11. Hukuk Dairesi 2017/1146 E. , 2018/6542 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/06/2016 tarih ve 2015/19-2016/100 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin uzun yıllardan bu yana “...” ve “..." isimleri ile ilgili olarak markalarının tescilli olduğu alanlarda etkin faaliyet gösteren ve bölgesel anlamda tanınmış olan bir firma olduğunu, davacının ... nezdinde tescilli 2006/42375 tescil numaralı "...", 2006/37431 tescil numaralı "...", 2006/37430 tescil numaralı "...", 2008/38472 tescil numaralı "... 3 in 1" ve 2000/28463 tescil numaralı " ... ... " markalarına sahip olduğunu, davacının markalarında esas unsurun "..." ibaresi olduğunu, davalının davacı markalarının serisi olarak algılanmasına sebep olan "... Evi+ Şekil markasını tescil ettirdiğini, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi oluştuğunu, davalının kötüniyetli olduğunu, davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini, davacının seri markalarının 2000 yılından bu yana ..."de tescil ettirilerek koruma altına alındığını iddia ederek davalı adına kayıtlı 2010/47637 ve 2007/57613 numaralı "... Evi+Şekil" markalarının hükümsüzlüğüne, sicilinden terkinine, markaların 3. şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalının kullanımının davacı kullanımlarından daha eskiye dayandığını, markalar arasında iltibas benzerlik oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının 2006/42375 tescil numaralı "...", 2006/37431 tescil numaralı "...", 2006/37430 tescil numaralı "...", 2008/38472 tescil numaralı "... 3 in 1" ve 2000/28463 tescil numaralı " ... ... " markaları ile davalı adına kayıtlı 2010/47637 ve 2007/57613 numaralı "... Evi+Şekil" markalarında yer alan "..." sözcüğünün nitelik belirtiği, ticarette yaygın olarak kullanılan bir sözcük olduğu, ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, bu sözcüğün davacı tarafından çok yoğun bir kullanımla asıl anlamından bağımsızlaştırıldığını gösterir hiçbir kanıt sunulmadığı, taraf markaları arasında genel görünümlerin ve bıraktıkları izlenimin farklı olduğu, davalı firmanın kurucusu olan İhsan Aydın"ın davacı markalarının başvuru tarihlerinden çok önce kayıtlı bir işletme adı olarak "... Evi" işletme adını 1999"dan beri kullandığı, buna ilişkin esnaf sicil kaydı, vergi dairesi kaydı, ticaret sicil kayıtları bulunduğu, kayıtlı işletme adının sahibi olan gerçek kişinin sonradan kurduğu şirket adına marka elde ettiği, daha önce kullandığı işletme adını kesintisiz kullanımını şekil ile birleştirip markalaştırdığı, işletme adından kaynaklanan öncelik hakkını kurmuş olduğu limited şirkete devir ettiği, bu bakımdan davacının ileri sürdüğü öncelik ve üstünlük iddialarına dayalı hükümsüzlük taleplerinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temiz etmiştir.
Dava, davacı tarafın önceki tarihte ... nezdinde tescilli markalarına dayalı olarak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b. ve 42. maddeleri uyarınca davalı adına oluşturulan marka tescilinin hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Tescilden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan dava da mahkemece anılan madde koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda değerlendirme yapılması gerekir. Bu bakımdan iş bu davanın konusunu oluşturmayan ve ancak marka hakkına tecavüzle ilgili uyuşmazlıklarda dikkate alınması gereken tescilsiz marka kullanım süresi itibariyle hükümsüzlük davasının reddine dair karar gerekçesi yerinde olmadığı gibi, davacı markaları ile dava konusu markaların asıl unsurlarının ‘...’ ibaresinden oluşması nedeniyle işaretler arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b. maddesi anlamında ilişkilendirme ihtimalini de içerecek şekilde benzerlik bulunduğu gözetilmeksizin, dava konusu markalarda şekil unsurunun ön planda olduğundan bahisle markaların benzer bulunmadığı gerekçesi de doğru görülmemiş, kararın anılan gerekçelerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.