Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/1992
Karar No: 2020/8514
Karar Tarihi: 01.07.2020

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/1992 Esas 2020/8514 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2020/1992 E.  ,  2020/8514 K.

    "İçtihat Metni"



    Silahla tehdit suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, adli emanette kayıtlı bulunan ve suçta kullanılan bir adet tabancanın anılan Kanun"un 54. maddesi uyarınca müsaderesine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/03/2018 tarihli ve 2017/406 esas, 2018/214 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 14/04/2018 tarihli ve 2018/489 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 03/04/2020 gün ve...-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/05/2020 gün ve 2020/41986 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre, suç tarihinde müştekinin ... isimli ... önüne park ettiği aracının kapısını açarken aynı yerde yanında park halinde bulunan sanığa ait aracın dikiz aynasına çarpması nedeniyle taraflar arasında yaşanan tartışma sırasında sanığın "ben sana gösteririm" diyerek araç torpidosundan çıkardığı ruhsatlı tabancasını katılana doğrulttuğundan bahisle her ne kadar sanığın mahkumiyetine dair karar verilmiş ise de, sanığın tüm aşamalarda silah kullanmadığının beyan etmesi, olay yerine ait kamera kaydının çözünürlüğünün az olması ve uzak noktada bulunması nedeniyle olayların görünemediğine ilişkin kolluk görevlilerince tutanak tutulması, olay yerine gelen müştekinin oğlu olan tanık ..."nın silahı görmediğine ilişkin beyanı karşısında, atılı suçu işlediğine ilişkin subjektif olması nedeniyle beyanına itibar edilmemesi gereken müştekinin gelini olan tanık ... ile müştekinin beyanından başka mahkumiyetine yeter kesin ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmayan sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Silahla tehdit suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, adli emanette kayıtlı bulunan ve suçta kullanılan bir adet tabancanın anılan Kanun"un 54. maddesi uyarınca müsaderesine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/03/2018 tarihli ve 2017/406 esas, 2018/214 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 14/04/2018 tarihli ve 2018/489 değişik iş sayılı kararının, suç tarihinde müştekinin ... isimli ... önüne park ettiği aracının kapısını açarken aynı yerde yanında park halinde bulunan sanığa ait aracın dikiz aynasına çarpması nedeniyle taraflar arasında yaşanan tartışma sırasında sanığın "ben sana gösteririm" diyerek araç torpidosundan çıkardığı ruhsatlı tabancasını katılana doğrulttuğundan bahisle her ne kadar sanığın mahkumiyetine dair karar verilmiş ise de, sanığın tüm aşamalarda silah kullanmadığının beyan etmesi, olay yerine ait kamera kaydının çözünürlüğünün az olması ve uzak noktada bulunması nedeniyle olayların görünemediğine ilişkin kolluk görevlilerince tutanak tutulması, olay yerine gelen müştekinin oğlu olan tanık ..."nın silahı görmediğine ilişkin beyanı karşısında, atılı suçu işlediğine ilişkin subjektif olması nedeniyle beyanına itibar edilmemesi gereken müştekinin gelini olan tanık ... ile müştekinin beyanından başka mahkumiyetine yeter kesin ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmayan sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Silahla tehdit suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, adli emanette kayıtlı bulunan ve suçta kullanılan bir adet tabancanın anılan Kanun"un 54. maddesi uyarınca müsaderesine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair, Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/03/2018 tarihli ve 2017/406 esas, 2018/214 sayılı kararına karşı, sanık müdafiince, müvekkilinin beraat etmesi gerektiği yönünde yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 14/04/2018 tarihli ve 2018/489 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 1. fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği belirtilmiştir.
    Y.C.G.K."nun 17.7.2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27.3.2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
    Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde başkaca yeni hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosyada;
    sanık ... hakkında, 30.05.2017 tarihli iddianamede "olay günü yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı müşteki ..."nın ... Mahallesinde bulunan ... ... önüne aracını park ettiği, marketten çıktıktan sonra aracının kapısını açarken aynı yerde yanında park halinde bulunan şüpheliye ait aracın dikiz aynasına çarptığı, araçtan çıkan şüpheli ile müşteki arasında bu sebeple yaşanan tartışma sırasında şüphelinin "ben sana gösteririm" şimdi diyerek araç torpidosundan çıkardığı ruhsatlı tabancasını müştekiye doğrultmak suretiyle tehditte bulunduğu..." şeklinde tanımlanan 30/04/2017 tarihli iddia konusu eylemi nedeniyle silahla tehdit suçundan TCK"nın 106/2-a, 53, 54. maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, sanığın aşamalarda, ... adlı marketin önünde aracında beklerken, müştekinin arcıyla gelip yanına yanaştığını, araçtan inerken aracın kapısıyla kendi aracına çarptığını, bu nedenle aralarında tartışma yaşandığını, müştekinin hakaret ettiğini savunduğu, müştekinin kolluk ifadesinde, aracının kapısını açarken kapısının sanığın aracının dikiz aynasına hafifçe çarptığını belirttiği, yine müştekinin gelini tanık ..."nın, olay yerine gittiğinde sanık ile müştekinin karşılıklı itiştiklerini ve birbirlerine küfürlü sözler söylediklerini görüp duyduğunu beyan ettiği, yargılama neticesinde Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/03/2018 tarihli ve 2017/406 esas, 2018/214 sayılı kararıyla, silahla tehdit suçundan sanığın, "tüm dosya kapsamı itibariyle olayın oluş şekli ve mahkememizin kabulüne göre; olay günü yukarıda katılanın ... Mahallesinde bulunan ... ... önüne aracını park ettiği, marketten çıktıktan sonra aracının kapısını açarken aynı yerde yanında park halinde bulunan sanığa ait aracın dikiz aynasına çarptığı, araçtan çıkan sanık ile katılan arasında bu sebeple yaşanan tartışma sırasında sanığın "ben sana gösteririm şimdi" diyerek araç torpidosundan çıkardığı ruhsatlı tabancasını katılana doğrultmak suretiyle üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığından eylemlerine uyan ve hüküm kısmında gösterilen kanun maddeleri gereğince cezalandırılması yoluna gitmek gerekmiştir. İddia, savunma, katılanın soruşturma aşamasındaki anlatımları, bu anlatımları kısmen doğrulayan kolluk tarafından tutulmuş 04/05/2017 tarihli olay, CD inceleme ve araştırma tutanağı ile tanıklar ... ile ... beyanları, olaya ilişkin düzenlenen tutanaklar,ile dosyada mevcut bütün bilgi ve belgelere göre, sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olduğundan; sanık her ne kadar üzerine atılı suçlamayı inkar etmiş, üzerine kayıtlı taşıma ruhsatlı tabancası olmasına rağmen bu tabancayı olay günü iddia edildiği şekilde kullanmadığını ve katılanı tehdit etmediğini beyan etmişse de tanıklar ... ile ... beyanları ile olay, CD inceleme ve araştırma tutanak içeriğinin örtüşüyor olması, tutanakta sanık ile katılan arasında yaşananların net bir şekilde görünmediği belirtilse de tanık ..."nın sanığın elinde silah gördüğünü beyan etmiş olması, sanığın da üzerine kayıtlı taşıma ruhsatlı tabancası olduğunu beyan etmiş olması, olay tarihi öncesinde birbirlerini tanımadıkları anlaşılan katılanın, sanığın silahı olduğunu bilmesinin veya olaydan sonra araştırmasının hayatın olağan akışını uygun olmaması karşısında olayın oluş şekli ile bağdaşmadığı anlaşılan tanık ... beyanına Mahkememizce itibar edilmemiştir." şeklindeki gerekçeyle TCK"nın 106/2-a, 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, adli emanette kayıtlı bulunan ve suçta kullanılan bir adet tabancanın anılan Kanun"un 54. maddesi uyarınca müsaderesine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, karara karşı sanık müdafiince, sanığın beraat etmesi gerektiği yönündeki itirazı üzerine, mercii Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 14/04/2018 tarihli ve 2018/489 değişik iş sayılı kararıyla "sanık ... hakkında hükmolunan cezanın nevi ve süresine, mahkemenin takdir ve kabulüne göre; Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/03/2018 tarih, 2017/406 Esas, 2018/214 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı" şeklindeki gerekçeyle itirazın reddedildiği, sanık müdafiince kesin nitelikteki mercii kararına karşı kanun yararına bozma başvurusunda bulunulması için 08.06.2018 tarihli dilekçe verilmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 26/10/2018 gün ve ...-Kyb sayılı yazısıyla, kanun yararına bozma yoluna gidilmediğinin bildirildiği, anılan Kurumun 11.02.2020 tarihli yazısıyla, Av. ... imzalı 10.02.2020 tarihli kanun yararına bozma talebini içeren dilekçe ve eklerine göre düşünce yazısı da eklenerek dosyanın gönderilmesinin istenilmesi üzerine, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2020 gün ve 2020/24 Muh. sayılı kanun yararına bozma yoluna gidilmesine gerek olmadığı hususundaki yazısıyla, dosyanın Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"ne gönderildiği ve anılan Kurumca kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında; yukarıda özetlenen sanık, müşteki ve tanık anlatımlarına göre, olayın çıkış nedeni ve gelişimi üzerinde durularak, sonucuna göre sanık hakkında TCK"nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmadığı belirlenmiştir.
    Yargıtay incelemesi sırasında saptanan yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedeni, Kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen Kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir.
    Kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılması, yapılan açıklamalar ışığında olanaklı bulunmamaktadır.
    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1-Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
    2-Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 01/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi