Esas No: 2020/593
Karar No: 2020/8540
Karar Tarihi: 01.07.2020
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/593 Esas 2020/8540 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Sair tehdit suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 1.000,00 Türk lirası adli para cezası cezalandırılmasına dair, Gebze 8. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 20/03/2019 tarihli ve 2019/4 esas, 2019/208 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 23/12/2019 gün ve......-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/01/2020 gün ve 2019/136269 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5237 sayılı Kanun’un 106/1-2. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik yapılmasından önceki haline göre de uzlaşma kapsamında olmasına rağmen, soruşturma evresinde şüpheli ve müştekiye uzlaşma teklifi yapılmadığı gibi, kovuşturma evresinde de uzlaşma teklifi yapılmadığı cihetle, 5271 sayılı Kanun"un 253 ve 254. maddelerinde 6763 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik de nazara alınarak soruşturma dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilerek uzlaştırma işlemlerinin yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Sair tehdit suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-2. cümle, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 1.000,00 Türk lirası adli para cezası cezalandırılmasına dair, Gebze 8. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 20/03/2019 tarihli ve 2019/4 esas, 2019/208 sayılı kararının, 5237 sayılı Kanun’un 106/1-2. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik yapılmasından önceki haline göre de uzlaşma kapsamında olmasına rağmen, soruşturma evresinde şüpheli ve müştekiye uzlaşma teklifi yapılmadığı gibi, kovuşturma evresinde de uzlaşma teklifi yapılmadığı cihetle, 5271 sayılı Kanun"un 253 ve 254. maddelerinde 6763 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik de nazara alınarak soruşturma dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilerek uzlaştırma işlemlerinin yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
TCK"nın 106/1. maddesinin ikinci cümlesi kapsamındaki sair tehdit suçundan hükümlülük kararı verilen, aynı Kanun"un 125/3-a maddesinde düzenlenen ve uzlaştırma kapsamında bulunmayan hakaret suçundan ise beraat eden sanık ... hakkında, uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Genel Kurulu"nun 29/05/2018 tarihli ve 2017/15-496 esas, 2018/246 sayılı kararında belirtildiği üzere; uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, "Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir" hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un ikinci maddesiyle, 5237 sayılı TCK"nın 73. maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK"nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir. CMK"nın 5560 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile değiştirilen 253. maddesinin üçüncü fıkrası; "(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez." biçimdeyken 09/07/2009 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun"un sekizinci maddesiyle anılan fıkraya "Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz" cümlesi eklenmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı "uzlaştırma" olarak değiştirilmiş ve 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmış, TCK"nın 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen tehdit, aynı Kanun"un 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık ve 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alınmış, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına dahil edilmiştir. Uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilecek, bu uygulama sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacak, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise, uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir.
Uzlaştırma, 6763 sayılı Kanun"la değişik CMK"nın 253. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş, mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin anılan Kanunun 254. maddesinde" (1) kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253. maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2) uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır. " denilmiştir.
Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında, katılan ..."e yönelik olarak, 26.09.2018 tarihli eylemleri nedeniyle, TCK"nın 106/1-2. cümle, 125/3-a, 53. maddeleri uyarınca tehdit ve hakaret suçlarından cezalandırılması talebiyle kamu davaları açıldığı, kovuşturma neticesinde sanığın, Gebze 8. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 20/03/2019 tarihli ve 2019/4 esas, 2019/208 sayılı kararıyla, TCK"nın 106/1. maddesinin ikinci cümlesi kapsamında sair tehdit suçundan 1.000,00 Tl adli para cezasıyla cezalandırılmasına, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan ise beraatine karar verildiği, beraat hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, ilgili istinaf dairesince esastan reddedilerek kesinleştiği, sair tehdit suçundan kurulan hükmün kesin nitelikte adli para cezasına ilişkin olduğu, kovuşturma aşamasında katılan ve sanık arasında uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmediği, sair tehdit suçundan kurulan hükmün kanun yararına bozma talebine konu edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanığa isnat olunan ve TCK"nın 106/1. maddesinin ikinci cümlesinde düzenlenen sair tehdit suçu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253/1-a maddesine göre uzlaştırma kapsamındadır. Çözülmesi gereken sorun, dava açıldığında, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu ile birlikte işlendiğinin iddia edilmesi nedeniyle uzlaştırma kapsamında bulunmayan sair tehdit suçunun, hüküm kurulurken hakaret suçundan beraat kararı verilmesi üzerine, bu kapsamında kalıp kalmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Bu bağlamda, sair tehdit suçundan uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi halinde, uzlaşma kapsamında bulunmayan kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan beraat kararı verileceği izlenimi oluşabileceği cihetle, bu hususun ihsası rey olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Bu sorunun, CMKnın 226. maddesinde düzenlenen "ek savunma" konusuyla birlikte değerlendirilmesi uygun olacaktır. Anılan madde "Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez. (2) cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır. (3) ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir. (4) yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır." biçimdedir. Maddeden de anlaşılacağı üzere suçun hukuki niteliği değişir ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirir durumun ortaya çıkması halinde hakim sanık ya da müdafiine ek savunma hakkı tanıyacaktır ancak, bu durum yasal düzenleme nazara alındığında hakim açısından ihsası rey olarak nitelendirilemeyecektir.
Bu düzenlemeye kıyasen, uzlaştırmaya tabi olan bir suçla uzlaştırmaya tabi olmayan bir suça dair davanın yargılaması devam ederken, hakimin uzlaştırmaya tabi olacağını öngördüğü suçla ilgili olarak dosyayı soruşturma bürosuna göndermesi veya bu düşünceyle tefrik kararı vermesi durumunda, kamu davası açıldığında uzlaştırma kapsamında olmayan suç açısından ihsası reyde bulunduğundan bahsedilemeyecektir.
Sanığın işlediği ve TCK"nın 106/1. maddesinin ikinci cümlesinde düzenlenen tehdit suçu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253/1-a maddesine göre uzlaştırma kapsamında olup, bahsi geçen suçun, uzlaşma kapsamında bulunmayan kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçuyla birlikte işlendiğinin iddia edilmesi nedeniyle, anılan Kanun"un 253/3. maddesindeki düzenleme uyarınca uzlaştırma kapsamı dışında kaldığı anlaşılmıştır. Yapılan yargılama neticesinde ise sanığın hakaret suçundan beraatine hükmolunmuş, bu nedenle de sair tehdit suçu yönünden uzlaştırmaya engel olan CMK"nın 253/3. maddesinin uygulanma olanağı kalmamıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, sanığa, uzlaşma kapsamında bulunan TCK"nın 106/1. maddesinin ikinci cümlesi kapsamındaki sair tehdit suçundan dolayı, CMK"nın 254/1. maddesi uyarınca, uzlaştırma işlemlerinin CMK"nın 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmemiş, dolayısıyla sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 62 ve 52. maddeleri gereğince 1.000,00 Tl adli para cezasıyla cezalandırılmasına dair, Gebze 8. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 20/03/2019 tarihli ve 2019/4 esas, 2019/208 sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Gebze 8. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 20/03/2019 tarihli ve 2019/4 esas, 2019/208 sayılı kesinleşen kararının, sair tehdit suçu yönünden 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-b maddesi gereğince mahallinde Mahkemesince yerine getirilmesine, 01/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.