Hukuk Genel Kurulu 2013/1364 E. , 2014/1082 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki “nafakanın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 08.06.2012 gün ve 2012/125 Esas, 2012/542 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 19.12.2012 gün ve 2012/22207 Esas, 2012/26132 Karar sayılı ilamı ile,
( ...Davada, boşandıktan sonra davalının babasının vefatı ile davalıya 683 TL aylık bağlandığı, davalının yoksulluğunun ortadan kalktığı belirtilerek, 350.00 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiştir.
Mahkemece, "...davalının vefat eden babasından kendisine aylık maaş bağlandığı, buna göre tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, aylık gelirlerinin birbirine oranın kayda değer miktarda olmayışı karşısında davalının yoksulluğunun ortadan kalktığı ve davalının yoksulluk nafakası alma hakkının kalmadığı anlaşılmış olup, mahkemece daha önce davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir." gerekçesi ile davanın kabulü ile dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 350 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.
Somut olayda; taraflar Tavşanlı Asliye Hukuk ( Aile) Mahkemesinin 31.05.2005 tarih ve 2004/845 Esas 2005/487 Karar sayılı karar ile boşanmışlar, boşanma kararında davalı lehine aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, davalının açmış olduğu nafaka artırım davaları sonucunda son olarak Tavşanlı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.03.2011 tarih 2011/65 E.-103 K. sayılı kararı ile nafaka 350 TL"ye yükseltilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davalıya babası üzerinden 01.05.2011 tarihinde yetim aylığı bağlandığı, son aylığının 729,37 TL olduğu, davacının ise yaşlılık aylığının 1750,34 TL olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, davalının tapuda kayıtlı bir adet meskeninin bulunduğu, davacının ise 1/7 hissesi bulunan bir adet meskeninin bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, taraflar hakkında başkaca bir sosyal ekonomik durum araştırması yapılmamıştır.
Dosya içerisinde bulunan taraflar arasındaki boşanma ve nafaka artırım dava dosyalarının incelenmesinden, davalı kadının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, geçimini aldığı nafaka ile sağladığı anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir. (HGK"nun 1.5.2002 gün 2-397 E-339 K. sayılı kararında olduğu gibi).
Bu nedenle davalının babası üzerinden aldığı yetim aylığı yoksulluğu ortadan kaldırmayıp, bu durumun sadece nafaka miktarının tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak, kaldırma talebi, azaltma talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Buna göre mahkemece, dava dilekçesindeki istem gözetilerek çoğun içinde az da istenilmiştir kuralı gereğince yoksulluk nafakası miktarından indirim yapılması gerekip gerekmediği değerlendirilmelidir.
Bu nedenlerle mahkemece, yukarıda açıklanan yönler gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi bozma nedenidir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.12.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.