Esas No: 2019/4596
Karar No: 2019/6794
Karar Tarihi: 01.11.2019
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/4596 Esas 2019/6794 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.04.2019 tarih ve 2019/35209 sayılı yazısı ile; PKK/KCK silahlı terör örgütüne olma suçundan sanık ..."un beraatine dair Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/04/2018 tarihli ve 2017/394 esas, 2018/169 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesince, sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği hususunda her türlü şüpheden uzak inandırıcı kesin net delil elde edilemediğinden bahisle beraatine hükmedilmiş ise de;
Dosya kapsamına göre, güvenlik güçlerince bölücü terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getirmek için 11/02/2017 tarihinde Nusaybin ilçesini de kapsayan operasyon başlatıldığı, 17/02/2017 tarihinde yapılan arazi arama ve tarama faaliyetleri sırasında örgüt mensuplarına ait yaşam malzemesi ve sırt çantası ele geçirilmesi nedeniyle, bölgeye getirilen köpek iz takip timinin çalışmaları sonucu izlerin sanığın evinin bulunduğu mevkide yoğunlaştığı, faaliyetlerin bu bölgede devamı esanasında sanığın evinin altında bulunan mağara içerisinden örgüt mensupları Mevlüt Canbaşı ve Agit Elmas isimli şahıslar tarafından güvenlik güçlerine ateş açıldığı ve ... isimli polis memurunun açılan ateş sonucu yaralandığı, çıkan çatışmada her iki örgüt mensubunun da ölü olarak ele geçirilmesinden sonra evin altında bulunan mağarada yapılan aramada, silahlar, el bombası, yaşam malzemeleri ve örgütsel dokümanlar elde edildiği, sanıktan alınan svaplar üzerinde atış artıkları, amonyum nitrat ve özellikle RDX isimli patlayıcı kalıntıları tespit edildiği, sanığın soruşturma aşamasında alınan ifadesinde yılda 3-4 kez hayvan otlatmak için olay yerindeki eve gittiğini ve evi ... isimli şahıstan aldığını, mağara hakkında detaylı bilginin bu şahıstan alınabileceğini beyan ettiği, ancak anılan şahsın beyanında sanığın genel olarak köyde oturduğunu ve evi kendisinin sanığa satmadığını, sanığın 35 yıl önce söz konusu evi satın aldığını ifade ettiği anlaşılmakla, tüm bu hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın senenin büyük bölümünde kaldığı ikametgahına konu evin altında bulunan ve başkaları tarafından tespit edilmesi mümkün bulunmayan mağarada, çıkan çatışma sonucu ölü ele geçirilen örgüt mensuplarının uzun zamandır kalmaları ve sokağa çıkma yasağının başladığı 11/02/2017 tarihinden önce de operasyonların devam etmesi ve güvenlik güçlerince yapılan operasyonların süresi karşısında, sanığın evinin altındaki mağarada kalan örgüt mensuplarına barınak sağladığı ve onların lojistik ihtiyaçlarını giderdiği anlaşıldığından, sanığın eylemleri ile örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediğine ilişkin cezalandırılmasına yeterli delil bulunduğu ve 5237 sayılı Kanun"un 220/7. maddesinin yollamasıyla aynı Kanun"un 314/2. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 22/03/2019 gün ve 94660652-105-47-2775-2019-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY:
03.05.2017 tarihli Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği fezleke kapsamında, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının 23.05.2017 tarihli, 2017/5110 soruşturma, 2017/1603 esas ve 2017/820 numaralı; iddia, şüpheli savunması, tanık beyanları, arama ve el koyma tutanakları, kriminal raporlar, fotoğraflar, olay yeri inceleme raporlarının delil olarak gösterildiği ve suç tarihinin 2017 yılı olarak, suç yerinin ise Mardin/Nusaybin olarak belirtildiği ayrıca sanığın 18.02.2017-01.03.2017 tarihleri arasında gözaltında kaldığı ve 01.03.2017 tarihinde de tutuklandığının belirtildiği görülen iddianamesinde özetle; 11.02.2017 tarihinde Mardin"in Artuklu, Ömerli ve Nusaybin ilçelerinde terör örgütüne yönelik yapılan operasyon sırasında, güvenlik güçlerince örgüt mensuplarına ait olduğu değerlendirilen yaşam malzemesi ve sırt çantasının ele geçirildiği, köpek iz takip timinin bu kapsamda yaptığı takip neticesinde izlerin sanık ..."un evinin bulunduğu mevkiye doğru çıkması üzerine, arazi arama faaliyetlerinin bu mevkide yoğunlaştığı, bu sırada evinin altında bulunan mağaradan ateş açılması sonucunda ... adlı polis memurunun yaralandığı, çıkan çatışmada iki teröristin öldürüldüğü soruşturma kapsamında şüphelinin gözaltına alındığının, olayla ilgili olarak olay yeri inceleme ekiplerince yapılan çalışmada sanığın evinin 50-60 metre aşağısında arazi tarama faliyetleri yapıldığı sırada bir adet sırt çantasının bulunması üzerine iz takip köpeğine çantanın koklatılması sonucunda köpeğin sanığın evinin altındaki mağaraya tepki vermesi üzerine mağaraya yönelen güvenlik güçlerine ateş açılması sonucunda polis memuru ..."nun yaralandığının ve iki teröristin ölü ele geçirildiğinin, terörist cesetlerinin mağara girişine 7 metre mesafede olduklarının, mağara içerisinde kovanlar, patlamamış el bombası ve tapaların bulunduğunun, mağaradan evin içerisine çıkan eski bir yol olduğunun ve bu yolunda eskiden kapatılmış olduğunun, mağara içerisinde ev sahibine ait olduğu düşünülen eski ev eşyalarının olduğunun, ev halkınca fazla malzemelerin konulduğu yer olarak mağaranın kullanıldığının değerlendirildiğinin, mağaranın dışarıdan fark edilmediğinin ve bilmeyen birisince bulunmasının mümkün olmadığının, ev sahibinden habersiz uzun süre kullanılmasının mümkün olmadığının 18.02.2017 tarihli olay yeri tespit tutanağında belirtildiği; şüphelinin el, yüz ve patlayıcı svaplarının alındığının, el bombasının imha edildiğinin, mağarada yapılan arama sonucunda bulunan örgütsel malzemeler ile patlamamış el bombasının bulunduğuna dair arama tutanağı ve kararının bulunduğunun, şüphelinin ifadesinin alındığının ayrıca güvenlik kuvvetlerince darp edildiğine dair iddiası nedeni ile de 2017/646 sayılı soruşturmanın da ayrıca yürütüldüğünün, ... ve ..."un alınan beyanları ile sanığın Sulh Ceza Hakimliğindeki müdafii eşliğinde yapılan sorgusundaki ifadelerinden bahsedilerek ve Van Jandarma Kriminal Labaratuvarının 06.03.2017 tarihli raporunda sanıktan alınan svaplarda atış artıkları, amonyum nitrat ve RDX tespit edildiği belirtilmek sureti ile sanığın süreçte çelişkili ifadeler verdiği, tanık ... ile ..."ın beyanları ile de sanığın savunmalarının çürütüldüğünün, mağaranın evdeki girişinin kapatılması ve malzemelerin konulduğu yer olarak kullanılması dikkate alındığında, burasının sanık tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığı, mağara içerisinde bulunan malzemeler dikkate alındığında tuzaklanmış bir bombanın da yer aldığı gözetildiğinde kısa süreliğine kullanılan bir mağara olmadığı, örgüt mensuplarınca uzun zamandır kullanılan bir yer olduğu, amonyum nitrat ve bulaşma ihtimali mümkün olduğunca az olan RDX maddelerinin svap örneklerinde tespit edilmesi, örgüte katılımın tek taraflı olabilmesi bahse konu mağaranın örgüt mensuplarınca kullandırması ve bu eylemlerin örgütçe denetlenmeden takip edilmeden yapılamayacak olması dikkate alınarak, sanığın örgüte üye olma suçunu işlediği iddiası ile 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 63, 53, 58/9, 3713 sayılı TMK"nın 5/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmasının istenildiği anlaşılmıştır.
Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulü kararı verilmesine müteakip başlayan kovuşturma kapsamında yapılan yargılamada; 03.04.2018 tarihli duruşmada iddia makamının mütalaasında özetle her ne kadar sanık hakkında PKK/KCK terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla kamu davası açılmış ise de; olay tarihinde sanığın Kuruköy"de bulunan evinin altındaki mağarada öldürülen terör örgütü üyelerinin burada sanığın rızası ve yardımı ile bulunduğuna dair sanığın mahkumiyetine yeterli herhangi bir delilin bulunmadığı, öldürülen örgüt üyelerinin sanık tarafından mağaradan çıkartıldığı hususu da dikkate alındığında sanıktan alınan svap örneklerine dair kriminal sonuçları bir önem arz etmediği, sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli somut ve kesin delil bulunmadığı anlaşıldığından CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesinin mütalaasında bulunulduğu, yapılan yargılama sonucunda gerekçeli karara esas teşkil eden hükümden de anlaşılacağı üzere, "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca sanığın beraatine karar verildiği görülmüştür. Karar sanık ve müdafii ile Cumhuriyet savcısının huzurunda istinaf yolu açık olmak üzere verilmiştir.
11.04.2018 tarihinde istinaf edilmediğinden kesinleşen Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/394 esas ve 2018/169 sayılı 03.04.2018 tarihli gerekçeli kararında; "18/02/2017 tarihli olay yeri inceleme raporu içeriğinden anlaşılacağı üzere; sanığın evinin bahçesinde bulunan mağaranın eve giriş kısmının çok eskiden kapatıldığı, mağaradan evin içerisine girişin olmadığının belirlendiği, Dosya içerisindeki 17/02/2017 tarihli tutanakta sanığın yaralı polis memurunun silahını alarak kaçma girişiminde bulunduğu yönünde açıklamada bulunulmuş ise de; 22/02/2017 tarihli tutanaktan anlaşılacağı üzere sanığın çatışmanın yaşandığı anda köy içerisinde başka bir evde olduğu çatışmadan sonra olay yerine kolluk kuvvetleri tarafından getirildiği, yargılama sırasında dinlenen ve çatışmaya katıldığı anlaşılan PÖH görevlilerinin de alınan beyanlarında olay yerinde görmediklerini ifade ettikleri, savunma tanığı Nezir"in de sokağa çıkma yasağı ilan edildiği tarihten itibaren sanığın kendisi ile birlikte kaldığını ifade ettiği, tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi sonucunda; her ne kadar sanık hakkında "PKK terör örgütü üyelerin evinin alt kısmında bulunan mağarayı kullanmalarını sağlamak suretiyle silahlı terör örgütü üyeliği suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de; sokağa çıkma yasağının başladığı tarih olan 11/02/2017 tarihinden itibaren sanığın tanık Nezir"in evinde olduğunun tanık beyanı ve dosyaya yansıyan belgelerle sabit olduğu, mağaranın da evin içerisine bağlantısının kapalı olduğunun olay yeri inceleme raporundan anlaşıldığı, yine sanığın sürekli bu evde ikamet etmediği, dönem dönem köye gidip geldiği, mağara girişinin açık olması, evin sürekli kullanılmaması karşısında dışarıdan müdahaleye açık olduğu, evin kullanılmadığını bilen kişilerin rahatlıkla buraya girip çıkabilecekleri, yöreyi, mahalleyi bilen kişilerin bu mağarayı bilebileceği, sanığın elinde bulunan atış artığı şeklindeki kalıntıların ise, sanığın aksi ispatlanamayan savunmalarından anlaşılacağı üzere kolluk görevlilerinin ölen örgüt mensuplarının mağaradan çıkarılmasında sanıktan yardım aldıkları anlaşıldığından sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak inandırıcı kesin net delil elde edilemediğinden" sanığın beraatine karar verildiği belirtilmiştir.
UYAP sisteminde yapılan incelemede, 21.02.2019 tarihinde dosyanın Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce Mardin Cumhuriyet Başsavcılığından kanun yararına bozma istemi ile incelenmek üzere gönderilmesinin istenildiği, 22.02.2019 tarihinde İçişleri Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü yazısı ile Adalet Bakanlığından, sanığın evinde ve mağaranın bağlantıları konusunda ayrıntılı inceleme yapılmadığı, sanığın beyanı haricinde evde bulunan soba ve yaşam alanlarının aktif olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılmadığı, sadece ifadesi ile yetinildiği, ölen teröristler ile HTS kaydının bulunup bulunmadığı ve baz istasyonu kayıtlarının sorgulanmadığı, sosyal medya ve mail hesaplarına yönelik inceleme yapılmadığı, MASAK raporu alınmadığı, varsa araç kayıtları ve PTS kayıtlarının sorgulanmadığı belirtilerek eksik araştırma yapılmak sureti ile hukuka aykırı olarak verilen kararın kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, 04.03.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca "Sanığın Mardin Valiliğince 11/02/2017 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağından önce Koruköyde bulunan arazileri ve hayvanların bakımı için geldiğinde ikamet ettiği evinde kaldığı, sanığa ait evde sanık dışında kimsenin ikamet etmediği, sanığın köyde bulunduğu sıralarda evi aktif olarak kullandığı, sanığın evinin alt tarafında bulunan ve doğal oluşan mağarayı aktif olarak kullandığı, evin pis su giderleri ile kullanılmayan ya da az kullanılan bir kısım malzemelerin konulduğu, güvenlik kuvvetlerince 11/02/2017 tarihinden itibaren yürütülen operasyonlar kapsamında köyde ve çevresinde tespit edilen sığınak ve barınaklar ile etkisiz ele geçirilen örgüt mensubu sayısı dikkate alındığında örgüt mensuplarının uzun süreden beri Koruköyde bulunarak örgütsel faaliyetlerde bulundukları, sığınak ve barınak oluşturdukları, sanığın aktif olarak kullandığı mağaranın köy halkı dışında kimsenin bilmemesi ve sanığın söz konusu yerin aktif olarak kullanması nedeniyle örgüt mensupların tesadüfen burada bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, operasyonun süresi de dikkate alındığında sanık ..."un örgüt militanlarına barınak sağladığı, burada kalınan sürede örgüt mensuplarının lojistik ihtiyaçlarını giderdiği, tüm dosya kapsamında sanığın örgüt hiyerarşisi içerisinde bulunduğu hususta herhangi bir delil bulunmadığı, ancak eylemlerinin örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek şeklinde olduğu, sanığın 5237 sayılı TCK"nın 220/7 yollamasıyla 314/2. Maddede düzenlenen suçtan cezalandırılması gerekirken, beraatine dair verilen karar usul ve yasaya aykırı bulunduğundan" kararın kanun yararına bozulması şeklinde görüş vermesine müteakip, 22.03.2019 tarihli istem ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kesinleşen kararın kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği görülmüştür.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca sanığın beraatine dair verilen ve istinaf edilmediğinden 11.04.2018 tarihinde kesinleşen karar aleyhine, eylemin örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu oluşturacağı gerekçesi ile kanun yararına bozma yasa yoluna gelinip gelinemeyeceğine ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir (23.6.2009 t,2009/7-69,176 sy).
Ancak ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 tarih, 260/281 sayılı kararında da açıklandığı üzere; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine noksan kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
Diğer taraftan AİHS"nin 6. ve Anayasanın 36/1. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında kalan ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerinden olan "çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem" kuralı gereğince, nihai bir kararla mahkum edilen ya da beraat eden kimse, aynı egemenlik alanı içinde aynı fiilden dolayı yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz. AİHS 7 nolu protokolün 4. maddesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin 14/7. maddeleri de bu kuralı güvenceye bağlamıştır.
Ne var ki, asıl amacı maddi gerçeğe insan onuruna yaraşır biçimde ulaşmak olan ceza yargılamasının, adli hatalar nedeniyle mutlak hakikate ulaşamaması muhtemel ve vakıadır. Bu nedenle kesin hükmün otoritesine istisna olmak üzere olağanüstü yasa yolları benimsenmiştir. 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma, 311-314. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi ve 308. maddesinde yer alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı da bu istisnalardandır.
Yukarıda değinildiği gibi kanun yararına bozma talebine ilişkin inceleme, talebe esas teşkil eden hüküm ya da kararın tesis edildiği tarih ve şartlar itibariyle değerlendirilmesini gerekli kılar. Hüküm ya da karar tarihinden sonra ortaya çıkan deliller, şartları varsa yargılamanın yenilenmesini gerektirebilir ise de kesinleşen hüküm veya kararı kanun yararına bozma talebinin konusu haline getiremez. Aksi düşünce hem kesin hükmün otoritesini sarsar hem "çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem" kuralını ihlal eder hem de hukuk güvenliğini zedeleyerek toplumsal tedirginlik ve huzursuzlukları besler.
Bu açıklamalar ışığında somut değerlendirildiğinde; ikame olunan tüm delillerin karar yerinde tartışılıp değerlendirilmesinden sonra sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli somut ve kesin delil bulunmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen müsnet suçtan CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmiş olmasına nazaran, sübutu dahi kabul edilmeyen eylemin farklı bir suçu oluşturacağı gerekçesi ile kanun yararına bozma yasa yoluna gelinemeyeceği her türlü tartışmadan vareste olması gerekmekle hukuki dayanağı bulunmayan istemin reddine karar verilmiştir.
V-SONUÇ:
Açıklanan sebeplerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.04.2019 tarih 2019/35209 sayılı kanun yararına bozma isteminin CMK"nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, 01.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.