Hukuk Genel Kurulu 2013/1882 E. , 2014/1096 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 9. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.05.2012 gün ve 2010/165 E.-2012/244 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 26.03.2013 gün ve 2012/17793 E.-2013/6290 K. sayılı ilamı ile;
“…Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, kötüniyet tazminatı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile fazla çalışma ücreti alacaklarını istemiştir.
Davalı, davacının istifa ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dosya içeriğine, tanık beyanlarına ve davacının yaptığı işin niteliğine göre bilirkişi tarafından davacının tüm çalışma dönemi dikkate alınarak hesaplanan fazla mesai ve hafta tatili ücreti miktarından ayrı ayrı yüzde elliden aşağı olmamak üzere makul bir indirim yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, davanın kısmen kabulüne ilişkin direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmesinden önce hükmün tefhiminin usulüne uygun olup olmadığı ile varılacak sonuca göre davacı vekiline gerekçeli kararın veya davalı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliğinin gerekip gerekmediği hususu, ön sorun olarak incelenmiştir.
Bilindiği üzere, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8 inci maddesi uyarınca iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. Bu nedenle, iş mahkemesinden verilen kararlara karşı temyiz süresinin başlangıcının tespit edilebilmesi bakımından öncelikle hükmün tefhiminin usulüne uygun olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) hükmün tefhimi usulü “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294 üncü maddede düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi uyarınca;
(1)Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
(2)Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
(3)Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
(4)Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
(5)Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.
(6)Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır."
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7. maddesi ile iş mahkemelerinde şifai usulün uygulanacağı hükme bağlanmış ise de, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK ile yargılama usulleri yazılı ve basit usul olarak ikiye indirilmiş ve Kanunun 447. maddesi uyarınca; diğer kanunların sözlü yahut seri yargılama usulüne atıf yaptığı hallerde bu Kanunun basit yargılama usulü ile ilgili hükümlerin uygulanacağının belirtilmiş olması karşısında artık 6100 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iş mahkemelerinde de 6100 sayılı Kanunda düzenlenen basit yargılama usulü uygulanacaktır.
Basit yargılama usulünde hüküm ise 6100 sayılı HMK’nun 321. maddesinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Kanunun 321. maddesi uyarınca;
(1)Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2)Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir."
Açıklanan hükümlerin değerlendirilmesinde, basit yargılama usulünün uygulandığı iş mahkemelerinde HMK’nun 321. maddesi uyarınca hükme ilişkin tüm hususların, gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde; hükmün tefhimi HMK"nun 321. maddesine uygun olarak yapılmadığından, gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur.
Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 2012/1034 bireysel başvuru numaralı talep konusunda verdiği, 10 Mayıs 2014 tarihli ve 28996 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 20.03.2014 tarihli kararında da “...başvurucuya ilk derece mahkemesi kararının gerekçesini bilerek ve bu gerekçeye karşı iddialarını sunacak şekilde temyiz başvurusu yapma imkânı verilmesinde hukuki yarar bulunduğu...” kabul edilmiştir.
Belirtildiği üzere mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün 6100 sayılı HMK’nun 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu‘nun 8. maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.
Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veya gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekmektedir.
Öte yandan, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 15. maddesinde; 5521 sayılı Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş iken, 6100 sayılı ...nun 447.maddesi, mevzuatta yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağını belirtmiştir.
Buna göre, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 433/1. maddesi gereğince temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının da tanınması gereklidir.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında somut uyuşmazlığın incelenmesinde, mahkemece hükmün tefhiminin gerekçeyi içermemesi nedeniyle, tefhimin usulüne uygun olmadığı ve temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliği tarihinden başlayacağı kabul edilmelidir.
Somut olayda direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de, tefhimin usulüne uygun olmaması nedeniyle gerekçeli kararın ve davacı tarafın, katılma yoluyla temyiz hakkını kullanabilmesi için davalı vekilinin temyiz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmesi gerekmekte olup dosya, gerekçeli karar ve davalının temyiz dilekçesi davacıya tebliğ edilmeden temyiz incelemesine gönderilmiştir.
Bu nedenle, öncelikle gerekçeli karar ile davalı vekilinin temyiz dilekçesi davacıya yöntemince tebliğ edilerek, temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 432"inci maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmesi için dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesi gereklidir.
S 0 N U Ç : Yukarıda usulü işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.