12. Hukuk Dairesi 2018/3482 E. , 2018/7951 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlunun, T.C. Anayasası"nın 4709 sayılı Yasa"nın 18. maddesi ile değişik 46/son maddesinde yer alan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanmayacağına dair şikayetine ilişkin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından kamulaştırmasız el atma tazminat ilamına dayalı olarak başlatılan ilamlı takipte, borçlunun bakiye borç muhtırasının iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 7. fıkrasında; ""Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir."" Yine 13. fıkrasında da; ""4.11.1983 tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare tarafından kamulaştırılması hâlinde kamulaştırma bedeli ve mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminatlar için de bu maddenin on birinci fıkrası, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan her türlü davalarda ise yedinci fıkra hükümleri uygulanır."" düzenlemeleri mevcuttur.
Ancak 6487 sayılı Yasa"yla değişen, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası, Anayasa Mahkemesi’nin 13/11/2014 tarihli, 2013/95 Esas 2014/176 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. İptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra, yani 13.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de; Anayasa"nın 11. maddesinde, Anayasa"nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise hakimlere herşeyden önce Anayasa"ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa"nın 11. ve 138. maddeleri, hakime Anayasa"ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay"ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa"ya aykırılığı saptanmış yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararını duyurması, iptal edilen Yasa"nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa"ya aykırı yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir (Turan Yıldırım Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İd. Huk. Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi-Amme İdaresi Dergisi, cilt:26). İptal hükmünün Resmi Gazete"de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa"ya uygun yeni yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyecektir.
İdarenin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından sonrasına ait olup olmadığı konusunda belge ve bilgi bulunmamakta ise el atma eyleminin 1983 sonrası olduğunun kabulü gerekir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa"ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi"nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmamıştır. Böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmelidir.
Somut olayda, idarenin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından sonrasına ait olup 2010 yılında olduğu ve icra dosyasına 09.07.2014 tarihinde ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, ödemenin yapıldığı bu tarih itibariyle henüz maktu vekalet ücreti uygulamasına yönelik yukarıda açıklaması yapılan Yasa hükmü iptal edilmemiş olduğundan maktu vekalet ücreti üzerinden yapılacak hesaplama sonucu, dosya borcunun belirlenmesi ve yapılan ödemenin borcu karşılayıp karşılamadığının, bir başka anlatımla dosyanın infazının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti gerekir.
O halde mahkemece; gerektiğinde uzman bilirkişiden rapor alınarak, maktu vekalet ücreti üzerinden hesaplama yapılarak, ödeme tarihi itibariyle dosyanın infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş ise, Anayasa Mahkemesi’nin 13/11/2014 tarihli iptal hükmünün dosyaya etkisinin olmadığı düşünülerek, şikayetin reddine, tamamıyla infaz edilmemişse icra dosyası derdest iken maktu hesaplamaya ilişkin hükmün iptal edildiği nazara alınarak vekalet ücreti ve icra harçların nispi olarak değerlendirilerek buna göre yapılacak hesaplama ile sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.