11. Ceza Dairesi 2016/5240 E. , 2018/6828 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
A-Sanık hakkında "2006 takvim yılında sahte fatura kullanmak" suçundan kurulan 27.03.2013 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19/07/2011 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında ‘‘2006 yılında sahte fatura kullanmak suçundan’’ kamu davası açıldığının kabulü ile yapılan incelemede;
1-Sanığın suçlara konu olan faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığını savunması, sahte fatura kullanma suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinin 1. fıkrasında, faturalarda bulunması zorunlu olan bilgilerin neler olduğunun belirtilmesi, aynı Kanunun 227. maddesinin 3. fıkrasında ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır"" hükmünün yer alması; suç konusu faturaların dosya içinde bulunmadığının ve getirtilip duruşmada incelenmediğinin anlaşılması karşısında; suç unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, sanığın 2006 takvim yıllarında kullandığı iddia olunan faturalardan kanaat oluşturacak sayıdaki asıllarının veya onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi ve 213 sayılı Kanunun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin tespit edilmesi,
2- Faturaların zorunlu bilgileri içerdiğinin tespit edilmesi durumunda;
a) Suçlara konu olan faturaları düzenleyen mükellefler hakkında düzenlenmiş vergi inceleme raporlarının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi,
b) Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
c)Faturaları düzenleyen şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK"nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kime verdiklerinin, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların verilmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
d)Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;
aa)Faturayı düzenleyen şirkete ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin; faturaları kullananlara ait yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi,
bb)Daha sonra, faturaları düzenleyen şirket ile kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Kabule göre; 5237 sayılı TCK"nın 53/3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanıkların sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
B-Sanık hakkında "defter ve belgeleri ibraz etmemek " suçundan verilen 21.12.2012 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1)Sanık hakkında sahte fatura kullanmak suçundan hüküm kurulurken ‘‘Sanığın adli sicil kaydına göre Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesince hakkında 10/09/2009 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, suç tarihi itibari ile sanığın sabıkasız oluşuda dikkate alınarak sanığın cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği hususunda kanaat geldiğinden’’ şeklindeki gerekçe ile ertelenmesine karar verildiği halde; defter ve belgeleri ibraz etmemek suçundan hüküm kurulurken ‘‘sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup, sanığın geçmişteki halide dikkate alınarak cezasının ertelenmesi yada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat getirilmediğinden’’ sanık hakkında TCK’nin 51/1 ve CMK’nin 231/5-6 maddelerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına” karar verilmesi suretiyle çelişki yaratılması,
2)5237 sayılı TCK"nin 53/3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanıkların sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.