Hukuk Genel Kurulu 2014/869 E. , 2014/971 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kayseri 3.İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2014/60 E-2014/99 K.
Taraflar arasındaki “iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 3.İş Mahkemesi"nce davanın reddine dair verilen 30.03.2010 gün ve 2009/715 E.-2010/150 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesi"nin 02.12.2013 gün ve 2013/20004 E.-2013/22391 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, iş kazası sonucu davacının sürekli işgöremezlik durumundan kaynaklanan maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davasının feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelere göre; davacı İ.. K.. tarafından 17.02.2010 tarihli feragat dilekçesi verildiği ve mahkemece bu feragat doğrultusunda davanın reddedildiği anlaşılmaktadır.
Temyize konu uyuşmazlığın dayanağı, 6100 sayılı HMK"nın 311. maddesindeki ”Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükmünden kaynaklanmaktadır.
Davaya son veren taraf işlemlerinden biri feragattir. Davadan feragat davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Çünkü davacı davasından feragat etmekle, yalnız davasını geri almakla yetinmemekte, bilakis dava konusu yapmış olduğu haktan vazgeçmektedir (feragat etmektedir).
Davacının davasından feragat etmesi ile, dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile, davacı feragatten dönemez; feragati ile bağlıdır. Fakat davacı, feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir veya feragatin feshi için ayrı bir dava açabilir.
Somut olayda; davacının 17.02.2010 tarihli feragatinin hata, hile veya korkutma altında yapılıp yapılmadığı, bu konuda cezai soruşturma bulunup bulunmadığı varsa sonucunun ne olduğu araştırılmadan, mahkemece salt “feragat” beyanıyla davanın sonuçlandırılması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş ,temyiz dilekçesindeki itirazlar da dikkate alınarak, davacıya bu konudaki tüm delillerini bildirmesi için önel vermek, iş kazası sonucunda sürekli işgöremez hale gelen davacının nasıl olup da, tazminat taleplerinden feragat ettiğinin, feragat aşamasına hangi şartlarda geldiğinin, feragat dilekçesi aşamasında hata, hile veya korkutma gibi irade fesadına konu eylemlerin olup olmadığının araştırırarak tüm deliller bir arada değerlendirilip çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iş kazası sonucu işçinin malûl kalmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece; feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının temyizi üzerine Özel Daire’ce; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar bozulmuştur.
Yerel mahkemece, davacının 22/08/2013 tarihli dilekçe ile kendisinin baskı ve tehdit altında imzalatıldığından bahisle feragat dilekçesinin gerçek iradesini yansıtmadığını iddia ederek temyiz ettiği, dilekçesi ekinde temyiz sebebine ilişkin herhangi bir bilgi, belge, şikayet veya soruşturma işleminden bahsetmediği, yasada öngörülen 1 yıllık zamanaşımının da dolduğu, bu itibarla bozma ilamında gösterilen sebeplerin dava konusu dosyada bozma sebebi olarak gösterilemeyeceği gerekçesiyle direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyize getirilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu"nca mı, yoksa Özel Daire’ce mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi). Başka bir anlatımla; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez (Hukuk Genel Kurulu’nun 26.06.2013 gün ve E:2012/9-1892, K:2013/881; 26.03.2014 gün ve E:2013/18-632, K:2014/394 sayılı ilamları).
Somut olayda ise; yerel mahkeme, temyize konu kararında, ilk kararının gerekçesinde yer vermediği ve dolayısıyla Özel Daire tarafından değerlendirilmeyen “davacı tarafından vekille takip edilen davada davalı tarafça aralarında yaptıkları ibraname ve feragatnameyi ekleyerek yazılı tespitli kimliği ile 17/02/2010 tarihinde mahkememize başvurması üzerine 30/03/2010 tarihinde önceden belirlenen celsede davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, kararın davacıya 23/09/2013 tarihinde tebliği üzerine davacının 22/08/2013 tarihli dilekçe ile kendisinin baskı ve tehdit altında imzalatıldığından bahisle feragat dilekçesinin gerçek iradesini yansıtmadığını iddia ederek temyiz ettiği, dilekçesi ekinde temyiz sebebine ilişkin herhangi bir bilgi, belge, şikayet veya soruşturma işleminden bahsetmediği, yasada öngörülen 1 yıllık zamanaşımının da dolduğu, bu itibarla bozma ilamında gösterilen sebeplerin dava konusu dosyada bozma sebebi gösterilemeyeceği” gerekçesine yer vererek, yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak "direnme" olarak adlandırdığı kararı vermiştir.
Mahkemenin "direnme" olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir
S O N U Ç :Yukarıda gösterilen nedenlerle davacının yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 21.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 26.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.