14. Hukuk Dairesi 2019/2697 E. , 2019/8513 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali tescil ve tapu kaydındaki şerhlerin terkini veya tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 07.05.2018 gün ve 2017/5000 Esas, 2018/3536 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenici temlikine dayalı tapu iptali ve tescil ile tapu kaydındaki haciz şerhlerinin terkini; ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı yüklenici ve arsa sahibi ... Emlak İnş. Tic. Ltd. Şti. vekilinin 01.09.2010 tarihli satış sözleşmesiyle dava konusu 423 ada 446 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 2. kat, 6 numaralı bağımsız bölümü müvekkiline sattığını, satış bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, taşınmazın zilyetliğinin müvekkiline devredildiğini, ancak davalının taşınmazı tapuda devretmediğini belirterek, dava konusu taşınmazın takyidatlardan ari olarak müvekkili adına tesciline veya sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca taşınmazın rayiç değerinin davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine veya müvekkilinin davalıya ödediği toplam 98.800 TL’nin ödeme tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili ile davalı SGK vekili, davanın reddini savunmuş; davalı ... Emlak İnş. Tic. Ltd. Şti. temsilcisi, yargılama sırasında, taşınmazın devrinin ekonomik nedenlerle yapılamadığını, devir tarihi hususunda davacı ile anlaşmalarına rağmen davacının bu davayı açtığını ve taşınmazın fiilen davalı tarafından kullanıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 22.09.2016 tarih, 2015/15941 E-2016/7432 K sayılı ilamıyla; tapudaki şerh lehtarları davada yer almadan haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak dava kabul edilmiş, karar bu defa bir kısım şerh lehtarı tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 07.05.2018 tarih, 2017/5000 E-2018/3536 K sayılı ilamıyla, “Somut olayda; tapu iptal ve tesciline karar verilen 6 numaralı bağımsız bölüm üzerindeki haciz ve ipotek lehdarlarının kötü niyetli olduklarına ilişkin bir iddia ve bu yönde bir ispat bulunmamaktadır. Bu nedenle dava konusu 6 numaralı bağımsız bölümün davacı adına yükümlülükleri ile tescil edilmesi gerekirken her türlü sınırlandırmadan (haciz,ipotek,tedbir) ari olarak iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bunun yanı sıra; davalı ... Emlak İnş. Tic. Ltd. Şti."ye çıkarılan karar tebliğinde davalı şirketin kapandığı ve tebligatın iade edildiği anlaşıldığına göre Mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanunundaki ve yönetmelikteki düzenlemeler gözetilerek davalı şirketin ticaret sicil müdürlüğünden kayıtlı adresi sorulmalı ve tebligat bildirilen bu adrese yapılmalıdır. Bu şekilde de davalı şirkete tebliğ yapılamadığı takdirde, Tebligat Kanununun 35. maddesine göre işlem yapılmak gerekmiştir. Kabule göre de; vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hangi davalıdan alınacağı hükümde açık olmadığından infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple de kararın bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Haciz, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara bir bakıma takibi yapan icra müdürlüğünün el koyması işlemidir.
İcra İflas Kanununun 91. maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi anlamında kısıtlanmış olur. Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir.
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkini mümkündür.
Eldeki dava konusu haciz şerhlerinin usulsüz konulup konulmadığının tespiti bakımından üzerinde durulması gereken sorun davalı haciz lehtarlarının iyiniyetli olup olmadıklarının saptanmasıdır. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat “hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir.”
Belirtilen ilke, Türk Medeni Kanunu m. 1010/son’da aynen “Tasarruf yetkisi kısıtlamaları, şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir.” şeklinde yer almıştır.
Öte yandan, 08.11.1991 tarih ve 4/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında tapuda kayıtlı bir taşınmazı kazanan kimseye karşı Türk Medeni Kanunu m.1023’de öngörülen iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle açılan tapu iptali davalarında, dava açma iradesinin kazanımın kötü niyete dayalı olduğu iddiasını da taşıdığı, kaldı ki öyle olmasa bile buradaki kötü niyet iddiasının hukuki niteliği itibariyle itiraz niteliğinde bulunduğu ve bu nedenle de yargılama sona erinceye kadar iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmadan ileri sürülebileceği kabul edildiğinden bu durumun hakim tarafından resen nazara alınması ve kazanmanın kötü niyetle vuku bulup bulunmadığının tartışılması, davacıya bu konudaki delilleri sorulması ve toplanması gerekir. Türk Medeni Kanunu m. 1023’e dayanan kazanmayı resen dikkate alacak olan hakim iyi niyet şartının gerçekleşmediği dosyadan anlaşılıyorsa, bunu da resen dikkate alır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Dosyada mevcut tapu kaydının incelenmesinde; dava konusu 423 ada 446 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı, 2 . kat, 6 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydına, temyize konu dava dosyası üzerinden, 24.07.2014 tarihininde “davalıdır” şerhi, 28.04.2015 tarihinde ise “Kesinleşmemiş mahkeme kararı vardır.” şerhi konulduktan sonra, davalı ...Ş. lehine 29.04.2015, 26.10.2015 ve 12.08.2016 tarihli; davalı ... İnş. Taah. Ltd Şti lehine 13.02.2017 tarihli; dava dışı ... İnş. San. Ltd. Şti lehine ise 04.03.2016 tarihli icrai haciz şerhleri konulduğu tespit edilmiştir. Tapu kaydına söz konusu “davalıdır” şerhi ve “kesinleşmemiş mahkeme kararı vardır” şerhlerinin konulduğu tarihlerden önce ise davalı SGK lehine 02.02.2012 tarihli kamu haczi şerhi konulduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerle dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın tapu kaydına “davalıdır” ve “kesinleşmemiş mahkeme kararı vardır” şerhi işlenerek aleniyet kazandıktan sonra mevcut şerhe rağmen başkaca kısıtlamalar işlenmişse bunlara değer tanınmayacağından, tapunun aleniyeti ilkesi gereği bu şerhlerden sonra konulan haciz şerhlerinin terkinine karar verilmesi, söz konusu şerhlerden önce konulan haciz şerhleri yönünden ise haciz lehtarlarının iyi niyetli olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, davalılar ... Bank A.Ş. ve ... İnş. Taah. Ltd Şti lehine konulan haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak dava konusu taşınmazın tapu kaydına davalı SGK lehine “davalıdır” ve “kesinleşmemiş mahkeme kararı vardır.” şerhinden önce konulan kamu haczi şerhinin kaldırılmasına karar verilmesi ve dava dışı haciz lehtarı ... Ltd. Şti. davada taraf olmadığı halde aleyhine hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Hükmün bu gerekçeyle bozulması gerekirken, bozma ilamında belirtilen değişik gerekçe ile bozulmasına karar verildiği bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile; Dairemizin 07.05.2018 tarih, 2017/5000-2018/3536 E-K sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve hükmün belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 07.05.2018 tarih, 2017/5000 E-2018/3536 K sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda belirtilen gerekçelerle BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 10.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.