Hukuk Genel Kurulu 2013/1412 E. , 2014/1083 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2013
NUMARASI : 2013/360 E.-2013/450 K.
Taraflar arasındaki “takibin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.09.2012 gün ve 2012/618 esas, 2012/799 karar sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 26.02.2013 gün ve 2012/29964 esas, 2013/5955 K karar sayılı ilamı ile;
(...Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçluların, senedin teminat senedi olduğunu, ayrıca borçlulardan Eyüp Yüksel Karabacak’ın senette adı yer almadığından onun hakkında kambiyo takibi yapılamayacağını belirterek takibin iptaline karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, takibe dayanak senedin teminat niteliğinde olmadığı, kambiyo vasfının bulunduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği, kararda borçlu E.. K..’ın sorumluluğunun olmadığına ilişkin şikayetiyle ilgili gerekçe bulunmadığı anlaşılmaktadır.
HMK’nun 297/2. maddesine göre; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388.maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
O halde mahkemece, borçlu E.. K..’ın bonoda isminin yer almadığından bahisle bonodan dolayı sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin itirazı yönünden inceleme yapılmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, takibin iptali istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, takibe konu senedin üzerinde ‘teminattır’ ibaresinin bulunduğunu, bu nedenle kambiyo senedi vasfı taşımadığını, ayrıca borçlulardan Eyüp Yüksel Karabacak’ın senette adı yer almadığından onun hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapılamayacağını belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; takibe konu dayanak senedin teminat niteliğinde olmadığı, kambiyo vasfının bulunduğu gerekçesiyle istemin reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; yerel mahkeme kararında borçlu E.. K..’ın sorumluluğunun olmadığına ilişkin şikayetiyle ilgili gerekçe bulunmadığı belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; esasen ilk kararda E.. K..’ın itirazı irdelenerek karar verildiği, ancak gerekçede belirtilmesinin ihmal edildiği, bu nedenle bozma ilamında belirtilen eksik gerekçe eleştirisi yerinde olmakla birlikte, bozma sebebi yapılan “eksik inceleme” görüşünün dosya içeriğiyle örtüşmediğinden bahisle önceki kararda direnilmiş, direnme kararını, davacılar vekili temyize getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu"nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (1086 sayılı HUMK. m. 429).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; mahkemece, ilk karardan farklı bir karar verilmiştir.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmadan esinlenilerek yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi ise, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle davacılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 24.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.