Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/13972 Esas 2019/9070 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/13972
Karar No: 2019/9070
Karar Tarihi: 10.12.2019

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/13972 Esas 2019/9070 Karar Sayılı İlamı

Özet:

11. Ceza Dairesi tarafından verilen 2017/13972 E. ve 2019/9070 K. sayılı kararda, resmi bir belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen belgenin beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı ve belgeye dayanak oluşturan bilginin yalan beyan değil, görevlilerin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğu vurgulanmıştır. Kararda ayrıca, Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesi ile TCK'nin 206. maddesi arasındaki fark açıklanmış ve sanığın lehine bulunan durumlar sebebiyle kararın bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. ve 20/2-d. maddeleri ile 5237 sayılı TCK'nin 206. maddesidir.
11. Ceza Dairesi         2017/13972 E.  ,  2019/9070 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan, yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır.
    5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından Elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmüne haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; suç tarihinde kolluk görevlilerince yapılan rutin trafik kontrolleri sırasında taksi sürücüsü olan sanıktan evrakları istendiğinde, ..."a ait sürücü belgesini ibraz ettiği, yapılan sorgulamada yakalaması olduğunun anlaşılması üzerine bu kez abisi ..."e ait sürücü belgesini ibraz ettiği, ancak görevlilerce yapılan kimlik karşılaştırması sonrasında gerçek kimlik bilgilerini söylediği, ... ve ... adına herhangi bir tutanak düzenlenmediği anlaşılmakla; sanığın eyleminin 5326 sayılı Kanun"un 40/1. maddesine uyduğu ve 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 20/2-d. maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 18.05.2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nin 322. ve Kabahatler Kanunu"nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 10.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.