11. Hukuk Dairesi 2017/894 E. , 2018/6429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01.12.2016 tarih ve 2016/749-2016/623 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Bankanın ... Şubesi"nde 27.02.2001 tarihinde 3 ay vadeli ve %13 faiz oranı ile açtırdığı mevduat hesabına 120.000 USD yatırdığını, vade sonunda 01.06.2001 tarihinde davalı tarafından hesaptaki paranın davacıya ödenmemesi üzerine müvekkilince açılan davanın kabul edilerek, kararın kesinleştiğini, 3 aylık mevduat faizi olan 3.900 USD"nı alamayan davacının ayrıca parasını zamanında almış olsa idi yapacak olduğu yatırımları yapamaması, kur farkı veya hazine bonosu alamaması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, BK"nun 105. maddesi gereğince şimdilik 143.347 YTL munzam zararın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, talep sonucunu 406.708,75 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının tüm alacağını faiz ve fer"ileriyle birlikte tahsil ettiğini, munzam zararın somut olarak ispatlanması gerektiğini, davacının bir zararı olmayıp davalı Bankanın kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, davacı yararına ilk verilen hüküm 61.724,43 TL olup davacı tarafça verilen hüküm temyiz edilmediğinden bu miktarın davalı yararına usuli kazanılmış hak teşkil edeceği, ilk bozmadan sonra tespit edilen miktarın hükmedilen ve davacının da talep ettiği miktarın çok üzerinde olduğu, 818 BK 43 maddesi değerlendirilmeye alınamayacak olup, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından davacının ıslah talebi reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 61.724,73 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, munzam zarar istemine ilişkindir. Davacı, dava dilekçesinde 143.347,00 TL talep etmiş, 27.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 406.708 TL’ye çıkarmıştır. Islah ile arttırılan kısım bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından bahisle usulden red kararına tabidir. Bu bakımdan usulden reddedilen kısım için takdir edilecek vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m. 7 uyarınca karar tarihindeki maktu vekalet ücreti olarak belirlenmesi gerekirken, mahkemece davalı lehine nisbi vekalet ücreti takdiri doğru olmayıp kararın bu yönden bozulması gerekirse de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın anılan yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün 5. bendi çıkarılarak yerine “Davalı vekili için 1.800,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına, kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 3.162,31 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 17/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.