19. Hukuk Dairesi 2015/10056 E. , 2016/4240 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. .....gelmiş, davacı taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin, yetkilisi olduğu şirketin davalıya olan borcu nedeniyle dava konusu bonoyu yetkilisi olduğu şirketi temsilen davalı şirket namına düzenleyip, şirketi temsilen imzalayarak verdiğini, bononun vadesinde ödenmemesi üzerine müvekkilini sorumlu göstermek kastıyla senedin kefil bölümüne sonradan müvekkilinin ad ve soyadı yazılarak takibe konulduğunu, müvekkilinin şirket kaşesi dışında açığa atılı bir imzasının bulunmadığını, aval olgusundan söz edilemeyeceğini, bonodan dolayı müvekkilinin davalıya borcu olmadığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının isminin senede sonradan yazılmadığını, davacı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının hem yetkilisi olduğu şirketin borcundan dolayı hem de şahsi olarak senet borcuna kefil olarak imza attığını, iki tane imza atılmasının nedeninin bu olduğunu, senette tahrifatın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, her ne kadar senet aslı temin edilememiş olsa da suretinin yapılan incelemesinde her iki imzanın şirket kaşesi üzerinde bulunduğu görülmekle isim ve soy isminin imzayı atanın kimliğini bildirmeye yönelik olduğu Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre açık olmakla, davaya konu senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığı, davacının tazminat isteminin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle menfi tespit talebinin kabulüne, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Takip konusu bononun keşidecisi dava dışı ......, lehtarı davalı ..........’dir. Takip konusu bononun keşideci şirketi temsil ve ilzama yetkili olan ... tarafından düzenlendiğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. ........"nin incelenen sicil kaydına göre tek imza ile temsil ve ilzam edileceği anlaşılmaktadır. Bononun keşideci şirket kaşesi üzerinde iki imza ile düzenlendiği ve imzaların her ikisinin de şirketi temsil ve ilzama yetkili olan ...’a ait olduğu sabittir. Bu durumda şirket kaşesi üzerindeki imzalardan birinin şirketi temsilen ikinci imzanın ise aval veren sıfatıyla atıldığının kabulü gerekir.
Zira bonoda, avalist olarak ...’un ismi yazılıdır. Bu da, ikinci imzanın aval için atıldığının göstergesidir. ..."un isminin avalist olarak sonradan yazıldığı yönündeki iddia da kanıtlanamamıştır. Hal böyle olunca, davacının bonodan avalist sıfatı ile sorumlu olduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 08/03/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan saygı değer çoğunluğun bozma şeklinde gerçekleşen kararına karşıyım. 08.03.2016
KARŞI OY YAZISI
...... Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararda Yargıtay"ın yerleşik içtihatlarına göre atılan her iki imzanın şirket kaşesi üzerinde olduğundan davacı şirket yetkilisinin aval olmadığından menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Davadaki uyuşmazlık takibe konu senetteki keşideci kaşesi üzerine atılan ikinci imzanın davacıyı aval yapıp yapmayacağıdır.
TTK 613/2-3-7, 688/7 madde (6102 sayılı T.T.K 701/1-2-3-4, 776 madde) hükümleri, gereğince senet üzerine atılan ikinci imza aval olmakla birlikte keşideci tüzel kişi olduğunda kaşe ve üzerine atılan imza keşideciye ait olup ikinci imza yine aynı kişi tarafından şirket kaşesi üzerine atılan ikinci imza aval hükmünde değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 05.10.2011 tarihli 2011/12-480 Esas 2011/598 Karar nolu ilamı emsal niteliktedir.
Dava konusu bonoda şirket kaşesi üzerine şirketi temsile tek yetkili olan ... tarafından iki imza atılmakla ve ikinci imzada şirket kaşesi üzerinde bulunduğundan aval hükmünde olmadığından mahkemeniz menfi tespit isteminin kabulüne ilişkin kararının onanması düşüncesindeyim.