16. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/19964 Karar No: 2018/2107
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/19964 Esas 2018/2107 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2015/19964 E. , 2018/2107 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu... Köyü çalışma alanında bulunan 351 ada 108 parsel sayılı 29600 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla vasfıyla davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 351 ada 108 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının 1/2 hissesinin iptali ile bu hissenin 1/3"ünün davacı ..., 1/3"ünün davacı ..., 1/3"ünün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan 1/2 hissenin davalı üzerinde bırakılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazın kök murisleri ...’dan geldiğini ve kendilerinin zilyet olduğunu ileri sürerek adlarına eşit hisse ile tescilini talep etmişler, davalı ise taşınmazın kendisine ait olduğunu ve 50-60 yıldır zilyetliğinde bulunduğunu öne sürerek davanın reddini savunmuştur. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık taşınmazın öncesinin kime ait olduğuna ilişkindir. Mahkemece, taşınmazın eşit olarak davacı ve davalıların murisine ait olduğu, davacı tarafın murisinin terekesinin paylaşıldığı ve bu taşınmazdaki payının davacılara kaldığı gerekçesi ile hüküm kurulmuştur. Ancak, keşifte mahalli bilirkişi dinlenmeyip, taraflar ile taraf tanıklarının yetersiz beyanları ile yetinilmiş ve zilyetliğin hangi tarafta olduğu konusunda alınan beyanlar arasında çelişki bulunmasına rağmen bu çelişkiler de giderilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için; çekişmeli taşınmaz başında taşınmazı ve evveliyatını bilebilecek tarafsız üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve gerektiğinde HMK"nın 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında tespit bilirkişileri eşliğinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, tarafların miras bırakanları arasında miras ilişkisi olup olmadığı, var ise usulüne uygun bir taksim yapılmış olup olmadığı, yapılmış ise kime düştüğü, uyuşmazlığı çözmeye elverişli olmayan kim tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmaz taraflarca ortak kullanılıyor ise bunun sebebi araştırılmalı, sorulup saptanmalı, ziraat bilirkişisinden taşınmazın kullanım durumunu belirleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğması durumunda bu çelişkiler giderilmeye çalışılmalı bundan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, .03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.