16. Hukuk Dairesi 2019/1652 E. , 2019/3482 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :... MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında, ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada ... parsel sayılı ....104,... metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın .../B maddesi gereğince ... sınırları dışına çıkarıldığı; ..., ..., ... , ..."ın kullanımında olduğu şerhi verilerek tarla niteliği ile ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın 4000 metrekaresinde .../... hissesi olduğunu belirterek, çekişmeli taşınmaz üzerinde lehine zilyetlik şerhi verilmesini, davacı ... ise çekişmeli taşınmazın 2600 metrekaresinde zilyet olduğunu belirterek, taşınmazda zilyet olarak tespit edilen ...’ın adının silinerek yerine kendi adının yazılması suretiyle çekişmeli taşınmaz üzerinde lehine zilyetlik şerhi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece dosyaların birleştirilmesi suretiyle yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın mülkiyetinin ... adına tesciline, tutanağın beyanlar hanesinde "Taşınmazın ... yıldan beri ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... ve ... oğlu ..."ın fiili kullanımında olduğu" şeklinde yazılan tespitin iptaline fiili kullanıcı olarak yazılan ... ismi silinerek bunun yerine "... oğlu ..., ... oğlu ... ... ile davacılar ... ve ..."un fiili kullanımında olduğu"nun yazılmasına karar verilmiş; hükmün davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 09.07.2013 tarih ve 2013/7501-8010 sayılı kararı ile ... İdaresinin taraf sıfatının bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddine karar verilmiş, bilahare hüküm bu haliyle kesinleşmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın ....600,00 metrekare yüzölçümündeki bölümünün kendi fiili kullanımında bulunduğunun mahkeme kararının hüküm fıkrasında gösterilmesi istemiyle tavzih talebinde bulunmuş, Mahkemece 09.09.2015 tarihli ek kararla, tavzih talebinin reddine karar verilmiş, ek kararın davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin ....09.2016 tarih 2016/3256 Esas, 2016/7291 Karar sayılı ilamıyla ek kararın onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay ... Başsavcılığı, 05.04.2019 tarih 2019/34818 sayılı yazısı ile; somut olayda mahkemece, hükmün tefhim edildiği ....04.2012 tarihli kısa kararda; davacı ..., davalı ..., dahili davalı ..., birleşen davanın davacısı ..."un yüzüne karşı davacıların davasının kabulüne karar vermekle yetinildiği, gerekçeli kararda ise kararın gerekçe kısmında nizalı taşınmazın 2600 metrekarelik bölümünün davacı ..."in fiili kullanımında olduğu belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında bu hususa yer verilmediği, bu suretle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu gibi hüküm fıkralarının açık, anlaşılır ve uygulanabilir olmadığı, kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek, hükmün 6100 sayılı HMK m.363/... uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Aleni yargılama ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkı A.İ.H. sözleşmesinin .... maddesi ve T.C Anayasası"nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının unsurlarındandır. Yine Anayasamızın 141. maddesi ve 6100 sayılı HMK 27. ve 28. maddeleri ile 297. ve 298. maddelerine göre hükmün açık duruşmada tefhimi ve kararların gerekçeli olması, kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu olması zorunludur. Hükmün tefhimi ile amaçlanan husus, davanın esas hakkında taraflara yüklenen hak ve borçların neler olduğunun açıkça ifade edilmesidir. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında verilen sonucun nedenlerini içermeyen ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi gerekçenin farklı bir sonuca ilişkin bulunması da aleni yargılama prensibi ve hukuki dinlenilme hakkı ile açıkça çelişmektedir. ....04.1992 tarih ve 1991/... Esas - 1992/... Karar sayılı Yargıtay İ.B.K"da kısa karar ile gerekçeli kararın uyumlu olması gereği vurgulanmış; bu husus, 6100 sayılı H.M.K"nın 298/.... maddesi ile de yasal düzenlemeye bağlanmıştır. Öte yandan ... hakimi doğru sicil oluşturmak zorundadır.
Somut olayda mahkemece tefhim olunan kısa kararda yalnızca "davanın kabulüne" denilmekle yetinilmiş, hükmün özeti açıklanmamış, gerekçeli kararda ise davanın kabulüne ve beyanlar hanesinde fiili kullanıcı olarak adı geçen ... isminin yerine davacılar ... ve ... ile birlikte diğer kullanıcılar ... ve ..."ın yazılmasına karar verilmiştir. Bu haliyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı gibi hükmün gereçesinde çekişmeli taşınmazın 2600 metrekare yüzölçümündeki kısmının davacı ..., 1000 metrekare yüzölçümündeki kısmının diğer davacı ... tarafından kullanıldığı belirtilmesine rağmen hüküm yerinde davacılar ile birlikte davası bulunmayan diğer kullanıcıların isimlerinin de beyanlar hanesinde adına paylı olarak kullanıcı şerhi bulunan ..."ın yerine isimlerinin yazılmasına karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında da çelişki yaratıldığı gibi kabule göre dahi iptal edilmeyen kullanıcı şerhlerinin açıkta bırakıldığı, haklarında hüküm kurulmadığı anlamına yol açacak şekilde ve kullanıcıların pay oranları açıkça yazılmayarak hükmün infazında tereddüt yaratılmış olması dahi isabetsiz bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle Yargıtay ... Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427/.... maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile ... Kadastro Mahkemesi"nin ....04.2012 tarih 2010/41 Esas, 2012/... Karar sayılı hükmünün sonuca etkili olmamak ve hükmünün hukuki sonuçları saklı kalmak üzere kanun yararına BOZULMASINA, gereği yapılmak ve Resmi Gazete"de yayımlanmak üzere bozma kararının bir örneği ile dosyanın ... Yargıtay ... Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 08.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.