20. Hukuk Dairesi 2017/2305 E. , 2018/7853 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 07.11.2013 havale tarihli dava dilekçesi ile özetle; davalılar aleyhine bağımsız bölüm numaralarına ait ödenmeyen aidatların tahsili amacı ile ... İcra Müdürlüğünün 2012/83 E. sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı borçluların haksız itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu, davalı borçluların ... ili, ... ilçesi, İskele mahallesi, Mutludede mevkii 4489, 4562 ve 4563 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan dubleks mesken ve kısım işyerlerinde kat maliki olduklarını, site yönetim kurulu kararları gereği aidat ödemelerinin ev sahipleri tarafından ödeneceğinin imza altına alındığını beyanla davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, davalılardan icra inkar tazminatının müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
1-... İcra Müdürlüğünün 2012/83 Esas sayılı takip dosyasında
a-) Davalı borçlulardan ..., ...,..., ..., ... ve ... ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş."nin yaptıkları itirazın iptali ile davalı borçlulardan ..., ...,..., ..., ... her biri yönünden takibin 400,00.-TL üzerinden,
b-) Davalı borçlulardan ... ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. yönünden ise takibin 1.200,00.-TL üzerinden devamına,
2- a-)Davalı borçlulardan ..., ...,..., ..., ..."un her biri yönünden hükmedilen asıl alacak tutarı olan 400,00.-TL nin %20 oranındaki icra inkar tazminatının bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
b-)Davalı borçlulardan ... ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. yönünden hükmedilen asıl alacak tutarı olan 1.200,00.-TL nin %20 oranındaki icra inkar tazminatının bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş hüküm davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ortak gider alacağı nedeni ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
1- Davalıların davanın süresinde açılmadığı yönündeki temyiz itirazları ile ilgili olarak; ... İcra Müdürlüğünün 2012/87 Esas sayılı takip dosyasına sunulan itiraz dilekçeleri alacaklı vekiline 02.11.2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bu tarih itibariyle itirazın iptali davasının açılabilmesi için öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin son günü 04.11.2013 pazartesi günüdür. Dava dosyasının incelenmesinde; davacı vekilinin dava dilekçesini, 04.11.2013 tarihli olarak ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde 2013/246 muhabere sayı ile yazı işleri müdürüne havale ettirip, yine aynı gün ...Bankası ...Şubesi aracılığı ile "... Mahkemeler Veznesi Hesabına", "... 4. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/246 Muhabere dosyası/harç" açıklaması ile 35,60-TL harç yatırmış, temyiz dilekçesinde de, yeni açılan ek hizmet binasındaki yoğunluk nedeniyle adı geçen ... şubesindeki "... Mahkemeler Veznesi Hesabına" harç yatırmak zorunda kaldığını açıklamış olması karşısında, her ne kadar gerekçeli karar başlığında dava tarihi 05.11.2013 olarak yazılı ise de, davacı tarafça dava dilekçesinin havale ettirildiği ve fiilen dava harcının mahkemeler veznesine yatırıldığı 04.11.2013 tarihinde dava usulüne uygun olarak açılmış olmakla, davanın süresi içerisinde açılmadığı yönündeki davalı itirazları yerinde değildir.
2- Mahkemece davanın kabulü yönünde hüküm verilmiş ise de; yapılan inceleme yetersiz ve verilen hüküm de infaza elverişli değildir. Şöyle ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü amir olup, buna göre hüküm fıkrasının, tarafların taleplerini karşılayacak, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, açık ve maddeler halinde oluşturulması gerekir. Dava dilekçesinde; "Davalı/borçlu ..."un ... İcra Müdürlüğünün 2012/83 Esas sayılı dosyasına yaptığı yetki itirazının reddi, ... ve diğer davalı borçluların borca itirazlarının iptali ile takibin devamı, alacağın yasal faizi ile birlikte hüküm altına alınması, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeni ile %40 icra inkar-tazminatının davalı borçlulardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesi" talep edilmesine rağmen, mahkemece yukarıda anılan kanun hükmüne aykırı olarak, "yetki itirazının reddi" ve "yasal faiz" talepleri yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması; hüküm fıkrasının açık, şeffaf, uygulanabilir ve gerekçe ile uyumlu olma, talepleri tek tek karşılama ilkesine aykırı olması nedeniyle bozmayı gerektirmiştir.
3- Kararın "gerekçe" kısmında; "Davacı vekilinin 23.02.2016 tarihli duruşma sırasındaki beyanı göz önünde bulundurularak, taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın kabulüne karar vermek gerektiği" şeklinde gerekçeye yönelik ifadeler kullanıldıktan sonra, "taleple bağlılık" ve "kabul" ifadeleri ile çelişecek biçimde, "hüküm" fıkrasının;
A) "3" nolu bendinde "Alınması gereken 109,29 TL harçtan peşin alınan 71,40 TL"nin mahsubu ile bakiye 37,89 TL"nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına," şeklinde kabule yönelik hüküm kurulması,
B) "4" nolu bendinde, "Davacı tarafça yapılan 1.333,95 TL masrafın, kabul oranına göre 500,23 TL"sinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine," şeklinde "kısmen kabul ve kısmen redde" yönelik hüküm kurulması, hüküm fıkrasının 1 nolu bendindeki, "Davanın kabulü" ifadesiyle uyumsuz olup; bu suretle, hem hükmün gerekçesi ile hüküm fıkrası, hem de hüküm fıkrasının bentleri arasında çelişki oluşturulmuş, infaz mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulmuştur.
4-İcra inkar tazminatı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin 2.fıkrasında düzenlenmiş olup 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 11. maddesi ile; 67. maddenin 2. fıkrasına yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmiştir. Bu nedenle 6352 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra başlatılan icra takiplerine dayalı itirazın iptali davalarında asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilemez, bu tarihten sonra yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatı asgari %20 olarak uygulanmalıdır. Somut olayda; davacının başlattığı icra takibinin tarihi 19.09.2012 olup, dava dilekçesinde % 40 icra inkar tazminatının davalı borçlulardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edilmiş olması karşısında, anılan yasa değişikliği uyarınca, mahkemece davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi yasal zorunluluktur. Buna göre; dava dilekçesinde %40 icra inkar tazminatının davalı borçlulardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmesinin talep edilmiş olması karşısında, sonuç olarak "kısmen kabul ve kısmen red" hükmü kurulması gerekirken; hüküm fıkrasının "1" nolu bendinde "davanın kabulüne" hükmedildikten sonra, hüküm fıkrasının "2-a" bendinde; "Davalı borçlulardan ..., ...,..., ..., ..."un her biri yönünden hükmedilen asıl alacak tutarı olan 400,00.- TL"nin %20 oranındaki icra inkar tazminatının bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine," yine; "2-b" bendinde ise, "Davalı borçlulardan ... ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. yönünden hükmedilen asıl alacak tutarı olan 1200- TL"nin %20 oranındaki icra inkar tazminatının bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine," şeklindeki karar ile "kısmen kabul ve kısmen red" de yönelik olarak hükme devam edilmesi, hüküm fıkrasının 1. bendindeki "davanın kabulü" kararı ile çeliştiği gibi, "gerekçe" kısmında yer alan "taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın kabulüne karar vermek gerektiği" şeklindeki ifadeler ile de uyumsuzluk yaratmaktadır. Bu suretle, hem "gerekçe" ile "hüküm fıkrası", hem de "hüküm fıkrasının" kendi bentleri arasında çelişki oluşturulmuş, infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulmuştur. Gerekçe ile hüküm fıkrasının" uyumlu olması zorunlu olduğu gibi, hüküm fıkrasının kendi bentleri arasındaki uyum da yasal bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, hukuk güvenliği ile adil ve güvenli yargılanma ilkelerinin bir sonucudur. Bu zorunluluğa aykırı hüküm kurulması bozma nedenidir.
5- Karar tarihinde yürürlükte olan 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesinin 2. fıkrası, " Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur" hükmünü amir olup, mahkemece "davanın kabulüne" karar verilmiş olmasına göre davalı lehine takdir edilebilecek vekalet ücreti, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümündeki düzenlemeye göre, asliye sulh hukuk mahkemelerinde takip edilen davalar için 1.800,00 TL olup, maktu vekalet ücreti nisbi vekalet ücretinden az olamayacağından, davacı vekili lehine 1.800,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 1.200,00.- TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
6- Dosya kapsamında ana taşınmazın yönetim planı ve işletme projesi bulunmamakla; ilgili tapu müdürlüğünden ana taşınmazın yönetim planının ve davacı yönetimden varsa işletme projelerinin celbedilmesinden sonra, aidat ve genel giderlere ilişkin kat malikleri kurulu kararları (-hazirun listeleri, çağrı davetiyeleri, kararların kat maliklerine ve özellikle davalılara tebliğ edilme tarihini gösterir tebellüğ listesi, toplantı gündemi, bu toplantıda kullanılan oylara ve vekaletnamelere ait listeler-) ana taşınmazın yönetim planı hükümleri ve varsa işletme projesi de birlikte incelenerek, tarafların aidat yükümlülüklerinin ne zaman başladığının, kat malikleri kurulu kararlarının davalılara tebliğ edilip edilmediğinin, davalıların ödemekle yükümlü olduğu giderlere ilişkin miktarların tespiti için, kat mülkiyeti hukukundan ve mali hesaplardan anlayan bilirkişilerden tarafların ve Yargıtayın denetimine açık rapor alınması; davalı tarafça öne sürülen ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/76 Esas saylı menfi tespit davası dosyası da getirtilip incelenmek ve ondan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda anılan kanuni gereklilikler dikkate alınmaksızın, eksik ve yetersiz inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/12/2018 günü oy birliği ile karar verildi.