Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/6270
Karar No: 2019/6793
Karar Tarihi: 25.10.2019

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/6270 Esas 2019/6793 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2019/6270 E.  ,  2019/6793 K.

    "İçtihat Metni"



    I-TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.05.2019 tarih ve 2019/55527 sayılı yazısı ile; Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ..."ın beraatine dair Hatay 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/11/2018 tarihli ve 2018/425 esas, 2018/851 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, Hatay 7. Asliye Ceza Mahkemesince sanığın sosyal medya üzerinden yapmış olduğu paylaşımın mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmadığı, eleştiri niteliğinde kaldığı gerekçesi ile hakaret suçunun unsurlarının somut olayda oluşmadığından bahisle sanığın beraatine karar verilmiş ise de, sanığa isnat edilen eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun kovuşturulmasının ise aynı maddenin 3. fıkrası gereğince Adalet Bakanının iznine tâbi olduğu, bahse konu suçla ilgili olarak şikâyet veya başkaca bir soruşturma veya kovuşturma şartının aranmadığı, Adalet Bakanlığının 05/03/2018 tarihli “Olur”u ile de sanığın, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde 10/12/2016 tarihinde "Anayasa taslağı genel kurula geldi yine faşist ... ve yardakçısı iktidar tüm toplumu tehdit eder gibi İstanbul"un göbeğinde bomba patlatır! akıllara birkaç ay öncesinin sözleri gelir, ya başkanlık ya kaos, #senibaşkanyaptırmayacağız!" ve 29/10/2016 tarihinde "Yeni khk ile üniversitelerde rektör seçimleri kaldırılmış ve atamada YÖK ve baş faşist ..."e bırakılmış, ... ile mücadele ediyoruz deyip, faşistliği hat safhaya ulaştırmaya devam!!!"" şeklindeki paylaşımlarının Cumhurbaşkanına hakaret eylemi olarak değerlendirilerek Türk Ceza Kanunu’nun 299/3. maddesi uyarınca kovuşturma izni verildiği, sanığın sayın Cumhurbaşkanına yönelik, bahse konu sözleri içeren paylaşımlarda bulunmak suretiyle üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olduğu gözetilmeden, sanığın mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine dair karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 14/05/2019 gün ve 94660652-105-31-2331-2019-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    II-OLAY:
    02.01.2017 tarihinde Hatay İl Emniyet Müdürlüğüne elektronik ortamda yapılan ihbar neticesinde başlatılan soruşturma kapsamında yapılan araştırma neticesinde sosyal medya adresindeki paylaşımları yaptığının tespit edildiği belirlenen ve süreçteki ifadelerinde bir siyasi partinin İlçe Gençlik Kolları Başkanı olduğunu ve bahse konu Facebook URL adresinin kendisi tarafından kullanıldığını ve paylaşımları da eleştiri ve düşünce özgürlüğü kapsamında yaptığını beyan eden sanık hakkında; Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/2479 soruşturma ve 2018/2087 esas 2018/1449 numaralı 30.03.2018 tarihli iddianamesi ile "Https.//www.facebook.com/ali.kemal.5264382 url adresinden 10/12/2016 tarih ve saat 23:51"de yaptığı yorumda "" anayasa taslağı genel kurula geldi yine faşist ... ve yardakçı iktidar tüm toplumu tehdit eder gibi İstanbulun göbeginde bomba patlatır, akıllara birkaç ay öncesinin sözleri gelir, ya başkanlık ya kaos, seni başkan yaptırmayacağız,üniversitelerde rektör seçimleri kaldırılmış, atamada YÖK ve baş faşist ..."e bırakılmış, ... ile mücadele ediyoruz deyip, faşistliği hat safhaya ulaştırmaya devam,"" 29.10.2016 tarihli yorumda ""eğer içişleri bakanı ... halkı silahlanmaya çağırıyorsa dağa taşa yazacağız faşist baskılarınızdan korkmuyoruz diye,"" içeriğinde sosyal medya üzerinden paylaşım yorumu yapmak suretiyle üzerine atılı eylemi icra ettiği iddiası ile "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve İç işleri Bakanına hakaret etmek suretiyle üzerine atılı eylemi icra ettiği" belirtilerek müşteki ..."a yönelik eylemi nedeni ile TCK"nun 299/1-2, ..."ya yönelik eylemi nedeni ile TCK"nun 125/1-3a-4, 53 maddelerinden cezalandırılması istemi ile iddianame tanzim edilmiştir.
    Gerekçeli karara esas teşkil eden 06.11.2018 tarihli hükümde "Her ne kadar sanık hakkında "Cumhurbaşkanına Hakaret" ve "Hakaret" suçlarından TCK"nın 299/1-2 ve 125/1-3.a-4 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de; yapılan yargılama sonucunda yüklenen suçlar açısından suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle atılı suçlardan CMK"nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine," istinaf yolu açık olmak üzere sanık ve müdafilerine tefhimle katılan ve müştekinin yokluğunda karar verilmiştir.
    06.11.2018 tarihli 2018/425 esas ve 2018/851 karar sayılı gerekçeli kararda "Her ne kadar sanık ... hakkında "Cumhurbaşkanına Hakaret" ve "Hakaret" suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de; "Cumhurbaşkanına Hakaret" suçunun oluşabilmesi için, Cumhurbaşkanına somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi gerektiği, bu fiil ve olgunun Cumhurbaşkanını küçük düşürmeye yönelik gerçekleştirilmesi gerektiği, bu bağlamda Cumhurbaşkanına izafeten söylenen sözün veya bulunulan davranışın Cumhurbaşkanını küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, toplumda hakim olan telakkileri, örf ve adetleri gözönünde bulundurmak gerektiği, hakaret suçunun Cumhurbaşkanını muhattap alınarak huzurda ve gıyabında söz, yazı veya işaretlerle, mektup, telgraf, telefon ve benzeri araçlarla sesli, yazılı veya görüntülü mesajlarla ya da basın ve yayın yoluyla gerçekleştirilebileceği, somut olayda sanığın sosyal medya üzerinden yapmış olduğu paylaşım yorumu mağdurların onur,şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğinde kaldığı, aksi düşüncenin suçla korunmak istenen değeri ölçüsüz bir şekilde genişletmek ve ifade özgürlüğünü ön plana çıkaran Evrensel Hukuk düşüncesiyle bağdaşmayan bir yorum anlamına gelebileceği, bu itibarla hakaret suçunun unsurlarının somut olayda oluşmadığı anlaşıldığından sanığın üzerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." denilmiştir.
    Gerekçeli karar 24.12.2018 tarihinde katılan vekiline, 25.12.2018 tarihinde müştekiye, 03.01.2019 tarihinde müşteki vekiline tebliğ edilmiştir. 11.01.2019 tarihinde karar kesinleşmiştir.
    15.02.2019 tarihinde katılan vekili kararın kanun yararına bozulması için talepte bulunmuştur.
    11.04.2019 tarihinde Hatay Cumhuriyet savcısı yüklenen suçların unsurlarının oluştuğundan kararın kanun yararına bozulması gerektiğine dair değerlendirmesini Adalet Bakanlığına sunmuştur.
    14.05.2019 tarihinde Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kararın bozulmasına dair istemde bulunulduğu görülmüştür.
    19.01.2017 tarihli açık kaynak tespit tutanağında 10 Aralık 2016 tarihli paylaşımın yer almadığı görülmüş ise de sanığın müdafii huzurunda alınan beyanlarında paylaşımı kendisinin yaptığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
    III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    İstinaf yoluna başvurulmadığından kesinleşen karara konu olan eylemin Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağına yöneliktir.
    IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
    Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir(23.6.2009 t,2009/7-69,176sy).
    Ancak ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 tarih 260/281 sayılı kararında da açıklandığı üzere; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine noksan kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşürüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
    Diğer taraftan AİHS"nin 6. ve Anayasasının 36/1. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında kalan ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerinden olan "çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem" kuralı gereğince, nihai bir kararla mahkum edilen ya da beraat eden kimse, aynı egemenlik alanı içinde aynı fiilden dolayı yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz. AİHS 7 nolu protokolün 4. maddesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin 14/7. maddeleri de bu kuralı güvenceye bağlamıştır.
    Ne var ki, asıl amacı maddi gerçeğe insan onuruna yaraşır biçimde ulaşmak olan ceza yargılamasının, adli hatalar nedeniyle mutlak hakikate ulaşamaması muhtemel ve vakıadır. Bu nedenle kesin hükmün otoritesine istisna olmak üzere olağanüstü yasa yolları benimsenmiştir. 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma, 311-314. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi ve 308. maddesinde yer alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı da bu istisnalardandır.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; katılan vekiline 06.11.2018 tarihli gerekçeli kararın, 24.12.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen yasal süresi içerisinde istinaf edilmediğinden kesinleşen karara konu dosya kapsamına göre, suç tarihinde bir siyasi partinin gençlik kollarında başkanlık yaptığı anlaşılan ve her ne kadar tespit tutanağı içerisinde yer almamakta ise de ihbar ekinde gönderilen ekran çıktılarında yer alan ve süreçteki ifadelerinde de paylaşımları kendisinin yaptığını beyan ettiği görünen bir gazetenin manşet fotoğrafının paylaşılmak sureti ile meydana gelen bir terör saldırısı sonucunda üzüntüsünden ve mensubu olduğu partinin de görüşleri doğrultusunda eleştiri hakkını kullanarak ""anayasa taslağı genel kurula geldi yine faşist ... ve yardakçı iktidar tüm toplumu tehdit eder gibi İstanbulun göbeginde bomba patlatır, akıllara birkaç ay öncesinin sözleri gelir, ya başkanlık ya kaos, seni başkan yaptırmayacağız", şeklindeki paylaşım ile beyanlarında yapılan bir rektör ataması nedeni ile "üniversitelerde rektör seçimleri kaldırılmış, atamada YÖK ve baş faşist ..."e bırakılmış, ... ile mücadele ediyoruz deyip, faşistliği hat safhaya ulaştırmaya devam,"" şeklindeki düşüncelerini paylaştığını beyan eden sanık hakkında, mahkemesince delillerin değerlendirilerek sanığın eleştiri hakkını kullandığına dair değerlendirme yapıldığı görülmekle, kanıtların takdir ve değerlendirmesinde yanılgıya düşüldüğünden söz edilerek kanun yararına bozma isteminde bulunma olanağı bulunmadığından istemin reddine karar verilmiştir.
    V-SONUÇ:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden CMK"nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 25.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi