3. Hukuk Dairesi 2014/14729 E. , 2015/784 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 10. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2014
NUMARASI : 2013/732-2014/151
Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin üniversite öğrencisi olduğunu, okul masraflarının annesi tarafından karşılandığını, davalı babanın müvekkiline maddi katkısının bulunmadığını, eczacı olduğu ve aylık ortalama gelirinin 25.000-30.000 civarında olduğunu belirterek; aylık 2.000TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine, nafakanın her yıl ÜFE-TÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; talep edilen nafakanın fahiş olduğunu, davacıya maddi yardımda bulunduğunu, davacının annesinin de Eczacı olup, aylık 10.000TL civarında geliri bulunduğunu; çeşitli kredi borçları olup, aylık 10.000TL"yi aşan ödeme yükümlülüğü altında olduğunu, henüz reşit olmayan diğer müşterek çocuğa da nafaka ödediğini, mali açıdan zor durumda olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava tarihinden itibaren, aylık 400 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.
TMK"nın 364/1 maddesi gereğince; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle, kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Tüm bu nedenlerle okumakta olan kişi, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir.
Somut olayda; davacının, davalının oğlu olduğu, Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Çeviribilim (Almanca) bölümü öğrencisi olduğu, yurtta kaldığı, çalışmadığı annesinin katkısı ile eğitimini devam ettirdiği, annesinin eczacı olduğu; davalının ise yine eczacı olduğu adına kayıtlı taşınmaz ve aracının bulunduğu; tanık beyanlarına göre ise, davacı annesinin eczane gelirinin aylık 5-10 bin civarında olduğu, davalı eczanesinin ise M..in en köklü eczanesi olduğu, müşteri kapasitesinin yüksek olduğu, aylık gelirinin daha fazla olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davacının üniversitede okuduğu, giderleri ve öğrenim gördüğü üniversite masrafları ile davalının gelir durumu, paranın satın alma gücünün azalması hususları gözönünde bulundurularak; TMK"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, davacı lehine daha yüksek miktarda nafakaya karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde(aylık 400 TL nafakaya) karar verilmesi uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.