Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1534
Karar No: 2019/1148
Karar Tarihi: 07.11.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1534 Esas 2019/1148 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1534 E.  ,  2019/1148 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “tedbir nafakası” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Adana 4. Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.03.2014 tarihli ve 2013/907 E., 2014/222 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 12.01.2015 tarihli ve 2014/13004 E., 2015/228 K. sayılı kararı ile;
    “...Davacı vekili dilekçesinde; 24.06.2013 tarihinde evlenen tarafların Zonguldak İlinde kurulan ortak evde yaşadıklarını, bir süre sonra davalının müvekkiline kötü davranmaya başladığını, ayrıca davalının müvekkilinin ve ortak konutun ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu nedenle müvekkilinin Adana İlindeki evine döndüğünü ileri sürerek; ayrı yaşamda haklılık nedeni ile davalının, müvekkiline aylık 1.000 TL tedbir nafakası ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece; davalının bir eş olarak görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle evlendikten iki üç ay sonra tarafların ayrıldıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 500 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    4721 sayılı TMK. nun 195. maddesi uyarınca; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
    Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
    Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.
    Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve ‘ayrı yaşamada haklılık’ olgusunun kanıtlanması gerekir.
    Somut olayda; davacı tanık anlatımlarından, davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacının, müşterek haneden ayrılmakta haklı olduğuna dair, inandırıcı ve kabul edilebilir herhangi bir delili bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi ile davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir...”
    gerekçesiyle ve oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava tedbir nafakası istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin 24.06.2013 tarihinde evlendiği davalının sorumsuz, tutarsız ve kötü muameleleri nedeniyle müşterek evlerinden ayrılıp Adana’daki ailesinin yanına taşınmak zorunda kaldığını, ev hanımı olan, kendi geliri bulunmayan ve ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda kalan müvekkilinin akrabalarının yardımı ile geçimini sağladığını ileri sürerek aylık 1.000TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı davaya cevap vermemiş, herhangi bir savunmada da bulunmamıştır.
    Mahkemece tarafların iki üç ay kadar birlikte yaşadıktan sonra ayrıldıkları, davalının eşini arayıp sormadığı, eş olarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmediği, davacının evlendiği için yetim aylığının kesildiği gerekçesiyle tarafların tespit olunan sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek davanın kısmen kabulü ile aylık 500TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları üzerine hüküm, yukarıda karar başlığında yazılı gerekçelerle Özel Dairece oy çokluğuyla bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece kısmen kabule ilişkin önceki kararın hakkaniyete daha uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacı eşin davalı ile ayrı yaşamakta haklı bir sebebinin bulunup bulunmadığı, burada varılacak sonuca göre Mahkemece davacı lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Evlilik birliği içerisinde eşlere tanınan hak ve yükümlülükler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 185 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, 185. maddedeki düzenleme uyarınca, eşler; birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak, çocukların bakım, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlü oldukları gibi birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.
    Evlilik birliği içerisinde giderlerin ne şekilde karşılanacağı hususu ise 186. maddede düzenlenmiş olup, anılan kanun maddesinde eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacakları hüküm altına alınmıştır.
    TMK’nın 197. maddesinde ise birlikte yaşamaya ara verilmesi hâlinde alınacak önlemler "Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır." şeklindeki düzenleme ile açıklanmıştır.
    Tüm bu hükümler göstermektedir ki, evlenmekle eşler birlikte yaşamak, birbirlerine yardımcı olmak ve birliğin giderlerini emek ve mal varlıkları ile birlikte karşılamakla yükümlü hâle gelirler. Ne var ki, eşlerden biri ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir ve birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim talep üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Ayrıca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, bu hâlde kanunda öngörülen önlemleri alır. Ayrı yaşama hâlinde gerek eş, gerekse müşterek çocuk için takdir edilecek tedbir nafakası da hâkimin alacağı bu önlemler arasındadır.
    Öte yandan, kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yahut haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vermesinin (TMK, m.4) gerekliliği de tartışmasızdır.
    Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 20.01.2016 tarihli, 2014/3-686 E., 2016/18 K. sayılı kararında da aynı hususlara işaret edilmiştir.
    Hemen yukarıda değinildiği üzere, tedbir nafakası talep edenin ayrı yaşamakta haklılığını ispat etmesi gerekli olup bu hâlde ispata ilişkin genel hükümler dairesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, m. 187 vd.) taraflarca sunulan deliller üzerinde inceleme yapan hâkimin bu değerlendirme ile varılan sonucu taraf itirazlarını karşılar ve denetime elverişli şekilde gerekçeli kararında ortaya koyması gerekir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
    Davacı, davalının üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeyip kötü davranması nedeniyle evlendikten üç ay sonra Adana’daki evine dönmek zorunda kaldığını ileri sürmüştür. Davalı (1934 doğumlu) davaya cevap vermeyerek dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları inkâr etmiştir.
    Dosya kapsamı itibariyle davacının ayrı yaşamakta haklılığı iddiasına ilişkin olarak kendi iki çocuğunun tanık sıfatıyla verdikleri ifadeler dışında dayandığı herhangi bir delili bulunmamaktadır. Söz konusu ifadeler de davacının iddiasını ispat için yeterli görülmemiştir. Zira, tanık...’ün ifadesi görgüye değil, davacı annesinin anlatımına dayanmakta; diğer tanık Hakan ise tarafların yalnızca bir ay kadar bir arada kaldıklarını, evlerine bir kez gittiğini ve evde ne yiyecek ne de eşya olduğunu gördüğünü ifade etmiş, davalının bir eş olarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmemesine annesinin daha fazla dayanamadığını belirtmiş ise de davalının savunması da dikkate alındığında bu ifade davacı lehine hüküm tesis etmek için tek başına yeterli görülmemiştir.
    Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440/III-1. maddesine göre karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.11.2019 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi