10. Hukuk Dairesi 2020/2944 E. , 2020/7019 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında 1.4.1997 tarihinin Bağ-Kur sigortalı başlangıcı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, .... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
...Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davanın, talep konusu dönem yönünden 5510 sayılı Yasanın geçici 18. maddesi dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken Bölge Mahkemesince, hükmün gerekçe kısmında hukuki yarar yokluğu yönünden değerlendirme yapılarak karar verilmesi bozma nedenidir.
Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Bam Dairesinin gerekçe kısmında yer alan "... davacı, dava dilekçesinde " sigortalılık başlangıç tarihinin 01/04/1997 olarak tespitine karar verilmesini talep etmiş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de "davacının Bağ - Kur sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde" hukuki yararı bulunmamaktadır. Yukarıda yer alan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile davanın niteliği ve hukuksal sonuçları da dikkate alınarak, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde hukuki yarar bulunmadığından, davanın dava şartı (hukuki yarar) yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek ret kararı verilmesi isabetli olmamıştır. Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK"nun 355 maddesi ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve 6100 sayılı HMK"nın 114/1-h ve 115.maddelerine göre davanın dava şartı (hukuki yarar) yokluğundan usulden reddine ..." ve Bam Dairesinin kararının Hüküm kısmında yer alan “A)Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile .... İş Mahkemesi"nin 19/10/2018 tarihli, 2016/348 Esas - 2018/246 Karar sayılı kararının HMK"nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
1)Davanın 6100 sayılı HMK"nın 114/1-h ve 115.maddelerine göre dava şartı (hukuki yarar) yokluğundan usulden reddine,
2)Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40 TL karar harcından peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3)Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5)Davalı Kurum kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Kuruma verilmesine,
B)İstinaf Kanun yoluna başvuru nedeniyle;
1)İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 54,40 TL karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
2)İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan 68,30 TL istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinafa başvurmayan taraf lehine avukatlık ücreti verilmesine yer olmadığına,
4)Karar kesinleştiğinde, artan gider avansı var ise yatıran tarafa iadesine,….” rakam ve sözcüklerinin silinerek yerine “...1479 sayılı Yasa"ya 4956 sayılı Yasa ile eklenen Geçici 18. maddesinde; bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı, ancak bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıklarının, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak prim borçlarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde ödemek kaydıyla bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir. 4956 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 02/08/2003 tarihine kadar tescilleri, prim ödemeleri veya tescil başvuruları yoksa aynı tarihten sonra sadece aynı yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen geçici 18. maddeye göre vergide kayıtlı olan süreleri için borçlanma haklarını kullanarak sigortalılık süresi elde edebilirler. Geçmişe yönelik hizmetlerini tespit ettiremezler. 02/08/2003 tarihinden önceki tarihte Kuruma tescil edilmiş, giriş bildirgesi vermiş veya bir şekilde kendi adına tescil isteği yerine geçecek şekilde prim ödemiş olan ve 1479 sayılı Yasa kapsamında kendi adına veya hesabına bağımsız çalışanlar, 20/04/1982 tarihinden itibaren vergi kaydına dayalı olarak, 22/03/1985 tarihinden itibaren de vergi, esnaf sicili veya meslek kuruluşu kayıtlarına dayalı olarak sigortalılıklarının tespitini isteyebilirler. Davacının 4.10.2000 tarihi öncesi oda kaydı ve vergi mükellefiyetinin olması nedeni ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi kapsamında sigortalı sayılması gerekir ise de davacının zorunlu sigortalılık koşullarına sahip olduğu dönemde ve 1479 sayılı Kanunun Geçici 18. maddesinde belirtilen sürede zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak tescili yönünde herhangi bir talebinin bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.” ve hüküm kısmına “ 1-) ...Mahkemesi"nin 19.10.2018 tarih, 2016/348 Esas ve 2018/246 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-) İstinaf Kanun yolu yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.