18. Ceza Dairesi 2019/6269 E. , 2019/12955 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret ve basit yaralama suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 13/12/2018 tarihli ve 2018/65098 soruşturma, 2018/43108 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair mercii Adana 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 06/02/2019 tarihli ve 2019/389 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/04/2019 gün ve 2019/141412 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında “Somut olayda, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca, yapılan soruşturma sonucunda toplanan delil ve belgeler ile evrak içeriğinden, şüphelinin üzerine atılı eylemleri gerçekleştirdiğine dair, tanık beyanıyla doğrulanmayan müştekinin soyut iddialarından başka kamu davasının açılmasını gerektirecek yeterlilikte delil elde edilemediğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Müşteki vekilinin, müşteki ... ile aralarında boşanma davası devam eden T..."ın ortak çocukları olan mağdurlar .... ve ..."ın anneanneleri olan ... tarafından darp edildiği ve kötü muamelede bulunulduğundan bahisle şikayetçi olduğu, başlatılan soruşturma kapsamında şüpheli, müşteki ve mağdur çocukların beyanlarına başvurulduğu, şüphelinin üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, ancak dosya içerisinde yer alan dijital veri çözümleme raporunda çocuklardan .."ın erkek kardeşinin anneannesi tarafından dövüldüğüne dair ifadesinin bulunduğu, eşler arasında süren boşanma davası kapsamında bir eğitim psikoloğu-bilirkişinin uzman olarak görevlendirilmesini mütekaip, tanzim edilen görüş yazısında da, anne ve anne yakınlarının çocuklara şiddet uygulamalarına son verilmesi amacıyla tedbirlerin alınması, çocukların babalarının yanında kalmasının uygun olacağına dair açıklamalara yer verildiği, Adli Tıp Kurumu tarafından mağdurlardan ... ve ... haklarında düzenlenen raporlarda darp nedeniyle gelen kayıt olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğuna ilişkin açıklamaların mevcut olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, kamu davasının açılmasını gerektirir yeterli şüphenin oluştuğu, söz konusu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
CMK"nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir
İncelenen somut olayda, müştekinin, aralarında boşanma davası devam eden ..."ın ile ortak çocukları olan mağdurlar ... ve ...."ın anneanneleri olan ... tarafından dövüldüğü, hakaret edildiği ve kötü muamelede bulunduğunu iddia ederek şikayetçi olduğu, dosyada bulunan dijital veri çözümleme raporunda mağdur ..."ın erkek kardeşi olan diğer mağdurun anneannesi tarafından dövüldüğüne dair beyanının bulunması, boşanma davasında görev alan eğitim psikoloğu-bilirkişinin görüş yazısında da, anne ve anne yakınlarının çocuklara şiddet uygulamalarına son verilmesi amacıyla tedbirlerin alınması, çocukların babalarının yanında kalmasının uygun olacağına dair açıklamalara yer verilmesi, Adli Tıp Kurumu raporlarına göre mağdurlarda basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaralanmaların bulunduğunun belirtilmesi karşısında, CMK"nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin iddianame düzenlenebilmesi ve suçların işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu açıktır.
Şüphelinin eylemlerinin sübut bulup bulmadığı hususu, lehine ve aleyhine toplanacak tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, itirazın reddine dair karar hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Adana 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 06/02/2019 tarihli ve 2019/389 değişik iş sayılı kararının , 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 24/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.