Esas No: 2019/567
Karar No: 2021/1056
Karar Tarihi: 04.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/567 Esas 2021/1056 Karar Sayılı İlamı
T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/567 Esas
KARAR NO : 2021/1056
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/06/2012- İlk Karar T.19/02/2015
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/11/2021
Mahkememizden verilen 19/02/2015 tarih ve ... Esas, ... Karar sayılı kararının Yargıtay ... Hukuk Dairesinin 04/04/2019 tarih ve ... Esas, ... Karar sayılı ilamı ile bozulduğu görülmekle yukarıdaki esasına kaydı yapılan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, 19/06/2012 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğünün ... E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı borçlunun itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, müvekkili şirketin davalı şirketten 2.923.802,48.-TL cari hesap alacağının bulunduğu, davalının kötü niyetli olarak borca itiraz ettiği, yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde bu durumun açıklığa kavuşacağı, davalı şirkete gönderilen ihtarname ile cari hesap alacağının 500.000,00.-TL’lik kısmının temlik edildiği, temlik alan şirkete ödeme yapıldıysa bilgi verilmesinin talep edildiğini, ancak davalının gönderdiği ihtarname ile borcu kabul etmediği, ayrıca davalı şirketin gönderilen ihtarnameden sonra tasfiyeye girdiği, davalının kötü niyetli olduğundan bahisle itirazın iptali ve takibin devamına, davalının kötü niyetli itirazı nedeniyle alacağın % 40 ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili, 07/09/2012 havale tarihli cevap dilekçesinde özet olarak; müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığı, icra takibine geçilmeden önce davacının gönderdiği ihtarname ile cari borcun bir kısmının temlik edildiği ve temlik alana ödeme yapılıp yapılmadığının bildirilmesini istediği, buna karşılık müvekkilinin gönderdiği ihtarname ile böyle bir borcun bulunmadığı ve alacak dayanağı belgelerin bildirilmesinin istendiği, akabinde ise davacının gönderdiği ihtarname ve ekinde gönderdiği cari hesap ekstresi ile 2.923.802,48.-TL alacak iddiasında bulunduğu, buna karşın müvekkilinin gönderdiği ihtarname ile ekstre içeriğine ve borca itiraz edildiği, bunun üzerine davacı tarafından icra takibi başlatıldığı, müvekkili ve davacı şirket ortaklarının davacı şirket içinde ortak işler yaptığı, ancak bu ortaklıktan müvekkili şirketin ve ortaklarının ciddi zarara uğraması nedeni ile bu ortaklığa son verildiği, ayrıca müvekkili şirketin davacı şirkete borcu olmadığı gibi aksine alacaklı olmasına rağmen taraflar arasında akdedilen ortaklık protokolleri hesap mutabakatı ve ibraname gereğince davacıdan alacağını sildiği, davacının iddiasının aksine müvekkili şirketin 16.11.2011 tarihinde alınan genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiği, gerekli ilanların yapıldığı, yapılacak tetkikat neticesinde davacıya borçlu olmadığının ortaya çıkacağından bahisle, davacının haksız davasının reddi ile davacının % 40' tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, masraf ve avukatlık ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesi savunmuştur.
Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyasına göre; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu aleyhine 18/04/2012 tarihinde cari hesap alacağından kaynaklanan 2.923.802,48 TL asıl alacak ve 38.450,01 TL işlemiş faiz olmak üzere 2.962.252,49 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı-borçluya ödeme emrinin 19/04/2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun 24/04/2012 tarihinde icra takibine, borca, faize ve fer'ilerine itiraz ettiği, takibin durduğu, itirazın yasal yedi günlük süre içinde yapıldığı, işbu itirazın iptali davasının da yasal bir yıllık süre içinde açıldığı tartışmasızdır.
Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlığın ibranamenin düzenlendiği 06/03/2009 tarihi itibari ile davalı şirketin, davacıya kayden borçlu gözüküp gözükmediği, bu ibranameye rağmen taraf şirketlerin birbirlerinden karşılıklı alacaklı gözüküp gözükmediği,takip tarihi itibari ile taraflar arasında önceye dayalı ilişki neticesinde takip belgesinde belirtilen borç miktarının, tarafların ticari defter ve kayıtları gözetildiğinde devam edip etmediği,davalı şirketin dayandığı, 06/03/2009 tarihli yazılı ibraname belge içeriği ve kasaya alınan 06/03/2009 tarihli ibraname aslı ekindeki "mutabıkız" yazılı belge aslı, yine diğer "senet ve çek teslim bordrosu", “ortaklık sözleşmeleri" bir bütün olarak ortaklık sözleşmeleri, akabinde bu belgeyi senedin düzenlendiği tarihi itibari ile imzalayan davacı şirketin eski temsilcilerinin beyan içerikleri ve mevcut dosya kapsamı ile davacının bu belgelerin hayatın olağan akışına aykırılık iddiası nedeni ile itibar olunamayacağı yönündeki beyanı karşısında, bu ibraname belgesi içeriğinin muhasebesel yönden taraflar arasındaki alacak ve borç ilişkisinin sona ermesine etkisi, yazılı ibranamenin varlığına itibar etmeyi engelleyecek şekilde tarafların ticari defter ve kayıtlarında, muhasebesel bir bilginin, icra takip tarihi öncesi bulunup bulunmadığı bu çerçevede davacının muhasebesel olarak alacak miktarının devam edip etmediği hususlarında 03/07/2013 tarihinde inceleme yapılmasına dair karar oluşturulmuştur.
Bilirkişi kurulunun 18/11/2013 tarihli raporuna göre; her iki tarafın ihtilaflı olan 2008 yılına ait ticari defterleri usulüne uygun tutulmadığından, taraflar lehine ve karşı taraf aleyhine delil niteliğinde olmadığı, davacıya ait 2009 yılı ticari defter kayıtlarının usulüne uygun olarak tasdik ettirilmiş olduğu anlaşılmakla birlikte, ticari defter kayıtlarının dayanakları ibraz ve bilirkişi incelemesine sunulmuş durumda olmadığından devreden alacak miktarı yönünden davalı şirket aleyhine delil olarak kabul edilmesi mümkün görülmediği, dosyaya ibraz edilen kayıt ve belgeler ile tarafların defterlerindeki aleyhe kayıtlarda dikkate alınmak suretiyle 06/03/2009 ibraname tarihi itibariyle belirlenen davacı alacağının 505.458,00.-TL olduğu, davacı tarafa ait ticari defter kayıtlarının taraflar arasındaki mahiyetinin yukarıda açıklanan ortaklık ilişkisini teyit ettiği,ibranamenin, taraflar arasındaki ilişki ve tespit edildiği bildirilen davacı şirketin alacak miktarı itibariyle 06/03/2009 tarihinde düzenlenmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun düşüp düşmediği hususunda mevcut deliller itibariyle kesin bir beyanda bulunulmasının mümkün olmadığı, ibranamenin varlığına itibar edilmesi halinde davacının takip tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği asıl alacak tutarı 505.458,00.-TL işlemiş faiz tutarı ise 5.161,90,-TL olarak hesaplandığı açıklanmıştır.
Davacı vekilinin 02/12/2013 tarihli dilekçesinin 1. sayfasının 1. maddesi değerlendirildiğinde, gerekli incelemenin yapılarak bilirkişi raporunun 17. sayfasındaki belirlemeler karşısında ibranamenin adı geçen 02/12/2013 tarihli dilekçeye eklenen belgeler çerçevesinde muhasebesel açıdan hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı kriterinin muhasebenin temel ilkelerinden olan <
Bilirkişi kurulu 11/02/2014 tarihli ek raporda ise; davacının defterlerinde 06/03/2009 ibraname tarihi itibariyle davalıdan 2,921.422,48.-TL alacaklı durumda olduğu, incelenen davacı defterlerinde 06/03/2009 tarihli ibraname ile ilgili herhangi bir kayıt bulunmadığı, davalının ise defterlerinde 06/03/2009 ibraname tarihi itibariyle davacıdan 473.537,45.-TL alacaklı durumda olduğu, akabinde 03/06/2009 tarihinde yaptığı virman kaydı ile hesap bakiyesini kapattığı, virman kaydının görüldüğü “ibraname” kavramının Borçlar Hukuku hükümleri çerçevesinde kabul edilmiş olup, vergi kanunlarındaki karşılığı ise “Vazgeçilen Alacaklar” olarak yer aldığı, bu kapsamda, yukarıda yer aldığı üzere, davalı şirket ticari defterlerinde 06.03.2009 ibraname tarihi itibarıyla davacıda 473.537,45TL alacaklı durumda olduğu, akabinde 03.06.2009 tarihinde “mutabakat gereği yapılan virman açıklaması ile yaptığı, virman kaydı ile hesap bakiyesini kapatmış olmasının olağan görüldüğü, davalı şirkete ait 2009 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesine göre 473.537,75-TL tutara karşılık hesabı ayırmadığı, davacı vekilinin, gerek derdest davanın ve gerekse ceza davasındaki fiilin davacı şirkete zarar vermek kastı ile hareket edildiği hususunu gösterdiğini iddia ettiği, derdest dava ile ceza davası arasında bilirkişi incelemesi kapsamına göre sonucu değiştirecek bir ilişki tespit edilemediği sonuç olarak 06.03.2009 tarihli ibranamenin taraflar arasındaki uzun süreli ilişkilerin karmaşıklığı da dikkate alınmak suretiyle; muhasebe tekniği ve ilkeleri çerçevesinde hayatın olağan akışına uygun olduğunun kabul edilmesi gerektiği, Küçükçekmece .. Sulh Ceza Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasındaki iddiaların derdest davadaki sonucu değiştirebilecek nitelikte görülmediği açıklanmıştır.
Davalı şirketin dayandığı 06/03/2009 tarihli <
06/03/2009 tarihli “ibraname” başlıklı belgeyle yapılan ibranın, takip konusu alacağı kapsamadığı yönündeki iddia karşısında ispat yükü TMK’nın 6. maddesi uyarınca bu yönde iddiada bulunan davacı şirkete aittir. Adı geçen ibranın kapsamını tayin bakımından tarafların isticvabı önem taşıdığından mahkememizce davalı şirketin hali hazırdaki temsilcisinin beyanına başvurulmuş, daha da önemlisi davacı şirketin 06/03/2009 tarihi itibariyle temsilcisi konumunda olan kişilerin beyanlarına ayrıntılı olarak başvurulmuştur. Davacı şirketin adı geçen ibranamenin düzenlendiği tarih itibariyle yetkili temsilcisi konumunda olan kişiler yer, zaman ve olaylara dayalı beyanlarında ibranamenin gerçek bir belge olduğu, altındaki imzaların kendilerine ait olduğu ve ibraname ile taraf şirketin 06/03/2009 tarihi itibariyle birbirini ibra ettikleri yönünde açık beyanda bulunmuşlardır. Esasen davalı şirketin 06/03/2009 tarihi itibariyle hesap bakiyesi ile takip tarihindeki hesap bakiyesi aynı olup bu durum ibraname tarihinden sonra davacı lehine bir alacak hakkının olmadığını göstermektedir. O halde ibraname takip tarihi itibariyle davalı lehine sonuç doğurduğunu göstermektedir.
06/03/2009 tarihli “ibraname” başlıklı ibra niteliğindeki belgenin ne amaçla düzenlendiği, kapsamının ne olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde hangi tarihe kadar borç alacak ilişkisinin ibra kapsamına alındığı açıkça düzenlenmiştir. Bu kapsamda takibe konu miktarın ibraname kapsamında bulunduğu ispatlanmıştır. Kaldı ki davacı vekilinin dilekçelerin verilmesi aşamasında iddiaları ile ve dayandığı vakıalarla HMK uyarınca bağlı olduğu gözetildiğinde davacının ibranamenin gerçeğe aykırı olduğu ve sonradan düzenlendiği yönündeki iddiası HMK. m. 201 ve devamı maddeleri gözetildiğinde yazılı belgenin aksini ortaya koyan beyanlardır. Oysaki genel ispat kuralları uyarınca davacının adı geçen yazılı belgeyi hükümden düşürmek için yazılı belge sunması esastır. Zaten ibranamenin düzenlenmiş olduğu tarih itibariyle davacı şirketi temsil etmeye yetkili olan ... ve ... adı geçen ibranamenin gerçek bir ibraname olduğunu, gerçek bir belge olduğunu, gerçeği yansıttığını, davacı şirketin o tarihteki iradesinin ibranameye yansıtıldığını açıkça bildirmişlerdir. Muhasebenin temel kuralı gereği <> esastır. Bu kural gereği şirketler uzun süreli yatırım yapabilir ve/veya borç sorumluluğuna girebilir. O halde ticari işletmeyi temsil eden kişilerin görevli ve yetkili oldukları zaman diliminde düzenlemiş oldukları belgeler temsilcisi oldukları şirketin lehine veya aleyhine sonuç doğurmalıdır.
Güven nazariyesi gereği temsilcinin bir an için şirketin zarara uğramasına yol açan işlemde bulunması, şirketle hukuki ilişkiye giren işletme açısından önem arzetmez. Zira dış ilişkide yani somut olayda davalı şirket ile davacı şirket arasında imzalanan ibraname geçerlidir. Bu noktada davacı şirket adına 06/03/2009 tarihli ibranameyi düzenleyen şirket temsilcilerinin hukuka aykırı işlem yaptıkları yönündeki iddia ancak şirket tüzel kişiliği ile belgenin düzenlendiği tarihteki şirket temsilicileri arasındaki iç ilişkinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olup, dış ilişkide davalıyı hukuken ilgilendirmemektedir. Bu noktada davacı şirketin dilekçelerdeki iddiaları kendi içinde bir değer taşımakta ise de bu iddiaları açıkça inkar eden davalı şirket aleyhine sonuç doğurucu nitelikte değildir.
Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere 06/03/2009 tarihli ibra belgesinin muvazaalı, danışıklı ve geçersiz olduğuna yönelik iddia, mevcut açıklamalar, kanun hükümleri ve Yargıtay kararlarına göre (Yargıtay .... Hukuk Dairesinin .. E. Sayılı Kararı) hukuken itibar edilebilir nitelikte olmayıp adı geçen belgenin geçerliliği asıldır. Bunun aksinin yazılı belge ile veya delil başlangıcı ile ispatlanamadığı gibi davacı yemin teklif etme hakkını dahi kullanmamıştır.
Bu arada davacı şirketin basiretli tacir olarak 06/03/2009 tarihli ibraname tarihi itibariyle 2.921.422,48-TL alacaklı olduğunu beyan etmesine rağmen takip tarihine kadar bu borcun tahsiline ilişkin takip yapmaması ve yaklaşık üç yıl geçtikten sonra bu borcun ödenmesi için 13/03/2012 tarihi itibariyle ihtarname çekmesi, davacı şirketin limited şirket olması, alacak miktarının büyüklüğü, ibraname belgesinin içeriği gözetildiğinde ibraname belgesinin benimsendiğini ortaya koymaktadır. Zira hayatın olağan akışında basiretli bir tacirin ticari büyüklüğüne göre yüksek sayılacak bir tutarı üç yıl boyunca nedensiz olarak talep etmemesi, mevcut açıklamalar ve tespitler gözetildiğinde yukarıda açıklanan delillerden çıkartılan yargı ile uyum içindedir.
Esasen hazırlanan bilirkişi raporunda da davalı şirket defter ve kayıt içeriklerinin davalı aleyhine içerik taşımadığı, hatta davalı şirketin ibraname gereği yaptığı virman sonucunda davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı da açıklığa kavuşmuştur. Tüm bu durumlar karşısında davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının içeriğinin, davacıyı doğrulayıp doğrulamaması veya açılış kapanış onaylarının doğru olup olmaması , mevcut gerekçeler karşısında önem de arzetmemektedir. Bu nedenle bu konuda davacı şirketin defter ve kayıtlarının TTK ve VUK çerçevesinde usulsüz düzenlenip düzenlenmediği önem arzetmediğinden bu konuda ayrıca bir ek rapor alınmasına dahi gerek duyulmamıştır.
ÖNCEKİ HÜKÜM:
Mahkememizden verilen 19/02/2015 tarih ve ... Esas, ... Karar sayılı kararı ile yapılan açıklamalar karşısında davacının davası ispatlanamadığından davasının reddine, davacının kötü niyetli olarak takip yaptığı ispatlanmadığından davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay .. Hukuk Dairesinin 04/04/2019 tarih ve ... Esas, ... Karar sayılı ilamı ile,
" Davacı ... Alüminyum Lev. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. ... ile davalı Tasfiye Halinde .... Metal San. ve Paz. A.Ş. vekili Av. ... arasında görülen dava hakkında Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 19.02.2015 gün ve ...-... E.- K. sayılı davanın reddine dair hükmün onanmasına ilişkin Dairenin 04.07.2017 gün ve ... - ... E.-K. sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla yapılan inceleme sonunda;
Mahkemece hükme esas alınan 6.3.2009 tarihli adi şekilde düzenlenmiş ibranamede .... Aliminyum...Ltd.Şti.'ni temsilen çift imza atılmıştır. Bu şirketin temsili ile ilgili 22.7.2008 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlanan kararda şirketi temsile yetkili kişiler A grubu ve B grubu olarak ikişer kişi belirlenmiş, şirketi bağlayan bir imzanın oluşması için A grubundan bir kişi B grubundan bir kişi olmak üzere iki imzanın bulunmasının şart olduğu belirtilmiştir. Anılan ibranamedeki imzalar A grubundan ... ile B grubundan ...’e aittir. B grubundan imza atan ... 6.3.2009 ibraname tarihi itibariyle lehine ibra verilen ... Metal A.Ş'nin ortağı ve yönetim kurulu üyesidir. Bu durumda bu şahsın ... Aliminyum...Ltd. Şti. aleyhine verdiği ibraname imzası kendisinin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu diğer şirket lehine bir işlem olup bu husus çifte temsilin kötüye kullanımı olduğundan ... Aliminyum....Ltd. Şti.'yi bağlamayacaktır. Bu nedenle ibranamenin batıl olduğuda açıktır. Zira temsilcinin kendisiyle işlem yapması kural olarak yasaktır. Temsilcinin izinsiz olarak kendisiyle yaptığı işlem sakat bir işlemdir. Bu işlem temsil olunanı bağlamaz. Özenli bir temsilci, iyiniyet ve sadakat borcu gereği, temsil ettiği şirketin çıkarına aykırı olarak bir işlem yaparsa bu işlem kural olarak temsil görevinin dışında kalır. (Bkz:...) Bu durumda .... Aliminyum...Ltd. Şti. için atılan geçerli tek imza ...'ın imzası olup tek imza ile bu şirketin temsili söz konusu değildir. Bu itibarla ibraname davacı şirketi bağlamayacağından davanın bu ibraname bağlamında çözümlenmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan ... Aliminyum....Ltd. Şti. temsilcisi ... 30.06.2010 tarihli devir ve temlik sözleşmesi ile 6.3.2009 tarihinde ... Alinminyum...Ltd. Şti.'nin yetkilisi olarak ibra ettiği alacağı, bu kere aynı şirketten yetkilisi olduğu ... Aliminyum ...Ltd. Şti. lehine 500.000 TL’lik bölüm için temlik almıştır. Temlik eden ve temlik alan şirketlerin Limited Şirket olması ve ...'ın temlik eden şirketin eski yetkilisi ve temlik alan şirketin o andaki yetkilisi olması karşısında temlik olan alacağın ibra edilmiş olduğunu bilebilecek durumda olduğundan bu durumun da çelişkili olduğu dikkat çekmektedir.
Bu itibarla 1.paragrafta belirtilen nedenle 6.3.2009 tarihli ibraname geçerli olmadığından mahkemece bu ibranameye değer verilemeyeceği kabul edilerek davacının davalıdan alacağı olup olmadığının saptanması için tahkikata devam edilip toplanacak deliller doğrultusunda sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi bu kararın Dairemizce yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulması gerekirken onanması da yerinde görülmediğinden davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 04.07.2017 gün ve ...-... E.-K. sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
BOZMA SONRASI YAPILAN YARGILAMA:
Davacı vekili bozma ilamına uyulmasını, davalı vekili ise, mahkemenin önceki kararında direnilmesini talep etmiştir.
Usul ve yasaya uygun Yargıtay ... Hukuk Dairesinin 04/04/2019 tarih ve ... Esas, ... Karar sayılı ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı uyarınca; Yargıtay bozma ilamındaki gerekçe ile tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, taraf defter ve belgelerinin incelenmesi suretiyle taraf şirketlerin birbirlerinden karşılıklı olarak alacaklı gözüküp gözükmediği, varsa alacak miktarının tespiti hususunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınmasına karar verilmiş, 08/09/2020 tarihli raporda özetle; davacı tarafından sunulan ticari defterlerden ara tasdiklerin süresinde yapılmaması nedeniyle 2008 ve 2009 yılları defterlerin sahibi lehine delil niteliğine haiz olmadığı, 2010, 2011 ve2012 yılları defterlerinin ise sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, Davalı tarafından sunulan ticari defterlerden kapanış tasdikleri ile 2011 yılı kebir defterinin açılış tasdikinin süresinde yaptırılmaması nedeniyle 2008, 2009, 2010 ve 2011 yılları defterlerin sahibi lehine delil niteliğine haiz olmadığı, 2012 yılları defterlerin ise sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, yapılan mali inceleme sonucunda iki senaryo ile hesaplama yapıldığı, ilk Senaryoda Mahkemece hukuki açıdan davacı tarafından davalıya Firma Çeki Tevdi Bordroları ile teslim edilen çek bedellerinin davacı tarafından talep edilebileceği yönünde karar verilmesi halinde davacının davalıdan talep edebileceği tutar 2.523.179,53 TL asıl alacak ve 25.767,54 TL işlemiş faiz talep edebileceği, senaryoda Mahkemece hukuki açıdan davacı tarafından davalıya Firma Çeki Tevdi Bordroları ile teslim edilen çek bedellerinin davacı tarafından talep edilemeyeceği yönünde karar verilmesi halinde davacının davalıdan talep edebileceği tutar 505.458,00 TL asıl alacak ve 5.161,90 TL işlemiş faiz talep edebileceği, sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
Bunun üzerine davacı vekilinin 02/12/2013 tarihli dilekçesinin 1. sayfasının 1. maddesi değerlendirildiğinde, gerekli incelemenin yapılarak bilirkişi raporunun 17. sayfasındaki belirlemeler karşısında ibranamenin adı geçen 02/12/2013 tarihli dilekçeye eklenen belgeler çerçevesinde muhasebesel açıdan hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı kriterinin muhasebenin temel ilkelerinden olan <
Bozma İlamı uyarınca; Yargıtay Bozma İlamındaki gerekçe ile tüm dosya kapsamında dikkate alınarak, taraf defter ve belgelerin incelenmesi suretiyle taraf şirketlerinin birbirlerinden karşılıklı alacaklı gözüküp gözükmediği, varsa alacak miktarının tespiti ile Tarafların itirazlarının tek tek değerlendirilmesi ve önceki ara kararlar uyarınca tarafların ticari kayıtlarını inceleyerek tüm dosya kapsamı itibarı ile gerekçeli takip tarihi itibarı ile tarafalar arasında önceye dayalı ilişki kapsamı itibarı ile gerekçeli takip tarihi itibarı ile taraflar arasında önceye dayalı ilişki neticesinde takip belgesinde belirtilen borç miktarının tarafların ticari defter ve kayıtları incelenerek takip tarihi ile davacının alacağının miktarı ve ihtarnameler incelenerek işlemiş faiz hak edip etmediği varsa miktarın tespiti için hüküm kurmaya ve denetime elverişli ayrıntılı bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, 06/04/2021 tarihli raporda özetle; yanlar tarafından ibraz edilen 2008-2012 yılı ticari ticari defter kayıtlarının birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, ticari defterlerinin yanların lehine delil niteliğinin sayın mahkemenin takdirlerinde olduğu, yanlar arasında, davacı tarafından davalıya muhtelif alüminyum disk malzemeleri temini ve ağırlıklı olarak çek yolu şile finansman sağlama gibi değişik kalemlerde mal ve hizmet verilmesi şeklinde ticari ilişki kurulduğu, davacı ticari defterlerinde, icra takip tarihinde davacı ... Alüminyum Levha Tic.Ltd.Şti’nin, davalı ... Metal San. Paz.A.Ş.’den 495.422,78 TL Alacaklı olduğu, icra takibinde asıl alacak olarak 2.923.802,48 TL’nin tahsili talep edildiği, ancak tarafımızdan yapılan tespitlerle , davacının bu aşamada 495.422,78 TL alacaklı olabileceği, tarafların ticari defterlerinde yer alan Çek Alacak ve ödeme kayıtlarının ancak çek görsellerinin tarafımıza ibrazı ve/veya banka kayıtları ile çeklerin tamamının ödenip ödenmediğinin tespiti ile sonuçlandırılabileceği, davacının alacağının 2008-2010 tarihleri arasındaki finanasal ve cari hareketlerden kaynaklandığı, davacı alacağının kabulü halinde, icra takip tarihinden önce 5.059,42 TL işlemiş faiz talep edilebileceği, sayın mahkemenizin takdirlerinde olduğu, icra takip tarihinden sonra talep edilen ticari temerrüt faizi oranının, 3095 Say. Kanunla tacirler arasında uygulana faiz oranı olduğu ve dolayısıyla uygun olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
13/08/2021 tarihli ek raporda özetle; tarafların 2008-2009 yılları arasında girift ve karmaşık ortaklık yapıları ile aynı adreste faaliyet göstererek ortak muhasebe tutmaları neticesinde yapılan işlemlerin birtakım ortaklık protokolleri çerçevesinde objektif belgelere dayandırılmadan yapıldığı heyetimizce gerek Kök raporda gerekse ek raporda izah edilmeye çalışıldığı, işbu söz konusu işlemlerin ise ... Alüminyum tarafından ticari ilişki çerçevesinden uzak olduğu ve faturalandırılan işlemlerin tarafların kayıtlarında ortak olarak gözüken .... Alüminyum ödeme kayıtlarından çok daha az olduğu için kök raporda .... Alüminyum Şirketinin ... Metal Şirketini finanse etmek üzere çalıştığı kanaatine varıldığı, bununla birlikte yanların ticari kayıtların tutulduğu ticari defterlerin ispat vesikasına haiz olmadığı görülmekle yanların lehine delil olarak olma özelliğini, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, taşımadıkları, diğer taraftan 2.017.720,93 TL toplam bedelde, davacı tarafından davalıya ıslak kaşe imzalı Bordrolar mukabilinde teslim ettiği çeklerin ödendiğine ait banka ekstresi, banka dekontu gibi hiçbir belge ibraz edilememiş aynı zamanda davalı tarafından da söz konusu çeklerin ödenmediğine dair bir belge de ibraz edilemediği, tarafların bugüne kadar banka kayıtlarının tümünü ekstre halinde dosyaya ibraz etmedikleri , işbu sebeple Mahkemenin 06.04.2021 tarihli duruşma ara kararına istinaden Bankalarda yerinde inceleme yapılmış ancak çeklerin ödendiğine dair Kök rapor tespitleri haricinde bir sonuca ulaşılamadığı, davacı tarafından ibraz edilen ve davalıya ıslak kaşe imzalı bordrolar mukabilinde teslim ettiği çeklerin kabulü halinde rapordaki Tablo 1 yer aldığı şekilde davacının alacak miktarı 2.513.143,71 TL + 25.665,05 TL işlenmiş faiz olmak üzere 2.538.808,76 TL olarak, mahkeme davacı tarafından ibraz edilen ve davalıya ıslak kaşe imzalı bordrolar mukabilinde teslim ettiği çeklerin ödendiğine dair ispat vesikasına haiz olmadığı kanaatine göre ise kök raporda belirtildiği üzere davacının 495.422,78 TL talep edebileceği, davacı alacağının kabulü halinde, icra takip tarihinden önce 5.059,42 TL işlemiş faiz talep edilebileceği, icra takip tarihinden sonra talep edilen ticari temerrüt faizi oranının, 3095 Sayılı Kanunla tacirler arasında uygulana faiz oranı olduğu ve dolayısıyla uygun olduğu şeklinde hesaplandığı bildirilmiştir.
21/10/2021 tarihli ek raporda özetle; tarafların 2008-2009 yılları arasında girift ve karmaşık ortaklık yapıları ile aynı adreste faaliyet göstererek ortak muhasebe tutmaları neticesinde yapılan işlemlerin birtakım ortaklık protokolleri çerçevesinde objektif belgelere dayandırılmadan yapıldığı heyetimizce gerek Kök raporda gerekse ek raporda izah edilmeye çalışıldığı, işbu söz konusu işlemlerin ise .... Alüminyum tarafından ticari ilişki çerçevesinden uzak olduğu ve faturalandırılan işlemlerin tarafların kayıtlarında ortak olarak gözüken ..... Alüminyum ödeme kayıtlarından çok daha az olduğu için kök raporumuzda ... Alüminyum Şirketinin .... Metal Şirketini finanse etmek üzere çalıştığı kanaatine varıldığı, bununla birlikte yanların ticari kayıtların tutulduğu ticari defterlerin ispat vesikasına haiz olmadığı görülmekle yanların lehine delil olarak olma özelliğini, takdiri mahkemeye ait olmak üzere, taşımamakta oldukları, ibraz edilen protokollerin ... Alüminyum Limited Şirketi cari hesap borçlarına ilişkin olduğu, belgeler içeriğinde ... Metal Şirketinin bağlantısının kurulmadığı, İbraz edilen protokol harici çek görüntüleri incelendiğinde ... Aluminyum tarafından .... Metal'e ciro edilen çekler olduğu ve üzerlerinde ... Metal cirosunun bulunmadığı, protokoller mukabilinde iade alınan ve/veya verilen çeklerin tamamına ait görselleri bulunmadığı için ciro silsilesi takip edilemediği ... Metalle bağlantısı kurulamadığı, davacı vekilinin itiraz dilekçesi ekinde sayfa 23'ten başlayan listelerde yer alan ödeme yapıldığı beyan edilen şirketlere ilişkin protokol ve/veya çek görüntüleri ibraz edilmediği için çeklerin ciro silsilesi takip edilememiş olup davacının müzekkere talebinin kabulü halinde işbu listelere ilişkin tespitler yapılabileceği, neticeten mahkemenin takdirine bağlı olarak ; davacı tarafından ibraz edilen ve davalıya ıslak kaşe imzalı bordrolar mukabilinde teslim ettiği çeklerin ödendiğine dair ispat vesikasına haiz olmadığı kanaatine göre ise davacının 541.978,47 TL talep edebileceği, davacı alacağının kabulü halinde, icra takip tarihinden önce 5.534,86 TL işlemiş faiz talep edilebileceği, icra takip tarihinden sonra talep edilen ticari temerrüt faizi oranının, 3095 Say. Kanunla tacirler arasında uygulana faiz oranı olduğu ve dolayısıyla uygun olduğu, ancak yukarıda detayları açıklandığı üzere 2.017.720,09 TL'lik listede yer alıp davacı tarafından ... Metal Şirketi'ne verildiği iddia edilen çeklerin, Davalıya ıslak kaşe imzalı Bordrolar mukabilinde teslim edildiğinin kabulü halinde Davacının Alacak Miktarı Hesap Tablosunda de yer alan davacı alacağı 541 978,47 TL 4*2.017.720,09 — 2.559.699,40 TL olacaktır. Davacı alacağının kabulü halinde, icra takip tarihinden önce 26.140,49 TL işlemiş faiz talep edilebileceği şeklinde hesaplandığı belirtilmiştir.
Toplanan ve sunulan deliler, yapılan yargılama, icra dosyası, alınan kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Huzurdaki davada uyuşmazlık konusunun, Bozma İlamı uyarınca; Yargıtay Bozma İlamındaki gerekçe ile tüm dosya kapsamında taraf şirketlerinin birbirlerinden karşılıklı alacaklı gözüküp gözükmediği, varsa miktarının tespiti ile “Senet ve Çek Teslim Bordrosu” “Ortaklık Sözleşmelerindeki” beyanlar akabinde ,takip tarihi ile davacının alacağının miktarı ve ihtarnameler doğrultusunda işlemiş faiz hak edip etmediği varsa miktarın tespiti hususunda toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce bozma sonrası alına bilirkişi raporları ve tarafların sundukları deliller birlikte değerlendirilmiş olup Yargıtay bozma ilamına uyulması sonucu ... Aliminyum...Ltd. Şti. için atılan geçerli tek imza ...'ın imzası olup tek imza ile bu şirketin temsili söz konusu değildir. Bu itibarla ibraname davacı şirketi bağlamayacağından davanın bu ibraname bağlamında çözümlenmesi mümkün olmadığından bu ibranameye değer verilemeyeceği kabul edilerek davacının davalıdan alacağı olup olmadığının saptanması için bilirkişi raporları dikkate alındığında
Yargılamanın gelinen aşamasında taraflar arasındaki ihtilaf konusundan biri davalı tarafa teslim edilen ancak, defter kayıtlarına işlenmemiş olan 2.017.720,93TL'lik çeklerdir.
Taraflar defter kayıtlara dayanmıştır. Ticari defterlerin öncelikle delil niteliği taşıması içın sahip olması gereken şartlar kanunda sayılmıştır. Bunlar Defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olması, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olması Defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması. Yukarıda sayılan şartları taşıyan ticari defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıması için bazı ek koşulların gerçekleşmesi gereklidir. İş bu davda tasdiklerin süresinde yapılmadığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte yanların ticari kayıtların tutulduğu ticari defterlerin ispat vesikasına haiz olmadığı görülmekle yanların lehine delil olarak olma özelliği taşımamaktadırlar.
Ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, her iki tarafın da defter tutma yükümlüsü olmasına , uyuşmazlığın her iki tarafında defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir işle ilgili olmasına , tutulması gereken tüm defterlerin tutulmuş olmasına, defterlerin usulüne uygun tutulmasına ve onaya tabii defterlerin onaylatılmış olmasına, defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesine, defterlere dayanarak ispat edilmek istenen iddianın da karşı taraf delillerince çürütülememiş olmasına, defterlerine dayanan tarafın yemin etmiş olmasına bağlıdır.(...)
Uyuşmazlık konusu 2.017.720,93 TL toplam bedelli çekler yönünden davacı tarafından Davalıya ıslak kaşe imzalı Bordrolar mukabilinde teslim ettiği çeklerin ödendiğine ait banka ekstresi, banka dekontu gibi hiçbir mahkememize bu zamana kadar geçen süreye rağmen ibraz edilememiş aynı zamanda Davalı tarafından da söz konusu çeklerin ödenmediğine dair bir belge de ibraz edilememiştir.
Ayrıca Bununla birlikte yukarda ayrıntılı olarak tespit edildiği üzere ibraz edilen protokollerin ... Alüminyum Limited Şirketi cari hesap borçlarına ilişkin olduğu, belgeler içeriğinde ... Metal Şirketinin bağlantısının kurulmadığı, İbraz edilen protokol harici çek görüntüleri incelendiğinde ... Aluminyum tarafından ... Metal'e ciro edilen çekler olduğu ve üzerlerinde ... Metal cirosunun bulunmadığı, Protokoller mukabilinde iade alınan ve/veya verilen çeklerin tamamına ait görselleri bulunmadığı için ciro silsilesi takip edilememiş ..... Metalle bağlantısı kurulamamıştır.Bu nedenle davacının itirazları yerinde görülememiştir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(...) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200'ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187'nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190'ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Bu ilkeler ışığında taraflar bugüne kadar Banka kayıtlarının tümünü ekstre halinde dosyaya ibraz etmemişlerdir. Uyuşmazlık noktası devam eden aşamada Davacı tarafından ibraz edilen ve Davalıya islak kaşe imzali Bordrolar mukabilinde teslim ettiği çeklerin ödenip ödenmediği akibetinin ne olduğu ve davacı alacağının bu anlamda ne oranda etkilediğidir. Bozma sonrası atanan ve hükme esas alınan İkinci bilirkişi heyetinden bu anlamda davacının davalıya ıslak Kaşe imzali Bordrolar mukabilinde teslim ettiği çeklerin ödendiğine ait banka ekstresi, banka dekontu gibi hiçbir belge tarafımıza ibraz edilememiş aynı zamanda davalı tarafından da söz konusu çeklerin ödenmediğine dair bir belge de ibraz edilememiş olması karşısında çeklerin ödendiğine dair ispat vesikasına haiz olmadığı kanaati oluşmuş olup davacının 541.978,47 TL talep edebileceği, davacı alacağının kabulü halinde, icra takip tarihinden önce 5.534,86 TL işlemiş faiz talep edilebileceği kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; davalının aleyhine yapılan Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin asıl alacak miktarı olan 541.978,47 TL ve 5.534,86-TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa davacının takip talebindeki miktarı aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, alacak fatura alacağı cari hesap ilişkinden kaynaklanıp likit olduğundan takip tarihindeki icra inkar tazminat oranı dikkate alınarak asıl alacağın %40'ına tekabül eden 216.791,39 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, şartları oluşmaması nedeniyle davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Küçükçekmece ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
-Takibin asıl alacak miktarı olan 541.978,47 TL ve 5.534,86-TL işlemiş faiz üzerinden DEVAMINA,
-Asıl alacağa davacının takip talebindeki miktarı aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren avans faizi İŞLETİLMESİNE,
-Asıl alacağın %40'ına tekabül eden 216.791,39 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
-Şartları oluşmaması nedeniyle davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 37.400,64 -TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 29.178,45 TL harç ile icra aşamasında yatırılan 14.811,20 TL harcın mahsubuna, artan 6.589,01 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvurma harcı, 29.178,45 TL harç ile icra aşamasında yatırılan 14.811,20 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak davacı yararına tayin ve takdir olunan 44.425,67 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın red edilen miktarı dikkate alınarak davacı yararına tayin ve takdir olunan 107.290,30 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından sarfedilen 7.350,00 TL bilirkişi ücreti, 831,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 8.181,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 1.512,09 TL'sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı tarafından sarfedilen 1.050,00 TL bilirkişi ücreti, 74,84 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.124,84 TL yargılama giderinin davanın red oranı dikkate alınarak takdiren 916,93 TL'sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
9-HMK'nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2021
Başkan ...
¸
Üye ...
¸
Üye ...
¸
Katip ...
¸
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.