8. Hukuk Dairesi 2010/3078 E. , 2010/6266 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Doğanhisar Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 24.02.2010 gün ve 45/61 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar dava dilekçesinde, 200 ada 53 sayılı parselin esasen ortak miras bırakan ... oğlu ...’den kaldığını, kadastro çalışmaları sırasında sadece mirasçılardan davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini açıklamışlar ve miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ... davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, "5.6.2009 tarihli fenni bilirkişi raporunda ek 2 nolu krokide B harfiyle gösterilen kısım dışında kalan 1708.35/1992.3 payı davalı ... adına, yine ek 2 nolu krokide B harfiyle işaretlenen kısmın dosyada bulunan veraset belgesindeki paylar hesap edilerek 283.95 x 5 / 1992.3 x 25 payın davacılar ..., ... ve ... adlarına ayrı ayrı tesciline, aynı krokide B harfiyle belirlenen kısımdan geriye kalan payın ise, davalı ... adına tesciline" karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve eklemeli zilyetlik hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı biçimde kurulan hüküm infazda duraksamaya yol açmaktadır. Ek 2 nolu krokide B harfiyle gösterilen kısım dışında kalan 1708.35/1992.3 payın davalı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği halde, aynı krokide B harfiyle belirlenen 283.95 x 5/1992.3 x 25 payın sadece üç mirasçı adına ayrı ayrı tesciline, B dışında kalan yerin davalı ... adına tesciline denilmiştir. Hüküm fıkrasının B bendinde açıklanan rakamların özellikle 5 ve 25 sayılı rakamların nereden bulunduğu ve formüle tabi tutulduğu anlaşılamamaktadır. Muris ...’in dosya arasında bulunan Doğanhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/178 Esas, 2009/224 Karar sayılı veraset belgesine göre, mirasçı durumunda bulunan üç davacı ile bir davalı hariç, dava dışında kalan Hülya, Sıdıka, Nesime, Emine ve ... Ökden isimli beş mirasçısı daha bulunmaktadır. Dosyadaki
bilgi ve belgelere göre, 53 nolu parselin bir kısmının davalı ... tarafından amcalarından satın alındığı davacıların keşif tutanağındaki imzalı beyanı ile sabittir. Aynı parselin bir kısmı ise, ortak miras bırakan ...’den kalma olup, tüm mirasçılara ait bulunmaktadır. Dava dışı kalan mirasçıların paylarının ne olduğu konusunda hüküm fıkrasında herhangi bir açıklama yer almadığı gibi gerekçesinde de bir açıklamaya yer verilmemiştir. Hükmün bu haliyle Tapu Sicil Müdürlüğünde infaz edilmesi olanaksız görülmektedir. HUMK. nun 388. maddesinde bir kararda bulunması gereken hususlar tek tek bentler halinde gösterilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında; “…istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir…” denilmektedir. Aynı Kanunun 389. maddesinde ise; verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddütü mucip olmayacak suretle gayet sarih ve açık yazılmalıdır, hükmüne yer verilmiştir. Verilen hükmün bu maddelere uygun olarak düzenlendiği hakların ve borçların açık bir biçimde belirtildiğinden söz edilemez. Doğru, düzgün ve sağlıklı sicil oluşturmak kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemelerce kendiliğinden gözönünde tutulur. Taşınmazın bir kısmı davalı tarafından amcalarından satın alındığına göre, bu hususun açık bir biçimde belirlenmesi, teknik bilirkişice krokisi üzerinde işaret ettirilmesi, 200 ada 53 sayılı parselde ortak miras bırakanları olan ...’den kalan yerin krokide işaretlenmesiyle iptal ve tescil isteğinde bulunan üç mirasçının payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken anlaşılmayan ve denetlenemeyen bir formülle dava dışı kalan mirasçıların payları da göz ardı edilerek iptal ve tescile karar verilmiş olması doğru değildir. Diğer bir söyleyişle ortak miras bırakan Ahmet’e ait kısım bakımından davacıların sadece miras payları oranında iptal ve tescile karar verilerek dava açmayanların payları ile satın alınan payın davalı üzerinde kalması gerekmektedir. Açıklanan konularda teknik bilirkişiden ölçekli, infaza elverişli ve TMK.nun 713/7 fıkrasına uygun kroki alınmalıdır. Hüküm fıkrasına göre, dava dışı kalan mirasçıların payı yönünden de iptal ve tescile karar verilmiş olması HUMK. nun 74. maddesine aykırılık oluşturur.
Davalı, 24.2.2010 tarihli yargılama oturumunda kişilerin beyanlarına bir diyeceğinin olmadığını, beyanlar dışında delil ibraz etmeyeceğini başkaca dinlenmesini istediği tanığının olmadığını bildirmiş ve HUMK. nun 151/son maddesi gereğince bu beyanı imzasıyla onaylattırılmıştır. Hüküm davacılar tarafından temyiz edilmemiştir.
Davalının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile HUMK. nun 388. maddesine aykırı olarak kurulan hükmün infazda duraksama yaratmış olması nedeniyle HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 20.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.