6. Ceza Dairesi 2014/14952 E. , 2017/6225 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Beraat
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Cumhuriyet Savcısı soruşturma evresi sonunda kamu davasının açılmasına ya da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin iki karardan birini verir.
Kovuşturmaya yer olmadığına kararları kesin hüküm niteliğinde değillerdir.
Kovuşturmama kararına karşı;
a) Suçtan zarar gören, kovuşturmasızlık kararının kendisine bildirilmesinden başlayarak 15 gün içinde bu karara itiraz eder ve itirazı inceleyen makam itiraz dilekçesinde kamu davasını haklı gösterecek olaylar ve deliller görür ise kamu davasının açılmasına karar verir. Cumhuriyet Savcısı bu halde kamu davası açar.
Hakimin Cumhuriyet Savcısının yerine geçerek dava açması dahi söz konusu olamaz. (Kovuşturmaya yer olmadığına dair Cumhuriyet Savcısının kararına itiraz CMK"nın 173. maddesinde düzenlenmiştir.)
b) Cumhuriyet Savcısı, şüpheli ve/veya şüphelilere karşı yeni delillerin çıkması durumunda da yeniden değerlendirme yaparak daha önce kovuşturmasızlık verdiği konuda dava açabilir. (CMK. 172/2)
Ancak; kovuşturmama kararı sanık ve/veya sanıklar için bir baskı aracı da olamaz, o halde gelişi güzel bu karar kaldırılıp dava açılamaz.
Ayrıca sanık ve/veya sanıkların, haklarında her aşamada suçları oluşturan hangi eylemlerden usulüne uygun bir yargılama yapıldığını bilme hakkına sahip olduğu da önemsenmelidir.
CMK"nın 171. maddesinde Cumhuriyet Savcısının kamu davasını açıp açmayabileceği hususuna yer verilmiştir. Yani her durumda dava açma yetkisi Cumhuriyet Savcısında bulunmaktadır.
CMK"nın 174. maddesine göre, “soruşturma, kovuşturma ve hüküm, yalnız iddianamede beyan olunan suç ve zan altına alınan şahıslara yöneliktir. Hükmün konusu, duruşma sonucuna göre iddianamede gösterilen fiilden ibarettir.
İddianame suçun neden ibaret bulunduğunu daha doğrusu yüklenen eylemin neler olduğu açıklamalıdır. İddianamede esas olan sevk maddesi değil olayın anlatılış biçimidir. Ancak bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan söz edilmesi o yönde dava açıldığını göstermez. Dava konusu yapılacak eylemlerin bağımsız olarak açıklanması gerekir.
İddianamede anlatılan olay hükmün konusudur. Dava konusu yapılmayan bir eylem nedeniyle yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Şayet şahıslar hakkında kesinleşmiş takipsizlik kararı varsa, yeni delil ortaya çıkmadıkça ve/veya takipsizlik kararı kaldırılmadıkça aynı konu ile ilgili bir kamu davası açılamayacağından bu yönde şahısların baskı altında tutulmamaları gerekir.
Hal Böyle olunca;
Önceden verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar Cumhuriyet Başsavcılığınca 5271 sayılı Yasa"nın 172/2. maddesi uyarınca yeni delillerin ortaya çıkması halinde ve/veya olağanüstü kanun yolu ile kaldırılmadıkça aynı konuda adı geçen sanıklar hakkında kamu davası açılmasının mümkün olmadığı dikkate alınmadan ve/veya bu usulü hataların giderilip giderilmediği ise duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması gerekir.
TCK’nın 148. maddesinde yağma suçunun basit hali düzenlenmiştir. Yağma; “bir başkasının kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleşeceğinden ya da mal varlığı itibarı ile büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak” şeklinde meydana gelen fiildir.
Yağma suçunun nitelikli halleri 5237 sayılı TCK nun 149. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin yasanın birinci fıkrası nitelikli yağma hallerini saymış, ikinci fıkra ise yağma suçu ile birlikte cebir ve şiddetin daha ağır görünüm biçimi olan ağırlaştırılmış kasten yaralamanın yağma suçundan ayrı cezalandırılmasını düzenlemiştir.
Yağma suçu ile birlikte ağırlaştırılmış kasten yaralama suçunun işlenmesi halinde, fail hakkında gerçek içtima kuralları uygulanarak her iki suçtan da ayrı ayrı ceza verileceği düzenlenmiştir. Neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama eylemleri 5237 sayılı Yasanın 87. maddesinde belirtilmiştir. Basit kasten yaralamayı yağma suçunun cebir ve şiddet unsuru içerisinde değerlendirmiştir.
Sanığın suç teşkil eden haksız fiilleri hem nitelikli yağma hemde nitelikli yaralama suçlarına vücut veriyorsa bu durumda dava konusu yapılacak eylemlerin bağımsız olarak açıklanması gerekir yani bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan bahsedilmesi bu yönde dava açıldığını göstermeyecektir.
Somut olayımıza gelince;
Sanık ... hakkında mağdur..."e karşı yağma suçundan 11.10.2012 tarihli "ek kovuşturmaya yer olmadığına" kararı ile takipsizlik kararı verildiği, mağdur vekilinin itirazı üzerine İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi""nin 02.11.2011 gün, 2012/997 sayılı değişik iş sayılı "itirazın red" kararı ile kesinleştiği,
Sanıklar ... ve ..."in mağdur ..."e karşı iştirak halinde 09.08.2012 tarihinde işlendikleri 86/2; 87/3. maddelerinde anlamına bulan nitelikli kasten yaralama suçu ile ilgili Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2012/1093 sayılı iddianamesi ile anılan kamu davasının;
Yargılama sonucunda Turgutlu Sulh Ceza Mahkemesi"nin 29.01.2013 gün, 2012/693 Esas, 2013/55 sayılı kararında "Her ne kadar dosya arasında takipsizlik kararı bulunsada yargılamaya konu iddianamede açıkça yağma suçunun unsurlarının eylem olarak anlatıldığı görülmektedir. Tüm bu hususları ve eylemin yağma teşkil edip etmeyeceğini değerlendirme ve takdir yetkisi Ağır Ceza Mahkemesindedir. TCK 148/1, 149/1-c maddeleri gereğince yargılamayı yapmakla görevli mahkemenin Manisa Ağır Ceza Mahkemesi olduğuna, sanık hakkında açılan kamu davasında yargılama yapma görevinin Manisa Ağır Ceza Mahkemesinde bulunduğu; sanığın eylemlerinin yüksek dereceli mahkeme olan Manisa Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği" şeklinde görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararı üzerine Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 13.11.2013 gün, 2013/91 Esas, 2013/311 sayılı kararı ile sanıklar hakkında TCK"nun 86/1, 87/3, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca verilen 7 ay 23 gün hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, yağma suçundan beraat kararı verildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca;
I- Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2012/1093 sayılı iddianamesiyle sanıklar ... ve ..."in mağdur..."e karşı iştirak halinde 09.08.2012 tarihinde işlendikleri 86/2; 87/3. maddelerinde anlamını bulan nitelikli kasten yaralama suçu ile ilgili kamu davasının açıldığı, TCK"nın 149/2. maddesi uyarınca nitelikli kasten yaralama eyleminin yağma suçunun unsuru olmayıp bağımsız suç niteliğinde olduğu, Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 13.11.2013 gün, 2013/91 Esas, 2013/311 sayılı kararı ile sanıklar hakkında nitelikli etkili eylem suçundan verilen mahkumiyet hükmü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdiği; Ancak iddianamedeki sanıklar sevk maddeleri ve nitelendirmeye göre yağma suçundan 5271 sayılı CMK"nun 170/3 ve 225/1. maddelerinde öngörülen yönteme ve biçime uygun olarak açılmış dava bulunmadığı halde bu yönde usulüne uygun bir kamu davası açılması sağlanmadan iddianame yerine geçmesi olanaklı bulunmayan görevsizlik kararı ile yetinerek, sanıklar hakkında yağma suçundan yazılı şekilde karar verilmesi,
II- Uygulamaya görede sanık ... hakkında daha önceden verilen 11.10.2012 tarihli "ek kovuşturmaya yer olmadığına" dair karar; mağdur vekilinin itirazı üzerine İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi""nin 02.11.2011 gün, 2012/997 sayılı değişik iş sayılı "itirazın reddi" kararı ile kesinleştiğinin anlaşılması karşısında; Cumhuriyet Başsavcılığınca 5271 sayılı Yasa"nın 172/2. maddesi uyarınca yeni delillerin ortaya çıkması halinde ve/veya olağanüstü kanun yolu ile kaldırılmadıkça aynı konuda adı geçen sanık hakkında kamu davası açılmasının mümkün olmadığı dikkate alınmadan ve/veya bu usulü hataların giderilip giderilmediği duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanmadan yargılamaya devamla, adı geçen sanık hakkında yağma suçundan yazılı şekilde karar verilmesi;
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı"nın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinde ceza süresi bakımından kazanılmış haklarının korunmasına, 11.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.