Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6281
Karar No: 2020/7057
Karar Tarihi: 14.12.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/6281 Esas 2020/7057 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/6281 E.  ,  2020/7057 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

    Mahkemesi : ... Anadolu 28. İş Mahkemesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mah. 33. Hukuk Dairesince davalı Kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mah. 33. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı; 02.08.2009 - 01.09.2011 tarihleri arasında çalıştığının tespitini istemiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı şirket vekili, davalı şirketin işlettiği spor kompleksinin cafe işletmesinin ...’a kiralandığını ve davacının ...’un yanında çalıştığını ve davalı şirkette çalışmasının söz konusu olmadığını ve davacının davalı şirketten her nam adı altında olursa olsun herhangi bir işçilik alacağının bulunmadığını, davacının dosyaya sunmuş olduğu faturaları düzenleyen şirketlerle davalı şirketin herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Davalı Kurum vekili, kurumun resmi kayıtlarının incelenerek mutlaka tanık dinlenmesi gerekiyorsa tanıkların çalışıldığı iddia edilen iş yerindeki işi bilen ve tanıyan aynı zamanda dönem bordrolaılında adı geçen kişilerden olması gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
    “Davanın Kabulüne, Davacının 02/08/2009 - 31/12/2009 tarihleri arasında 151 gün, günlük 23,10 TL brüt ücretle, (asgari ücret- liste ile aynı) 01/01/2010 - 30/06/2010 tarihleri arasında 180 gün, günlük 24,30 TL brüt ücretle, 01/07/2010 - 31/12/2010 tarihleri arasında 180 gün, günlük 25,35 TL brüt ücretle, 01/01/2011 - 30/06/2011 tarihleri arasında 180 gün, günlük 26,55 TL brüt ücretle, 01/07/2011 - 01/09/2011 tarihleri arasında 62 gün, günlük 27,90 TL brüt ücretle, çalıştığının tespitine” karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    ... Bölge Adliye Mahkemesi, davacının tespitini istediği sürede kafeterya işyerinde çalıştığının davalı tanıklarının beyanları ile sabit olduğu, bir kısım tanıkların beyanlarının tanıkların konumu itibariyle inandırıcılıktan uzak olduğu, kafeterya işletmesinin ..."a verildiğine dair davalı şirket tarafından tanık beyanları dışında herhangi bir delil sunulmadığı, ilk derece mahkemesi kararına karşı da davalı şirket tarafından istinaf yoluna başvurulmadığı, davanın dosyadaki delil durumu ile ispatlandığı gerekçesiyle davalı kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili, tanıkların beyanları arasında çelişki bulunduğunu, tanıkların bordroda isimleri geçen çalışanlar olup olmadığı noktasının aydınlatılmasının gerektiğini, davalı şirket ile ihbar olunan ...’dan hangisinin işveren sıfatını haiz olduğu ve davacının kimin yanında çalıştığı hususu netlik kazanmadığını, davacının hangi tarihler arasında işyerinde çalıştığı noktasının aydınlatılmamış olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek verilen kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
    Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
    Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
    Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, ... 2000, s.288). Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.
    Eldeki davanın 14.09.2012 tarihinde açıldığı, davalı Tasfiye halinde...nin 14.04.2016 tarihinde tasfiye haline girdiği ve tasfiye kararının 14.06.2016 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, yargılama devam ederken tasfiye memuruna tebligat yapılmadığı ve davanın 13.06.2017 tarihinde karara bağlandığı, davalı Tasfiye halinde...nin 12.12.2017 tarihinde sicilden terkini yapılarak 19.12.2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği bu durumda, taraf ehliyeti bulunmayan şirket aleyhine karar verildiği anlaşılmış olmakla, davalı şirket hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması ve sonrasında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve infazı mümkün olmayacak şekilde, karar verilmiş olması ve gerekçeli karar başlığı ile istinaf karar ilamında adı geçen şirketin ticaret ünvanının eksik gösterilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Şu halde anılan HGK kararı çerçevesinde, tüzel kişiliği sona eren davalı Tasfiye halinde...nin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmeli, dava açıldığı takdirde bu davanın sonucu beklenmeli, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, taraf teşkili sağlanarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
    O hâlde, Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33.Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 14.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi