MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/09/2016 tarih ve 2014/562-2016/410 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı şirket vekili asıl davada, müvekkili şirket ile davalı aralarında davalıya ait 150268 numaralı deniz aracının plaka devri konusunda 15.000,00 TL bedelli sözleşme yaptıklarını, davalının devir işlemleri için dava dışı ... ’a vekalet verdiğini, bu süreçte ruhsat ve plakaya dair işlemlerden doğan ödemelerin müvekkili şirketçe görevlendirilmiş ... tarafından yapılığını, yine davalı adına müvekkili şirketçe yapılan ödemelerle geçici çalışma ruhsatnamesi alındığını, ruhsat işleminden sonra vekilin tekneye ait plakayı ve işletme hakkını devretmiş ise de davalının fiilen devri yapmadığını ileri sürerek muarazanın men’i ve satışın geçerli olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir. Birleşen
2013/102 esas numaralı davada davacı şirket vekili, davalının ilk etapta vekalet verdiği ... ’ın müvekkili şirketin ortağı ve yöneticisi olması sebebiyle devir işlemini yapamayacağından bahisle dava dışı ... vekalet verdiğini, vekalet ile yapılan satış işleminden sonra davalı tarafından birleşen davanın davalısına olaya konu plakanın devrini yaptığını, yapılan satışlardan müvekkilinin taraf olduğu işlemin geçerli olduğunu ileri sürerek husumet yöneltmiştir. Birleşen 2014/1412 Esas numaralı davada davacı şirket vekili, birleşen bu davanın davalısına yine birleşen 2013/102 Esas numaralı davanın davalısı tarafından bozma sonrası kötü niyetle bahse konu tekne ile plakasının satışının yapıldığını ileri sürerek müvekkili adına yapılan devirin tespitini ve muarazanın men’ini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, müvekkilinin 26.06.2006 tarihinde dava dışı ... ’a tekne satışı için vekalet verdiğini, 6 aylık sürede satış gerçekleşmediğinden 09.08.2007 tarihinde vekili azlettiğini, 10.08.2007 tarihinde ... ...’a vekalet verdiğini, aradan geçen zamanda vekilinden önce müvekkilinin alıcı bulduğunu, 06.02.2008 tarihinde teknesini ... İnşaat Denizcilik isimli şirkete devrettiğini, 08.02.2008 tarihinde vekilini azlettiğini, davanın mesnedinin olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Birleşen 2013/102 esas numaralı davada davalı şirket temsilcisi, görev yönünden itirazda bulunmuş, bahse konu teknenin devrinin 06.02.2008 tarihinde ...’den devralındığını, 15.04.2011 tarihinde ...’a devredildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Birleşen 2014/1412 esas numaralı davada davalı vekili, müvekkiline yapılan devrin aradan geçen 3-4 yıl sonra yapıldığını, müvekkilinin sicile güven ilkesine dayandığını savunarak davanın asıl dava ile birleştirilerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece uyulan bozma sonrası tüm dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; davacının alıcı olduğu devir sözleşmesinin asıl dava davalısı ... ve birleşen dava davalısı ... Denizcilik arasındaki sözleşmeden daha sonra düzenlendiği, ... ve ... Denizcilik aleyhine açılmış olan davaların konusuz kaldığı, kötü niyetli satış işleminin tanıklarla da ispat edilemediği, ...’ın alımının geçerli olduğu, birleşen dosya davalısı ... aleyhine açılan davanın ispat edilemediği gerekçesiyle 2014/562 esas numaralı asıl dava ile birleşen 2013/102 esaslı dosyalara ilişkin hususlarda karar verilmesine yer olmadığına; birleşen 2014/1412 esaslı dosyaya ilişkin ise davanın reddine karar vermiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 67,30 TL harcın temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davacıya iadesine, 18/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.