalıya ait 145 ada 60 sayılı parselde kaldığı belirtilmiş, mahkemece de bu kısma ilişkin 145 ada 60 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine yukarıda açıklandığı şekilde zilyetlik şerhi yazılmasına karar verilmiştir.
    22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda "Muhdesat" kavramından bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya yalnızca bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlaşılmalıdır. Muhdesat sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlanmaz.
    Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olarak sağlanmaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; "Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir"
    Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğrucu bir sonucu olmadığı esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve sadece muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. Ne var ki, Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanları üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır. Anılan Yasanın 33 maddesinde Kadastro Kanununun bazı hükümlerinin kadastro çalışma belgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanacağı kabul edilmiş ise de uygulanacak hükümler Yasanın 14, 15, 17, 18, 20 ve 21. maddeleriyle sınırlıdır. Değişik bir anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalarda Kadastro Kanunun 19/2 maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenemez.
    Mahkemece yukarıda yapılan saptamalar uyarınca davacının kısmen muhdesat tespiti ve dava konusu bölümde zilyetlik hakkı belirtmesinin tapu siciline yansıtılması isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm altına alınması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi