14. Hukuk Dairesi 2019/4537 E. , 2019/8560 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.12.2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, şahsi hakka dayalı el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının ... Noterliğinin 12.09.2005 tarih ve 3278 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalının oğlu ..."dan henüz parselasyonu yapılmamış olan 383 parsel sayılı taşınmazın 2.000 m2"sini ve 392 parsel sayılı taşınmazın 4.500 m2"sini satın aldığını ve bedelini ödediğini, taşınmazları satan ..."un annesi ..."un bir süre taşınmazda kalmasını talep ettiğini, müvekkili ..."un bu isteği kabul edip davalıya bir süre izin verdiğini, ancak daha sonra davalıdan taşınmazı tahliye etmesini talep ettiğini, davalının ihtarnameye rağmen taşınmazı tahliye etmediğini ileri sürerek davalının taşınmazlara müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, oğlu ..."un 383 ve 392 parsel sayılı taşınmazda kendisine ait bulunan hisseleri sattığını, oturduğu evin kendisine ait olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinde tapuda devir yapılmadıkça mülkiyetin alıcıya geçemeyeceği, kaldı ki ..."un sadece 383 parsel sayılı taşınmazda miras payı olup 392 parsel sayılı taşınmazda mülkiyet hakkı olmadığı, bu haliyle sözleşmenin yerine getirilmesinin mümkün olmayacağı, davacının mülkiyeti kendisinde bulunmayan taşınmazı kullanan davalıya karşı elatmanın önlenmesi davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mülkiyet hakkı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 683 ila 778. maddeleri arasında düzenlenmiş olup 683. madde uyarınca; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu madde hükmü dikkate alındığında mülkiyetin sağladığı aktif yetki (mülkiyetin müspet unsurları) “O şeyde hukuk düzeninin sınırları içinde dilediği gibi tasarruf etme hakkı”dır. Bu tasarruf, malın fiilen kullanılması, semerelerin toplanması, malda değişiklik yapılması, malın tahrip ve tağyir edilmesi gibi fiili tasarrufları içine aldığı kadar, malı başkasına devretme, üzerinde hak tesis etme gibi hukuki tasarrufları da içine alır. Mülkiyeti koruyucu yetki (mülkiyetin menfi unsurları) ise; malikin, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabilmesi ya da her türlü haksız el atmanın önlenmesini dava edebilmesidir. Maddede belirtilen iki dava doğrudan doğruya mülkiyet hakkına ait yetkilerdir. Bu talepler mülkiyet hakkından kaynaklanır ve varlıklarını mülkiyet hakkından ayrılmaz bir biçimde, ona bağlı olarak sürdürürler. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-4 Esas, 2010/56 Karar sayılı ilamı).
Somut olaya gelince; dava konusu evin bulunduğu 383 parsel sayılı taşınmaz davalının ve ..."un murisi ... ... adına 3/22 hisse ile kayıtlı olup davalı satış vaadi sözleşmesinin tarafı değildir. Satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak davacı ... ..."un şahsi hakkı bulunmakta ise de; bu hak üstün mülkiyet hakkı sahibine karşı ileri sürülemez. Davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ise de hüküm sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun olduğundan hükmün gerekçesinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 438/son maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.