14. Hukuk Dairesi 2019/538 E. , 2019/8466 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 24/05/2010, 07/09/2010 ve 14/02/2011 günlerinde verilen dilekçelerle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen 2010/540 Esas sayılı davanın kabulüne, birleştirilen 2011/87 Esas sayılı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 09/10/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava ile birleştirilen davalar, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Asıl dava davacısı, ..., birleştirilen 2010/540 Esas sayılı dava davacıları ..., ..., ..., ... ile birleştirilen 2011/87 Esas sayılı dava davacıları ..., ..., ... ve ... dava konusu 9 ada 6 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını, dava dışı önceki paydaş olan ...’in dava konusu taşınmazdaki payını davalı ...’a sattığını, kendilerine satışla ilgili herhangi bir bildirim yapılmadığını, önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla satış bedelinin tapuda yüksek gösterildiğini ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle dava konusu taşınmazdaki davalıya ait payın iptali ile kendi adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bedelde muvazaa iddialarının reddi ile birlikte açılan davaların kabulüne dair verilen ilk karar, davacıların temyizi üzerine Dairemizin 04.12.2017 gün ve 2017/4610 Esas ve 2017/9030 Karar sayılı ilamı ile "...davacılardan ...’un taşınmazdaki payını 06.07.2017 tarihinde satış suretiyle elinden çıkardığı, davacılar ... ve arkadaşlarının payına teban eldeki davayı açtıkları mirasbırakanları ...’ın ise dava konusu taşınmazda payının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, bu davacılar yönünden aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş,..." gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl dava davacısı ... yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, birleştirilen 2011/87 dosyası davacılarından ... mirasçıları ..., ..., ... yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, birleştirilen 2010/540 Esas sayılı dava davacıları, ..., ..., ..., ... ile birleştirilen 2011/87 dosya davacısı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, asıl dava davacısı ... ile birleştirilen 2011/87 Esas sayılı dava davacıları ..., ..., ... ve birleştirilen 2010/540 Esas sayılı dava davacıları ..., ..., ..., ... temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, birleştirilen 2010/540 Esas sayılı dava davacıları ..., ..., ..., ..."in tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Asıl dava davacısı ..."un temyiz itirazlarına gelince; önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasında dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafların toplamından ibaret olan önalım bedelinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 734/2. maddesi gereğince hükümden önce mahkemece belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilmesi gerekir. Davacıya verilen bu sürenin kesin olduğuna da mahkemece karar verilebilir. Kesin süre içerisinde öngörülen işlem yerine getirilmez ise 6100 sayılı HMK’nın 94. maddesi gereğince işlemi süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Somut olayda; asıl dava davacısı ... yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği halde, hükümde davacı tarafından depo edilen miktarın iadesine karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
3-Birleştirilen 2011/87 Esas sayılı dava davacıları ..., ..., ..."ın temyiz itirazlarına gelince; önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
Somut olayda; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/443 Esas, 2013/450 Karar sayılı mirasçılık belgesinden davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ın 1916 doğumlu ... mirasçıları oldukları ve tapuda 1332 doğumlu olarak görünen ... ile mirasçılık belgesinde 1916 doğumlu görünen ..."ın aynı kişi olduğu, birleştirilen 2011/87 esas sayılı dava dosyasında ..., ... ve ..."nin davacı olduğu diğer mirasçıların davada taraf olmadığı anlaşılmıştır.
O halde; elbirliği mülkiyeti halindeki paydan dolayı birleştirilen 2011/87 Esas sayılı davada diğer mirasçıların da davaya muvafakatlerinin sağlanması yahut miras şirketine mümessil tayin edilerek yargılamaya devam olunması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Kararın bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleştirilen 2010/540 Esas sayılı dava davacıları ..., ..., ..., ..."in tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentler uyarınca asıl dosya davacısı ... ile birleştirilen 2011/87 Esas sasyılı dava davacıları ..., ..., ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.