11. Hukuk Dairesi 2016/12983 E. , 2018/6351 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/04/2016 tarih ve 2014/277-2016/291 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 16/10/2018 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. ... ve Av. ... ile davalı vekili Av. ..."u dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 31/07/2009 tarihli sözleşme ile ... grubuna ait şirket hisselerini davalıya devrettiğini, davalının devirden kaynaklanan borcu ödemeyi bu sözleşme ile taahhüt ettiğini, müvekkilinin kendi taahhütlerini yerine getirmesine rağmen devir bedelinin müvekkiline ödenmediğini, sözleşme gereğince ... tarafından ödeme yapılmaması halinde davalının ödeme garantisi verdiğini ancak ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının dayandığı sözleşmenin müvekkili tarafından imzalanmadığını, fotokopi belgenin delil niteliğinin bulunmadığını, müvekkilinin herhangi bir borcu olmadığını, sözleşme geçerli ve mevcut olsa bile muhatabın ... olduğunu savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının ..."dan aldığı hisselere karşılık, ... hissedarlarına doğrudan ödeme yapması gerektiği yönünde bir anlaşma bulunmadığı, buna ilişkin olarak tarafların imzasını taşıyan bir belgenin varlığının ileri sürülüp kanıtlanamadığı, davacının bu konuda imzasız belgeye dayanmakta ve bu hisse devir sözleşmesi gereğince dava dışı ..."ın kendi hissedarlarına karşı üstlendiği borçtan davalının sorumlu olduğunu iddia etmekte ise de anılan sözleşmenin bağlayıcı olması için en azından davalı imzasını içermesi gerektiği, davalı tarafa yemin teklif edildiği, davalı şirket yetkililerinin belirtilen konuda bir sözleşmenin bulunmadığı yönünde yemin ettiklerinden davacının iddiasının ispatlanamadığı,
kaldı ki davacının dayandığı sözleşmenin geçerli olduğu varsayımında dahi sözleşmenin kapsamı dikkate alındığında içerdiği hükümler itibariyle davacının talep hakkının bulunmadığı, davacının kefalet ve garanti hükümleri çerçevesinde davalının sorumlu olduğu olgusunu ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, hisse devir bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda özetlendiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı ile birlikte aynı şekilde diğer hissedarlar olan ..., ..., ..., ..."ın da hisse devir bedellerinin tahsiline ilişkin başlattıkları icra takiplerine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine her biri için ayrı ayrı itirazın iptali davası açıldığı, tüm davaların konusu ve hukuki dayanağının aynı olduğunun ileri sürülmesi karşısında, her ne kadar mahkemece farklı davacılar tarafından aynı davalıya yönelik olarak açılmış davalar bulunduğu anlaşılmakla birlikte, yakın irtibat bulunmadığından birleştirmelerine yer olmadığına karar verilmiş ise de, aynı sözleşmeye dayalı olarak açılan işbu dava dosyaları getirtilip, aralarında bağlantı bulunup bulunmadığı incelenerek HMK"nın 166. maddesi kapsamında değerlendirme ve işlem yapmak gerekirken birleştirme talebinin yazılı gerekçe ile reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 16/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.