4. Hukuk Dairesi 2016/10581 E. , 2017/8247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... Gazete Dergi Basım A.Ş. aleyhine 23/06/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/04/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin Prof. ... rütbesi ile Genel Kurmay Sağlık Daire Başkanı olarak görev yaptığını, Takvim Gazetesi’nde 12/04/2014 tarihinde, “Paralel Karargah : Sağlık Daire Başkanlığı” başlığı ile yayınlanan haberde bir takım iddialara yer verildiğini, bu iddialarının tamamının asılsız olup müvekkilinin kişilik haklarına ağır saldırı teşkil ettiğini, haberin somut veya görünür gerçekliğe dayanmadan yapıldığını belirterek tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; dava konusu haberde matufiyet unsurunun bulunmadığını, haber konusu edilen hususların kamuoyuna yansıdığını, diğer basın kuruluşlarınca da haber yapıldığını, Devletin en üst düzey yetkililerinden gelen ve kamuya yansımış olan açıklamaların hukuka uygun olduğu gibi basın özgürlüğü çerçevesinde eleştiren, sorgulayan ve mevcut durumu değerlendiren yayınlar yapmanın da basının görevi olduğunu, haberin görünen gerçeğe uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; haberde kastedilen kişinin davacı olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle matufiyet unsurunun gerçekleşmiş olduğu, bu haberle davacının paralel yapı terör örgütü üyesi olarak gösterildiği ve kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Matufiyet kelime anlamı olarak, "yöneliklik, yönelmiş olmaklık" olarak tarif edilmektedir.
Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemini içeren davalarda söz konusu olan matufiyet şartı, açıkça kanunda yer almamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir. Matufiyet şartı içtihatlarda adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olarak kabul edilmektedir.
Matufiyet yargısal kararlarda, yayın ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul olarak tarif edilmiş, matufiyetin varlığını kabul için o yayında veya konuşmada, ya kişinin adından açıkça söz edilmesi ya da konumunun, sıfatının gösterilmesi veya bunlardan söz edilmese dahi yayın içeriğinden bu kişinin amaçlandığı, sözlerin ona yönelik olduğunun anlaşılması veya anlaşılabilir olması şartları aranmıştır.
Hukuka aykırı eylemde bulunan kişi mağdurun ismini açıkça belirtmemiş veya isnat ettiği fiili üstü kapalı bir biçimde geçiştirmişse, isnadın mahiyetinde ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa, hem isim zikredilmiş, hem de hakaret vaki olmuş sayılır (Hukuk Genel Kurulu 16/09/2015 gün ve 2014/4-85 E 2015/1774 K- 07/07/2010 gün ve 2010/4-377 E 2010/365 K).
Bu ilke ve açıklamalar kapsamında; somut olayda, davalı şirkete ait gazetede yapılan haberde; davacının isminin ve sıfatının belirtilmediği, ortalama bir kişinin haberde yer alan ifadelerdeki muhatabının davacı olduğunu anlayamayacağı görülmüştür. Bu durumda yapılan haberde kullanılan ifadelerinin davacıya matuf olmadığının kabulü gerekir.
O halde, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davanın, matufiyet unsuru gerçekleşmediğinden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.