Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/11918
Karar No: 2021/1458

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/11918 Esas 2021/1458 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/11918 E.  ,  2021/1458 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.12.2017 tarihli ve 2014/472 Esas, 2017/492 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK"nin 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili vekil edenleri ile davalının dava konusu 142 ve 139 parsel sayılı taşınmazlarda paydaş olduklarını, davalının 142 parsel sayılı taşınmazı müvekkillerinin rızası hilafına ve tek başına restoran olarak işleterek 2005 yılından beri haksız gelir elde ettiğini, vekil edenlerine anılan taşınmaz yönünden herhangi bir bedel ödemediğini, sözü edilen taşınmazın daha sonra Karayolları tarafından kamulaştırılmış olduğunu, dava konusu edilen diğer taşınmaz olan 139 parsel sayılı taşınmazın ise davalı tarafından mermer atölyesi olarak işletilmek üzere dava dışı kişilere kiraya verilerek kira geliri elde edildiğini ve davalının kira gelirinden müvekkilerin taşınmazdaki hisselerine düşen kısım yönünden kendilerine herhangi bir ödemede bulunulmadığını açıklayarak, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre yönünden vekil edenlerinden ... için fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere her bir taşınmaz yönünden ayrı ayrı davalının haksız tasarrufu nedeniyle ayrı ayrı 2.500’er TL olmak üzere 5.000,00 TL ecrimisilin; vekil edenlerinden ... için yine fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere her bir taşınmaz yönünden ayrı ayrı 2.500’er TL olmak üzere 5.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsilini talep etmiş, daha sonra müvekkilerinden ... yönünden 139 parsel sayılı taşınmaz için ecrimisil talep miktarını arttırarak 12.206,00 TL’ye, 142 parsel sayılı taşınmaz için ecrimisil miktarını arttırarak 29.610,00 TL’ye; müvekkilerinden ... yönünden 139 parsel sayılı taşınmaz için ecrimisil talep miktarını 12.206,00 TL’ye, 142 parsel sayılı taşınmaz için ecrimisil talep miktarını 29.610,00 TL’ye çıkarmıştır.
    Davalı vekili dava konusu taşınmazlardaki dava dışı diğer paydaşların da bulunup bu paydaşların davaya dahil edilmemesi nedeniyle öncelikle davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, davacıların dava konusu taşınmazlardan 142 parsel sayılı taşınmazla bir ilgilerinin olmadığını, 142 parsel sayılı taşınmazın ise kamulaştırılması nedeniyle müvekkilinin 2014 yılı ortalarında taşınmazı boşalttığını, davacıların dava konusu taşınmazlar için vekil edenine intifadan men’e yönelik herhangi bir bildirimde bulunmadıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece, tüm dosya içeriğinden ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazlarda tarafların paydaş olduklarının sabit olduğu, taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanunu"nun 688 ve devam eden hükümlerinin gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulması gerektiği, kural olarak paydaşların intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemeyecekleri, ecrimisil istenilen taşınmazı bizzat kullanan paydaştan ecrimisil talep edilebilmesi için ecrimisil istenilen süreden önce davacının taşınmazdan ya da gelirinden yararlanma isteğini işgalde bulunan paydaşa bildirmesi gerektiği, İntifadan men’in dava şartı olduğundan bu şartın gerçekleştiğinin anlaşılması halinde intifadan men tarihi esas alınarak ecrimisile hükmedilmesi gerektiği, İntifadan men koşulunun varlığının her tür delille ispat olunabileceği, bununla birlikte dava konusu taşınamazların niteliği itibari ile kira getirici mülk olması nedeni ile intifadan men koşulu aranmayacağı, davalının 139 nolu taşınmaza tanık beyanlarına göre mermer atölyesine kiraya vermek ve 142 numaralı taşınmazı ise bizzat restoran olarak kullanmak şeklinde taşınmaza müdahalesinde üstün ve korunabilir bir hakkı bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 39.271,27 TL, davacı ... için 39.271,27 TL olmak üzere toplam 78.542,54 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya yönelik talebin reddine, karar verilmesi üzerine, hükme karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuş, istinaf talebini inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nce davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi üzerine Bölge Adliye mahkemesi kararına karşı davalı vekilince temyiz talebinde bulunulmuştur.
    Dava, tapulu taşınmazlarda paylı malikler arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
    Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil ve/veya elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı ya da kullanılabileceği bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil ve/veya elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olayda, davacılar vekili dava konusu taşınmazlardan 142 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerinin rızası hilafına bizzat davalı tarafından 2005 yılından beri restoran olarak işletildiğini, 139 parsel sayılı taşınmazın ise davalı tarafından mermer atölyesi olarak kullanılmak üzere üçüncü kişilere kiralandığı ileri sürülerek dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre için toplam 83.632,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsili talebinde bulunulmuş, davalı vekili ise açılan davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel Mahkemece dava konusu 139 ve 142 parsel sayılı taşınmazlarda davacıların ve davalının paydaş malik oldukları, toplanan delillere dinlenen tanık beyanlarına göre davalının 139 parsel sayılı taşınmazı mermer atölyesi olarak kullanılmak üzere dava dışı kişilere kiraya vermek suretiyle ve 142 parsel sayılı taşınmazı ise bizzat restoran olarak kullanmak suretiyle müdahalesinde üstün ve korunabilir bir hakkının bulunmadığının anlaşılması ve alınan bilirkişi raporlarındaki hesaplamalar dikkate alınarak davacıların ecrimisil taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu ve bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf dilekçesinin esastan reddine karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı vekilince temyiz isteğinde bulunulmuştur. Dosya kapsamından dava konusu taşınmazlardan tarla vasfındaki 139 parsel sayılı taşınmazın tapulama ile 26.12.1959 tarihinde oluştuğu, tapulama ile oluşan taşınmazdaki paylı maliklerden ... (... oğlu) ‘ın davacıların murisi, ... (... oğlu) in ise davalının murisi olduğu, murislerinin vefatları üzerine sonradan davacıların ve davalının anılan taşınmazda intikalen malik haline geldikleri, anılan taşınmazın 29.02.2008 tarihindeki imar uygulaması neticesinde hepsi arsa vasıflı olan 1396 ada 5 parsel, 1397 ada 1 parsel, 1405 ada 1 parsel, 1405 ada 4 parsel ve 1412 ada 49 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu ve anılan taşınmazlarda davacıların ve davalıların paylarının bulunmadığı, dava konusu tarla vasıflı 139 parselin 1.271,95 m2’lik kısmının ise imar uygulaması dışında bırakıldığı ve bu taşınmazın son durumuna göre davacılardan ..."ın (... oğlu) 08.04.1986 tarihi itibariyle 1/24 paya intikalen malik olduğu, davacılardan ..."un (... kızı) 1/24 paya 08.04.1986 tarihi itibariyle intikalen malik iken bu payını dava tarihinden sonra 08.09.2015 tarihinde satış suretiyle devrettiği, taşınmazda 3/4 hissenin intikal suretiyle iştiraken dava dışı diğer mirasçılar ile davalı ... adına kaydının yapıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu diğer taşınmaz olan 142 parsel sayılı taşınmazın ise tapulama ile 26.12.1959 tarihinde oluştuğu, tapulama ile oluşan taşınmazdaki paylı maliklerden ..."ın (... oğlu) davacıların murisi, ..."in (... oğlu) ise davalının murisi olduğu, murislerinin vefatları üzerine sonradan davacıların ve davalının anılan taşınmazda intikalen malik haline geldikleri, davacı ... ve davacı ... adına 24.10.1996 tarihinde intikalen ayrı ayrı 4/96 hisselerin tescilinin yapıldığı, davalı ... adına 24.10.1996 tarihinde 1/96 hisse ve 19.08.2014 tarihinde ise iştiraken 73/188 hisse tescilinin yapıldığı, daha sonra anılan taşınmazın 01.10.2014 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazlar başında yeniden ve yerel, teknik, uzman bilirkişiler ile listede bildirilen tanıklar aracılığıyla keşif yapılarak davalının dava konusu taşınmazlarda payından fazla bir yer kullanıp kullanmadığı, davacıların payları karşılığında az ya da çok bir yer kullanıp kullanmadıkları veya kullanmalarına müsait boş yer bulunup bulunmadığı hususlarının keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklara ayrıntılarıyla sorularak, mahalli bilirkişilerin ve tanıkların açıklamalarının fen elemanının teknik raporuna ve krokisine duraksamaya yer bırakmakmayacak açıklıkta yansıtılmasının sağlanması ve 139 parsel sayılı taşınmazın kiralanan işyeri olduğu anlaşılmakta olduğundan intifadan men’e ihtiyaç duyulmamakta ise de 142 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından bizzat restoran olarak işletildiği ileri sürüldüğünden bu parsel yönünden intifadan men olgusunun ispatının gerektiği hususlarının da gözönüne alınarak iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak deliller çerçevesinde uyuşmazlığın çözüme kavuşturularak karar verilmesi gerektiği halde açıklanan hususlar nazara alınmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nin 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi