10. Hukuk Dairesi 2019/2454 E. , 2020/7104 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi :... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi :... 1. İş Mahkemesi
Dava, rücuan alacak istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum ve davalılardan ... A.Ş. vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum ve davalılardan ... A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum 21.01.2011 tarihinde meydana gelen iş kazasında yaralanan sigortalıya ödenen gelir, geçici iş göremezlik ve tedavi giderinin tahsilini talep etmiştir .
II-CEVAP
Davalı ..., kazalı işçiye iş sağlığı ve güvenliği ile ilişkin tüm eğitimlerin verildiğini, gerekli denetimlerin yapıldığını, kazanın meydana gelişinde kusurlarının bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı ...Ş., müvekkiline izafe edilen kusur oranlarını kabul etmediklerini, söz konusu kazanın meydana gelişinde kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi; davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile 141.603,63 TL peşin sermaye değerinin tahsis onay tarihi 27/02/2013 den itibaren, 5.577,03 TL geçici iş görmezlik ödeneğinin ödeme tarihinden, 1.062,40 TL tedavi giderinin sarf tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, ... yönünden fazla talebin reddine karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi davacı Kurum ve davalılardan ... A.Ş."nin istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum, mahkemece alınan ilk raporda ..."ın kusurlu bulunmasına rağmen sonraki raporda ..."ın kusursuz olduğu şeklinde rapor düzenlendiğini, rapora itirazlarının değerlendirilmeyerek ... hakkındaki davanın reddine karar verildiğini, ayrıca ... yönünden de kısmen kabul kararı verilmesinin yerinde olmadığını, davalı ...Ş., işi yapan firmanın ..... ve onun taşeronu ... olduğunu, müvekkil şirket ile ihbar olunan NSN ... şirketi arasında tam anahtar teslimi sözleşmesinin bulunduğunu, sözleşmeye göre iş güvenliği ve önlemleri almak görevinin taşeron firmalara verildiğini, Kurum denetmen raporunda da şirketlerine kusur atfedilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 21. maddesidir. 5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesinde; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir." hükmü düzenlenmiştir.
Yargılamaya konu ihtilafın sağlıklı biçimde çözülmesi için asıl işveren-alt işveren kavramlarıyla, somut uyuşmazlık için önem arz ettiğinden işveren niteliği konularının açıklanmasında fayda vardır.
4857 sayılı Kanun"un 2. maddesine göre; bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye “işçi”, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara “işveren”, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye ise “iş ilişkisi” denir.
İş Kanunu"nun 2. maddesinin 7. fıkrasına göre bir işverenden, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye “asıl işveren-alt işveren ilişkisi” denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
4857 sayılı Kanun"un 2/7. maddesi ile işçilerin İş Kanunu"ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 sayılı Kanun"dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kurtulmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün hale gelecektir.
Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu müteselsil niteliktedir. Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu"nun 2. maddesinin 6. fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır;
a)İş yerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır.
b)Bir başka işveren, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve işçi çalıştırmalıdır.
c)İşverenlik sıfatının, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanılmış olması aranacaktır.
d)İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir iş yeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
e)İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
f)Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi ya da yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
İnceleme konusu dosyada, davacı Kurum 21.01.2011 tarihinde meydana gelen kazada yaralanan sigortalıya ödenen gelir, geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinin tahsilini talep etmiştir. Dosyada bulunan kurum inceleme raporunda; sigortalı Murat Yüceer"in yaralanması olayının iş kazası olduğu, kaza olayında, ..."nın %50, kazazede işçinin %30, diğer işyeri çalışanı ..."ın %20 oranda kusurlu olduğunun belirtildiği, Bursa 7. İş Mahkemesi"nin 2013/282 Esas sayılı tazminat dosyasında hükme esas alınan kusur raporunda; ..."nın %50, kazazede işçinin %30, Vadofone A.Ş. işverenin %20 oranda kusurlu olduğunun belirtildiği, Mahkemece alınan 25.11.2013 tarihli kusur raporunda; şantiye şefi ..."ın %20, davalı ..."nın %30, kazalı işçi Murat Yüceer"in %50 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, 19/08/2014 tarihli kusur raporunda; şantiye şefi ..."ın %20, davalı ..."nın %30, kazalı işçi Murat Yüceer"in %50 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, 10/05/2016 tarihli kusur raporunda; şantiye şefi ..."ın kusurunun bulunmadığı, baz istasyonu montaj firması sahibi alt işveren Akademi İletişim şirketi sahibi davalı ..."nın %40, kazalı işçi Murat Yüceer"in %10 oranında, asıl iş veren ... A.Ş."nin %20 oranında, ..."nin taşeronu olan,... firmasının taşeronu Mobinet firmasının şirket yetkilisinin %15 oranında, ... şirketinin taşeronu olan ENS firmasının şirket yetkilisinin %15 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için alınan 20/10/2016 tarihli kusur raporunda ise alt işveren ..."nın %50, kazazede işçinin %30, asıl işveren Vadofone AŞ"nin %20 oranda kusurlu olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece; alınan son heyet raporuna göre asıl işveren ... A.Ş."nin %20, alt işveren davalı ..."nın %50, kazalı işçi Murat Yüceer"in %30 kusurlu olduğu kabul edilerek, hesap raporu aldırılmış, hesap raporu ıslah dilekçesi doğrultusunda geçici iş göremezlik ve hastane masrafı alacağı yönünden taleple bağlı kalınarak diğer alacak PSD gelir yönünden hesap raporundaki gibi karar verilmiş, ... yönünden ise kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Somut dosyada; davalılar ... ile Vodafon A.Ş. arasındaki bütün sözleşmeler ve tazminat dosyası celp edilerek, ... ile ... A.Ş. arasındaki ilişkinin mahiyeti, asıl işveren alt işveren ilişkisinin olup olmadığı, Vodafonae A.Ş. asıl işveren olup olmadığı hususları irdelenerek tespit edilmeli, bu çerçevede dosyadaki mevcut raporlar arasındaki çelişkileri de giderecek, tarafların kusur oran ve aidiyetlerini belirleyen, denetime elverişli kusur raporu alınmalı, elde edilecek sonuca göre karar verilmeli, söz konusu kararı temyiz etmeyen davalı ... yönünden davacı Kurum lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmelidir.
Kabule göre de; gerçek zarar hesabının PMF bakiye ömür tablosuna göre yapılması isabetsiz ise de, sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalılardan ... A.Ş. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... A.Ş."ye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.