Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/885 Esas 2018/6807 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/885
Karar No: 2018/6807
Karar Tarihi: 12.09.2018

Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/885 Esas 2018/6807 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanığın, hırsızlık suçundan şüpheli olduğu bir olayda, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanarak polislere kardeşinin adını verdiği ve daha sonra gerçek kimliği tespit edilince de yalan beyanda bulunarak resmi belge düzenlendiği suçtan mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Ancak, suçun niteliği yanlış belirlenerek resmi belge düzenlenmesinde yalan beyandan mahkumiyet hükmü kurulması hatalıdır. Sanığın gerçek kimliğini söylemesi nedeniyle, etkin pişmanlık hükmü uygulanması gerekmektedir. Sanığın daha önceki suç kaydı da dikkate alınarak, cezasını mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çekmesi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması gerekmektedir. Kararda geçen kanun maddeleri: TCK'nın 268. ve 269. maddeleri, 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesi ve 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi.
11. Ceza Dairesi         2016/885 E.  ,  2018/6807 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    1-TCK"nın 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanması gerekmektedir.
    24.09.2012 tarihli tutanak içeriğine göre, hırsızlığa teşebbüs suçundan hakkında yapılan ihbar üzerine sanığın, olay yerine gelen polislere adını, kardeşi olan Servet Filiz olarak beyan ettiği ve tutulan tutanak altına bu isim ile imza attığı, karakola gidildiğinde adının Emrah olduğunu beyan etmesi üzerine sanığın gerçek kimliğinin tespit edildiği somut olayda; eylemin 5237 sayılı TCK"nın 268/1. maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı; ayrı yürütülen hırsızlığa teşebbüs soruşturmasında sanık hakkında, soyut iddia dışında kamu davası açmaya yeterli delil bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmak suçunun oluşumuna etki etmeyeceği; sanığın mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce gerçek kimliğini söylemesi nedeniyle, hakkında TCK’nın 269. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiği gözetilmeksizin, suçun niteliği yanlış belirlenerek resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,

    2-Kabul ve uygulamaya göre de;
    a)Adli sicil kaydına göre sanığın tekerrüre esas hükümlülüğünün bulunduğu, cezasını mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çekmesi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    b)5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 12.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.