3. Hukuk Dairesi 2014/14503 E. , 2015/763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : AKHİSAR AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2013/137-2014/212
Taraflar arasında görülen iştirak ve yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların Almanya Nürnberg Sulh Mahkemesi"nin 2003 tarihli kararı ile boşandıklarını (kararın tenfiz edildiği) müşterek çocuğun velayetinin davalı tarafa verildiğini, davalı için aylık 492 Euro, müşterek çocuk için aylık 357 Euro nafakaya hükmedildiğini, nafakanın hükmedildiği tarihte Almanya Nürnberg Başkonsolosluğunda çalıştığını ve aylık 2280 Euro maaş aldığını, müvekkilinin 2005 tarihinde Türkiye"ye kesin dönüş yaptığını, SKK emeklisi olduğu ve aylık 1.287,40 TL maaş aldığını, davalının ise 605 Euro maaş aldığını, davalının durumunun davacıya nazaran çok daha elverişli olduğunu belirterek, iştirak ve yoksulluk nafakalarının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; müvekkilinin çalışmadığını, Alman hükümetinin yardımı ile geçimlerini sürdürdüklerini ileri sürerek, talebi reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile iştirak nafakasının müşterek çocuk E.. S.."ın reşit olduğu 03/02/2011 tarihinde sona erdiğinin tespiti ile karar verilmesine yer olmadığına; davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 06/05/2009 tarihinden itibaren kaldırılmasına, karar verilmiş, hüküm davalı vekili temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu, davalının çalışması nedeniyle lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656 E.–688 K.sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: "Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku,..cilt, İst. .. sh..).
Somut olayda; davacının SGK"dan 1.544,56 TL yaşlılık maaşı aldığı malvarlığının olmadığı; davalının ise, Almanya"da büro sekreteri olarak çalışmakta iken işten ayrıldığı, işsizlik maaşı ile kendisinin ve müşterek çocuğun geçimini sağladığı, müşterek çocuğun okuduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalının aldığı işsizlik maaşının, yoksulluğunu ortadan kaldırıp kaldırmadığı, davacının emekli olduktan sonra başka bir işte çalışıp çalışmadığı araştırılarak, dava dilekçesindeki kaldırma talebi içinde indirme talebinin de olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.